Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Roy çocukluğunda anne-babasıyla kurduğu ilişki yüzünden, “geçmişte hep diğer insanların mutluluğunu kendi mutluluğumun önüne koydu[ğunu]” söylüyor. “Kendime saygım yerlerde sürünüyordu, bu sebeple ben de sosyal olarak başkalarını mutlu edersem onlar da beni kabul ederler diye düşündüm. Benim yapmamı istediklerini düşündüğüm şeyleri yaparak onları tatmin etmeye çalıştım.” “Nasıl yapıyordun bunu?” “Kendime veya başkalarına dürüst davranmayarak. Hep onların istedikleri yolda giderek veya kırıcı bir şey söylediklerinde bunu onlara açıkça ifade etmeyerek. Varsın öyle olsun, derdim.
Sabit Bünânî diyor ki: "Çok afacan bir genç vardı. Annesi ona hep öğüt verip dururdu. Derdi ki: 'Oğlum! Bir gün öleceksin. Mutlaka o günü düşün ve onun için hazırlık yap.' Nihayet o ölüm günü gelip çatmıştı. Oğlu can çekişmekteyken, anne oğlunun üzerine kapanarak diyordu ki: 'Oğulcağızım! İşte ben seni hep bugünle ilgili olarak uyarır dururdum ve derdim ki, 'Evlâdım! Bir gün ölüm var!' Oğlu annesine döner ve şöyle cevap verir: 'Anacığım! Benim öyle bir Rabbim var ki, O'nun iyilikleri sonsuzdur. Ben umut ediyorum ki, yaptığım bazı iyilikler sebebiyle Rabbim beni fedâ etmez." Sabit Bünânî diyor ki: "Çocukcağız, Rabbine olan hüsn-ü zannıyla rahmetli oldu. Allah rahmetiyle karşılık versin."
Reklam
Altı Bekçi Atlıkarıncada
Koro Çocukken içimden hep derdim ki: Büyüyünce zengin olacağım, çok, çok zengin... Zengin olunca da oyuncaklar, oyuncaklar alacağım kendime, bi dolu, bi dolu... biçok, biçok.... üüüüü, dünya kadar. Öyle çok oyuncaklarım olacak kiii, oyuncaklarlarlarlar...
Nesin yayınlarıKitabı okudu
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
bir sigara yaktım. camel. burada bulunuyor bu tütün... kaçacak bir yer kalmadı. gidecek bir yer kalmadı. ölüm kaldı. görmediğimiz bir o kaldı. ölüm ve sonrası. eğer varsa...geçtiğimiz, maruz kaldığımız bütün sınavları düşünüyorum. bütün mücadeleleri. sorular. yanıtlar. yarışlar. çalışmalar. uykusuz geceler. ezberlemeler. anlaşılamayan konuları beyinlere gömmek. diri diri!.. bilmiyorum ben. hiçbir şey. ezberledim zamanında. herkes gibi. ama unuttum hepsini. hiç büyümedim. hep sınıfta kaldım. hayatta kaldım. terfi edemedim. ilerleyemedim. gerilemedim. felçli gibi oturdum. hep aynı yerde. hep aynı zamanda. vücudumun çıkarabildiği bütün sıvıları tanıdım. kan,gözyaşı,ter... ''ölmüşüm, haberim yok!'' derdim, eğer biraz daha kuvvetli olsaydım. geniş bir çukur. derin mi derin. toprağın içinde bir oyuk. yerim orası. gömsem kendimi. bitse her şey. sonuna gelsek filmin. kopsa film! fark etmez bizim için. yeter ki derine, çok derine gömsünler bizi. on dakika uğraşsak nefes almak için, sonra da yorulup ''eyvallah!'' desek ölüme. bitse her şey. öyle bir çığlık atsam ki dünya çatlasa! altı milyar insan sağır olsa! tanrı sağır olsa! ben sağır olsam! kör olsam! görmesem hayatı! bitse her şey...çok sarhoşuz. çok. absinthe, votka, scotch, raki ve kayra...
Sayfa 146Kitabı okudu
Der misin ki bir gün; “İnşallah çok bekletmedim seni!” Cahit Zarifoğlu dizisiydi bu. Onun dizelerini okurken kaptırmışım kendimi ve üstüne bir de Gülru’ ya dalgın dalgın yorumlamışım. “ Öyle biri olsaydı ve böyle söyleseydi bana, şöyle derdim; seni beklediğim her an şükür sebebimdi. Gelmeyeceğini bilmeme rağmen hep şükrettim ben. Zordu seni sevmek ve beklemek ama her yeni günde seni görebildiğim için geçen güzel güne âmin dedim ben. Bir dua gibiydin, dilimden düşürmediğim. Öyle sevdim seni ben. Kim duasını sevmeden dilerdi ki onu ömrüne…”
Pukka YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çocukken içimden hep derdim ki: Büyüyünce zengin olacağım, çok, çok zengin... Zengin olunca da oyuncaklar, oyuncaklar alacağım kendime, bi dolu, bi dolu... biçok, biçok.... üüüüü, dünya kadar. Öyle çok oyuncaklarım olacak kiii, oyuncaklarlarlarlar...
"Küçükken daha çok mutluluk hayalleri kurardım. Biri beni sevecek ama öyle çok sevecek ki, sonsuza kadar bırakmayacak. Sonra da kızardım kendime. Sen bir çöp kızsın, boşuna hayal kurup durma. Kimse seni öyle sevmez derdim. Sevse de üç gün sever, sonra gider. Sen hep üzüldüğünle kalırsın."
En son oturup kaldığımda yerde ve elimde saç tomarları vardı. O zamanlar okusaydım bilirdim. O zamanlar araştırsaydım bilirdim insanın içine attığı her sessizliğin sonradan bir patlamayla sese dönüştüğünü. Bunun adına ani sinir krizi denildiğini bilirdim. Oysa içine atmak konusunda yüksek lisans yapabilecek kadar becerikliydim. Kimseye bir şeyimi anlatmaz, kimseye ağlanıp sızlanıp, ailemi özledim demezdim. Sorun değil derdim hep. Bu bende öyle huy olmuştu ki arkadaşlarıma bile beni kırdıklarında sorun değil derdim. Hep kendi kendime üzülür, kendi kendime ağlardım.
Sayfa 11
Bilmiyorum ben. Hiçbir şey. Ezberledim zamanında. Herkes gibi. Ama unuttum hepsini. Hiç büyümedim. Hep sınıfta kaldım. Hayatta kaldım. Terfi edemedim. İlerleyemedim. Gerilemedim. Felçli gibi oturdum. Hep aynı yerde. Hep aynı zamanda. Vücudumun çıkarabildiği bütün sıvıları tanıdım. Kan, gözyaşı, ter... " Ölmüşüm, haberim yok!" derdim eğer biraz daha kuvvetli olsaydım. Geniş bir çukur. Derin mi derin. Toprağın içinde bir oyuk. Yerim orası. Gömsem kendimi. Bitse her şey. Sonuna gelsek filmin. Kopsa film! Fark etmez bizim için. Yeter ki derine, çok derine gömsünler bizi. On dakika uğraşsak nefes almak için sonra da yorulup " Eyvallah!" desek ölüme. Bitse her şey. Öyle bir çığlık atsam ki dünya çatlasa! Altı milyar insan sağır olsa! Tanrı sağır olsa! Ben sağır olsam! Kör olsam! Görmesem hayatı! Bitse her şey...
Reklam
Eski masallardaki ve şarkılardaki bütün o kahramanlıklar Bay Frodo: Maceralar yani, öyle derdim adlarına. Hep bunların, o masalların mükemmel kişilerinin çıkıp aradığı şeyler olduğunu düşündüm, çünkü onlar macera isterlerdi, çünkü maceralar heyecan verici, yaşam ise biraz sıkıcıydı; bunu spor olsun diye yapıyorlardı falan filan. Fakat gerçekten önemli olan öykülerde, ya da akılda kalan öyküler de böyle olmuyor. Kahramanlar sanki bu olayların içine düşüyorlar -yani yolları onları o tarafa götürüyor da denebilir. Ama galiba onların da, bizim gibi bir sürü seçenekleri oluyordu ellerinde, geriye dönmek gibi; sadece onlar geri dönmüyordu. Eğer dönüyorlardıysa bile bizim bundan haberimiz olmuyordu çünkü dönenler unutuluyordu. Biz sadece yollarına devam edenlerden haberdar oluyorduk.
Sayfa 369Kitabı okudu
Niyeyse bu ara seni düşünmeye hep kederle başlayıp neşeyle bitiriyorum. Zamanında, hazır imkânımız varken öyle güzel oyunlar oynadık diye çok seviniyorum. Hayatın insanın elinden neyi, ne zaman alacağı hiç belli olmuyor. Mümkünken gülmek, akarken doldurmak gerekiyor. Baksana nasıl da büyük büyük konuşuyorum. Derdim büyük konuşmak değil de işte, aman ne bileyim be Osman.
Niyeyse bu ara seni düşünmeye hep kederle başlayıp neşeyle bitiriyorum. Zamanında, hazır imkânımız varken öyle güzel oyunlar oynadık diye çok seviniyorum. Hayatın insanın elinden neyi, ne zaman alacağı hiç belli olmuyor. Mümkünken gülmek, akarken doldurmak gerekiyor. Baksana nasıl da büyük büyük konuşuyorum. Derdim büyük konuşmak değil de işte, aman ne bileyim be Osman.
Sayfa 78 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Dünyayı hiç tanımıyorsun yavrum, ama gene de hep böyle kal, hiç değişme! Biliyor musun insan, yaşamında iki ayağının üstünde durmaya bakmalı. Ben ne yazık ki hiçbir zaman sağlam basamadım. Aydın bir kişiliğim var, kararsız, kuşkulu, düşünceli, içine dönük. Eylem insanı değilim ben. İşte bütün derdim de bu ya! (Sesssizlik) Şimdi şöyle bir değerlendirme yapacak olursam, yaşamımda öyle çok yanlış yaptım ki!
Tanpınar vs. Nietzsche & Dostoyevski :)) (s. 288-294)
- Ben bir hikaye mevzuu anlatıyorum. Burada cinayet yok; bir kurtulma işi var. Tek manianın ortadan kalkışı. Tekrar dirilmek var. Evet kainatı buluyor. Kendisine yedi gün mühlet vermişti. Yedi gün cinayeti gizliyor. Yedi gün tekrar dirilmiş gibi insanlar arasında mesut, onları anlayarak, altın parıltılar içinde yaşıyor. Tam bir tanrı gibi yedi
Sayfa 288 - ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SUATKitabı okudu
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.