Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anılar Beşiği Antalya ~ Mahmut Sami KAYA
"Çocukken ömrümü hep bu evde geçireceğimi düşünür, belki onlarca yıl sonra çocuklarıma kendi zamanlarımı göstermek için evin belli yerlerine, duvara, eşyalara ufak izler, notlar, tarihler yazardım. Ancak o tarihler de duvarlar gibi tarih oldu şimdi. Biz de bir gün öyle olacağız işte. İnsanlar bir süre arkamızdan "Yaa evet öyle biri vardı" diyecek sonra onlar da unutacak, sonra onlar da unutulacak. Medeniyetin yanı başında hâlâ sapasağlam ayakta olmasına rağmen daha yeni yeni keşfedilen bazı eserlerin, hatta eski şehirlerin nasıl bunca zaman burnumuzun dibinde gizli kaldıklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Günlük ihtiyaçlar, uğraşlar diğer meselelere uzun vadede bir buldozer gibi saldırıyor. Ayrıca biliyorum ki yeniden keşfedilen o eserler bir yana bizi keşfeden ise belki hiç olmayacak şayet biz de öncekiler gibi ardımızda eserler bırakmaz isek..."
Sayfa 156 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okudu
367 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Bridgerton: Dük ve Ben
Dostlarım size çok tatlı bir dönem kitabıyla geldim! Bridgertonları duymayan kalmamıştır eminim Netflix'teki dizisinden dolayı fakat hala kitabını okumayanlar var, biliyorum. 1800'lerin başında geçen hikayemizde Daphne, sosyeteye yeni çıkmış bekar bir kızdır ve bir akşam bir baloda kimselerin olmadığı bir koridorda Simon adında
Yüreğe Söz Geçmiyor
Yüreğe Söz GeçmiyorJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,703 okunma
Reklam
Hayatı belli şartlar altında yaşamaya buyur ediliriz. Hayat boyu böyledir bu. Doğduğumuz andan ölümümüze değin hep bu şartlar topluluğu bir şartlar topluluğu ile çevrelenmişizdir. Kimimizin babası sert, kimimizin ki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise insanı boğacak kadar ilgilidir. İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk olarak
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Yazarı uzun yıllardır okuyamıyordum ve kendisini okumak da pek mümkün değil çünkü baskılarını bulmak da elektronik ortamdan tedarik etmek de mümkün değil. Her geçen gün kalan eserlerini bulmak zorlaşıyor. Bulduklarımızı da değerlendiriyoruz tabi. Yine bu eserinde de büyük bir beklenti içindeydim ki nasıl olmayayım?
Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri
Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal SembolleriJames Churchward · Omega · 201164 okunma
552 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Geçtiğimiz senelerde Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okumam vesilesiyle Charlotte Brontë ve Emily Brontë ile tanışma şerefine erişmiştim. Mükemmel eserleri hâlâ hafızamda, bazı detayları eksik haliyle tabii. Kardeşleri Anne Brontë ile de henüz tanışabildim. Fakat ablaları kadar okunmaması beni çok şaşırttı öncelikle. Çünkü şu an kitaplığımda
Wildfell Hall'un Kiracısı
Wildfell Hall'un KiracısıAnne Brontë · Can Yayınları · 2023511 okunma
Ölümlülerin büyük bir bölümü doğanın kötü karakterinden şikâyet eder, zira kısa bir ömürle doğuyoruz, bize bahşedilen bu zaman aralığı öyle hızlı ve öyle çabuk tükeniyor ki, az insan hariç, herkes daha yaşama hazırlanırken yaşamdan ayrılıyor. Sanıldığı gibi, bu yaygın kötülükten sadece sıradan insanlar ve budala avam şikâyet etmez, aynı his seçkin kişilerden de böyle şikâyetler yükselmesine yol açar. Nitekim hekimlerin en büyüğünün şöyle ünlü bir sözü vardı: "Yaşam kısa, sanat uzun." Keza Aristoteles de nesnelerin doğasını incelerken, doğaya bilge birine yakışmayan şu suçlamayı yöneltir: "Doğa ömür konusunda hayvanlara öyle cömert davranmıştır ki, onlara beş ya da on ömür vermiştir, birçok büyük şeyi başarmak için doğmuş olmasına rağmen, insana çok daha kısa bir süre vermiştir." Kısıtlı bir zamanımız yok, sadece çoğunu boşa harcıyoruz. Yaşam yeterince uzun ve tamamı iyi düzenlenirse, en büyük işlerin başarılmasına fazlasıyla yetecek kadar bahşedilmiştir, buna karşılık yaşam herhangi bir iyi şeye adanmadığında, lüks ve umursamazlık yüzünden tükenir ve kaçınılmaz sonun baskısıyla, bizden uzaklaştığını anlamadığımız yaşamın çoktan geçip gittiğini kavrarız. Tam da böyledir, kısa yaşam bulmayız, onu biz kısaltırız, ondan yoksun değiliz, onu tüketiyoruz. Nasıl krallara layık büyük bir malvarlığı kötü bir sahibin eline geçince bir anda dağılır da mütevazı bir malvarlığı iyi birine emanet edilince o kişinin dikkatli idaresiyle artarsa, yaşamımız da kendini iyi düzenleyen biri için oldukça uzundur.
Sayfa 45
Reklam
Tezimi çok büyük zorluklarla bitirdim. Ömrümün bilmem kaçta kaçı gitti. Öyle bir sinir savaşı vardı ki ortalıkta, anlatılır gibi değil. O zaman kalp sektesinden gitmediğime, kanser olmadığıma çok şaşırıyor, nice sağlam bünyem varmış diyorum. Neler yaşadınız? Neler, neler! Bir mühlet verilmişti, o sürede tezini teslim edeceksin dediler. Ettin
Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı. O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Tüm Kapıları Kapandı Hayatın
Tüm kapıları kapandı Beckmann'ın hayatının. İş aradı, reddedildi; eşi vardı, ihanet etti; eş aradı, engellendi; anne babasına sığınmak istedi, sığınağı çöktü. Kapıların dışında kaldı. Haliyle, tek çareyi ölüm olarak gördü. Haksız mıydı? Tanrı var mıydı? Varsa o, savaşa girmek zorundayken; savaşta sorumluluğu altında olan askerler kayıp giderken, savaşta yaşadığı acılar yetmiyormuş gibi savaşın ardından psikolojik bunalımlarını, korkulu rüyalarını neden görmezden geldi? Tanrı yanılgı mıydı? Tanrı, Beckmann'ın sandığı gibi yetersiz, güçsüz, kuvvetsiz bir şey miydi? Kötülüğe müdahale edemiyor muydu? Öyle olsa Tanrı olur muydu? Değilse demek ki müdahale edemiyor değil, etmiyordu. Etmiyorsa nedendi? Askerler çok üzüyor beni. Ölseler hayatları bitiyor, ölmeseler Travma Sonrası Stres Bozukluğu'yla ya da ona benzer dertlerle sürdürüyorlar hayatlarını. Her yerde kan, her yerde ceset, her yerde ölüm görür oluyorlar. Sadece rüyalarında bile olsa... Savaştaydı, savaştan sonra tüm varlığı yitip gitmişti. Açlıktan, evsizlikten, yorgunluktan bıkmıştı. Artık hiçbir çaresi kalmamışsa insanın, ölüm en güzel son olmaz mıydı onun için? Öteki kimdi peki Beckmann'ın bu ölme arzusuna karşı çıkıp duran? Öteki, hayattı. Öteki Beckmann'ın yaşama arzusuydu. Pozitif yönüydü. Hayata devam etmek gerek, insanlar hep ölecek, ama insanlar iyidir; diyendi. Beckmann ötekiyi dinliyor fakat ona inanmıyordu. Ölürken bile sesini aradı ötekinin. Ölürken bile "Neredesin hayat?" dedi. Ama artık cevap gelmesi için geç idi.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
"Öyle bir hapishanedeydim ki, farklı kimlikler birbirinin ardını kollar; düşmanlar dost kesilirdi. Sokaklarda birbiriyle kıran kırana dövüşenler, burada ölmemek; esaret altına tam teşekküllü girmemek için arkadaş olurdu... zamanla gönül bağı da kuruluyordu, bunlar acı biçimde gerçekleşiyordu elbette. Herhangi birisi, doğup büyüdüğü vatanını layıkıyla sevmezdi bir süre sonrasında. Dostlarına, eski arkadaşlarına şüpheyle bakar; sahici olup olmadıklarını sorgulardı. Zihinsel boşanım gerçekleşiyordu adeta karanlık ve çapsız zindanlarda! Kimliksiz olan herkes, burada kimlik kazanıyordu, vatansızlar vatan, arkadaşsızlar arkadaş ve düşmanı olmayanlar düşman... dışardaki insanlar imreniyordu sanki, anlayışa yiten bir eylem mi vardı, sökülüyordu kâbuslu toz pembe hayatlar ansızın..." D.p - savuşturucu
Reklam
544 syf.
8/10 puan verdi
Çalıkuşu
Çalıkuşu
'nun hikayesi beni beklediğimden daha çok heyecanlandırdı. Ne zaman bir boşluk bulsam tekrar kitaba sarıldım. Ayrıca 1939'da
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
tarafından bir genç kızın ağzından yazılması da dikkate değer. Feride'nin neredeyse ikinci ismi haline gelen Çalıkuşu, ona çok uyuyor. Feride'nin canlı ve neşeli halleri ile çalıkuşunun
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101,8bin okunma
Aşk... Bu öyle bir kuvvetti ki bütün diğer kuvvetler, onun elinde adi bir oyuncak ol­ maktan kurtulamaz; insanlığın bütün kanunları bile onun önünde hükümsüz kalırdı. Ve bu, insanlar için hayatta en büyük bir teselliydi. Şimdiye kadar aşksız, heyecansız geçen on senelik hayatında, onu bahtiyar edebilecek şeylere karşı, ebedi bir büsrandan başka ne vardı? Ve bundan sonra da hep böyle devam edecek değil miydi? Zaten yaşı otuzu geçiyordu. Birkaç sene sonra, daha çok ihtiyarlamışolacak,şimdibolbolyapılaniltifatlar,o zaman bir aşağılama tokadı gibi onun otuz beş yaşına çarpılacaktı. Birden kalbinde hassas bir noktanın sızladığını duydu.
Aşk... Bu öyle bir kuvvetti ki bütün diğer kuvvetler, onun elinde adi bir oyuncak ol­ maktan kurtulamaz; insanlığın bütün kanunları bile onun önünde hükümsüz kalırdı. Ve bu, insanlar için hayatta en büyük bir teselliydi. Şimdiye kadar aşksız, heyecansız geçen on senelik hayatında, onu bahtiyar edebilecek şeylere karşı, ebedi bir büsrandan başka ne vardı? Ve bundan sonra da hep böyle devam edecek değil miydi?
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.