Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğruysa bu yargı bu sonuç bu çıkarsama neden peki her şeyi bulandırıyor ertelenen bir konferans geç kalkan bir otobüs? Milli şefin treni niçin beyaz? Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e? Ne saçma! Ne budalaca! Dört İncil'den Yuhanna'yı tercih edişim niye?
Andreyev, 1905 ayaklanmaları karşısında duygularını “İnsanlar olaylar üzerindeki denetimlerini yitirdiler, artık dizeler harekete geçti ve bu da devrimi getirecek; peki devrim ne getirir? Savaş mı, kolera mı, açlık mı, bilmek mümkün değil. Ama sonuç güzel olacak, buna hiç kuşku yok” sözleriyle yansıtıyor ve kesin olarak devrim saflarına çağırıyordu. “Rusya bir cumhuriyet olacaktır(…) İnanın buna: Kafanızda yalnızca tek bir fikir kalsın: Devrim, devrim, devrim!” Andreyev’in bu iyimserliğinin altında yıkımın kendi başına güzel sonuçlara gebe olduğu düşüncesi yatıyor olup karamsar bakışıyla tutarsız değildir. Ne de olsa o, mutluluğu kaosta gören bir rahatsız ruh, hatta bir anarşisttir.
Reklam
İki Binlerin Nostaljik Cazibesi
Sonuç olarak yirmilerinde ve otuzlarında olanlar, sosyal medyanın var olmadığı bir dönemde rahatlık aramaya başladı. 'orijinal daha iyiydi, ' demek geçmişin Savaş çığlığı gibi. Peki bu nostalji ne için? Nesilleri bir araya getirmek için mi, yoksa "sadece doksanların çocuklarının anlayabileceği" üstünlük duygusunu körüklemek için mi? Yahut mal satmak için mi? Belki hepsi birden! İşte buyurun tüm çelişkilerim sizindir...
Mert BekçiKitabı okudu
Zayıf olanlara müjde....
Kitabın birçok yerinde, bir sürü sayı karşımıza çıkmaktadır. Verdiğimiz bu sayıların, ortalama 70-75 kilogram ağırlığında orta yaş insanlar için olduğunu unutmayın lütfen. Yani 40 kilogram biriyle 120 kilogram birinin bakteri sayıları arasında tabii ki fark olacaktır. Peki, 40 trilyon gibi muazzam sayıda olan bu canlılar ne kadar yer kaplamaktadır? Aslında tüm mikrobiyotanızı bir poşete koysak ve tartsak, tartınızın göstergesinde yaklaşık 1,5 kilogram gibi bir sonuç görürsünüz. Şimdi içinizden bazıları "ben 90 kiloluk adamım, bu 1,5 kilogram mikrop mu beni yönetecek" diyebilir. Eğer böyle bir düşünceniz varsa beyninizin de sadece 1,4 kilogram civarında olduğunu size hatırlatmak isterim. Yani mikrobiyotanız ile beyniniz neredeyse aynı ağırlıkta sayılır.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
FİKİR YAZILARINDA VE KALEM KAVGALARINDA ATSIZ ÜSLUBU Bu bölümde Atsız'ın romanlarındaki üslup üzerinde durmayacağız. Romanlarını incelerken bunu yaptık. Burada aslında iç içe girmiş bulunan, birbirlerinden pek de farkı olmayan fikir yazılarına ve kalem kavgalarına bakacağız. Atsız'da baskın olan polemik üslubu, fikir yazılarına da sık
Reklam
Enerji, işin ahlaki kısmıyla ilgilenmez. Enerji sadece senden gelen sinyallere cevap verir. Peki bu, sonuç itibarı ile ne anlama gelir? Cevap umut vadediyor; Kendi oluşturduğumuz bu dünyayı, her an değiştirebiliriz.
Korelasyon neden sonuç ilişkisi değildir
Bugün karşı karşıya olduğumuz sorun şu: Dünyanın dört bir yanında eğitim politikalarına yön verenler, okullarda fark yaratan ayrıntıları yeterince kavramadan, kendi ulusal öğrenci değerlendirme sistemlerinden ve uluslararası eğitim veri tabanlarından elde edilen büyük veriye dayalı korelasyon ve algoritmaları kullanarak eğitim sistemlerini yeniden yapılandırıyorlar. Örneğin 2015 yılında Cambridge Üniversitesi'nde verilen bir doktora tezi, PISA araştırmasına katılan OECD ülkelerinin çoğunun, gelecek PISA testlerindeki performanslarını artırmak amacıyla, eğitim politikalarında büyük ölçüde PISA verilerini baz alan değişikliklere gittikleri sonucuna varıyor (Breakspear, 2015). Peki, büyük veriye istinaden yapılan değişiklikler, okullarda ve sınıflardaki öğretim ve öğrenim süreçlerini iyileştirmeye yetecek mi gerçekten?
Söz konusu vücudunuzun çıkarları olduğunda, OSS'nin şakası ve tahammülü yoktur. Hatta OSS o kadar obsesiftir ki siz hiçbir şey yememiş olsanız da kusan birini gördüğünüzde ya da duyduğunuzda bile sizin kusmanızı sağlayabilir. Çünkü eğer yakınlarınızdaki biri kusuyorsa muhtemelen yediği bir şey dokunmuştur. O kişinin yakınlarında olduğunuza göre aynı şeyi yemiş olma ihtimaliniz olabilir. Bu kadarlık bir ihtimal bile OSS için yeterlidir. O nedenle, kusan birini gördüğümüzde ya da duyduğumuzda otomatikman midemiz bulanır. Çünkü kusmak eylemi bulaşıcı bir eylemdir. Sonuç olarak tüm bu örneklerin hepsi bize çok net bir şekilde göstermektedir ki; vücudunuzdaki tüm sistemler, beyninizin içinde sizinle beraber yaşayan ve yönetimde daha büyük bir hisseye sahip olan OSS'nin kontrolündedir. Peki, diyelim ki tüm bu anlattıklarımız sizi gıcık etti ve OSS'nin şirketteki payını alıp onu kovmak istediniz. Acaba böyle bir şansınız olabilir mi? Üzgünüm sevgili insan, OSS sizi kovar ama siz onu kovamazsınız!
Son cümle çok önemli
Erkeğin "kişiliğini" bulduğu imaj güç, kararlılık, iktidar, cesaret, bilgi ve hâkimiyettir. Bu imajda korkuya ve suçluluk duygularına yer yoktur. Kendini ancak bu şekilde erkek gibi hissedebilmektedir. Gerçekten hissettiği veya hissedebileceği duyguların herhangi bir etkisi yoktur, onu yönlendiren imajıdır, yani kahramanlığın soyutlaması ve metafiziği. Bu soyutlamanın düzeni ve mantığı içinde hissetmekte ve hareket etmektedir. Sonuç itibariyle bizi gerçeklerden uzaklaştıran ve yönlendiren bu düşünce tarzıdır.Peki, gerçek neye benzemektedir? Yetersizliğin, çaresizliğin, acının ve başarısızlık korkusunun baskın olduğu bir duygu dünyası... Çaresizlik ve öfkenin sürekli incinmezliğe ve dokunulmazlığa dönüştürülmek zorunda olduğu bir dünya... Kendini bu dünyaya açan herkesin tavırları duyguları tarafından yönlendirilmez.
Sayfa 82 - Çitlembik YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.