Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
önümüzdeki duvarı hissediyor ama bir türlü onu yıkamıyoruz.
Bir yandan dış dünyanın beklentilerine göre üstümüze geçirdiğimiz, içine sığmaya çalışırken çekiştirip durduğumuz kıyafetler, öte yandan zihnimizin ürettiği düşünceler, biyolojimizin yarattığı dürtüler, uykumuzda bile duyduğumuz derinlerden gelen gümbürtüler…
Reklam
“Belki de babamın yargıları belimi sandığımdan daha fazla büktü. Ama çoğu zaman onu çok özlüyorum.”
“ İnsan kendine körken, tüm uğraşılarında bilinçsiz bir karanlığı taşırken, yolunu düzgün bir şekilde nasıl görebilir? “
Destek YayınlarıKitabı okudu
“Siz bilinçdışınızdakileri bilince dönüştürene kadar, onlar sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz.”
Destek YayınlarıKitabı okudu
Ruh, beden içerisinde bir hapisanededir. Buradan ruh, kendisini ancak bilgi ve erdem ile kurtarabilir. O halde bilge kişi, idealar dünyasına özlem duyan bir ruh taşıdığının şuurunda olarak, kendini ölüme hazırlamış olmalıdır.
Reklam
Herkesin böyle bir yabancıya özlem duyduğu oluyordur.
Ama bir yabancıya bile olsa, içini dökebilmek rahatlatıcıydı. Dürüst davranıyordu; bunca yıldır ilk defa, yalan değil de gerçeği söyleyebilmişti.
Bu engin dünyanın sırrına akıl erdiremiyoruz, zira yokolmaya bu denli özlem duymasının nedenini kimse bulamadı. Dünya da bulamadı; hala yok olamadı çünkü.
Bahaneleri bırak! Hemen yazmaya başla Unutma! Yazmak için yazmak gerek…
Sana yol gösteren bir teman varsa, romanın sonunu kendiliğinden belirlemiş olursun.
Reklam
Diyordu ki Emin, insanın içinde dünya ötesi bir şeye dönüşmek isteyen bir tohum var. Özlem ya da ümit dediğimiz şey gerçekte bundan kaynaklanıyor. İnsanın bilmeden beklediği nedir aslında, bu tohumu çatlatacak güçte bir ışığın gelip kendisine çarpması...
Belki umuttur.
Belki de bir özlemdir. Özlem sıcacıktır. Özlem bir dost, bir sevgilidir. Sarıverir insani sıcaklığı.
Birey için tek bir macera vardır, kendi bilinçdışını keşfetmek. Yani kendi karanlığınızı keşif ederseniz, başkalarının karanlığıyla daha kolay başa çıkarsınız.
Yakınlık korkusu aynı zamanda benlik kaybı korkusudur. DEB'li kişinin gerçek insan temasına özlem duyduğu, yabancı gibi hissettiği ve bir şeylere ait olmak istediğine dair iyi bilinen bir paradoks vardır - ancak aynı zamanda münzevidir, genellikle kendi arkadaşlığını başkalarınınkine tercih eder. Paradoks, iki korku arasında ileri geri salınmasından kaynaklanmaktadır: yalnızlık ve terk edilme kaygısı ve bunun tam zıddı, bir ilişkiye kendini adaması durumunda bunalacağı, yutulacağına dair paralel bir tehlike duygusu.
Özlem
Masmavi bir denizin ortasinda ve kırgın İçiyorum çöllerin bütün susuzluğunu Damla damla kuruttu bu sevda ve bu yangın Mendillerin gözümde arayıp bulduğunu
Timaş yayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.