Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her asır kendi Mus’ab b. Umeyr’ini görmek ister. Peygamber görmemiş yüzlere Resulullah’ı anlatmak. Efendimiz(sav) gelmeden Medine’yi İslam’a hazırlamak, Mus’ab b. Umeyr ruhlu insanların işidir.
Sayfa 121Kitabı okudu
224 syf.
10/10 puan verdi
·
180 günde okudu
"Ne var ki aşıklık davası kanıt ister"
Nurullah Genç
Nurullah Genç
davasına kanıt niteliğinde kalbimizin sırılsıklam olmayı istediği yağmur adında naat kaleme almış .Kitaba adını veren başrolünde ki naat hayatımızda başrol olması gereken peygamber efendimiz(sav) olan hislerimize tercüman olmuş.
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,396 okunma
Reklam
İsra Suresinden Müslümanlara Verilen Ödevler 5
"Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır." (İsra suresi, 31. ayet) ➡ Müslümanların beşinci ödevi, çocukların hayatını korumaktır. İslam öncesinde Araplar, az da olsa geçim gayesiyle çocuklarını öldürüyorlardı. İnsanlar zamanla sebebi değişse de dolaylı ya da doğrudan çocuklarını öldürmeye devam etti. ➡ Bir bebek, anne rahmine düştüğü andan itibaren haklara sahiptir ve onun canına kast etmek büyük günahtır. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV) "Çocuğun senin üzerinde hakkı vardır" buyurmaktadır. Fahreddin er-Razi, çocuklara karşı sevgisizliği kötü ahlakın en belirgin özelliği olarak tanımlar: "Çocuklara karşı sevgisizlik, ruhun şiddetle karardığına ve kalbin katılaşmışlığına delâlet eder; bu cürüm kötü ahlâkın en belirgin örneklerindendir. Allah, öyle kötü huyların önlenmesi maksadıyla evlâtlara güzellikle davranmayı teşvik etmiştir."
Rasûlullah (sav), hiç kimsenin kendisini arkadaşlarından farklı görmesini sevmezdi. Bir sefer esnâsında, ashâbından koyun kesip pişirmelerini istemişti. Sahâbeden biri: “-Yâ Rasûlallâh, onu ben keseyim.” dedi. Başka biri: “-Yâ Rasûlallâh, yüzmesi de benim vazîfem olsun.” dedi. Bir başkası da: “-Yâ Rasûlallâh, pişirmesi de bana âit olsun.” dedi. Fahr-i Kâinât Efendimiz de: “-O hâlde odun toplamak da bana âit olsun.” buyurdu. Sahâbîler: “-Yâ Rasûlallâh! Biz onu da yaparız, Siz’in yorulmanıza gerek yok.” dedilerse de Peygamber Efendimiz: “-Sizin, benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allâh Teâlâ, kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez.” buyurdu. (Kastallânî, el-Mevâhibü’l-Ledünniye, Mısır 1281, I, 385)
Resûl-i Ekrem (sav),Kureyş'in amansız eziyetleri karşısında canına kasteden kavmi için, "Allahım! Kavmimi affet,onları hidâyetine sevket.Çünkü onlar bilmiyorlar!" diye hayır dua ediyordu. Kâdî İyaz (ra) Peygamber Efendimiz'in (sav) bu duasındaki rahmet ahlâkını şöyle anlatır: "Ey insan!Şu sözde bulunan fazilet, güzel ahlâk,büyük kerem,üstün sabır ve hilme bak! O,kavminin kendisine yaptıklarına sadece sükût edip onları bağışladığını göstermedi.Onlara şefkat ve merha-met etti.Kendileri için şefaatçi olup, 'Allahım! Kavmimi hidayet et! Onları affet! Zira onlar bilmiyorlar (bilseler bana bu eziyeti yapmazlar)' diye dua ediyordu.Sonra, 'Kavmim!' diyerek,bu şefkat ve merhametin sebebini ortaya koydu.Peşinden, 'Onlar bilmiyorlar!' diyerek, cehaletlerinden dolayı onlar adına Allah Teâlâ'ya özür beyan etti.
Kadı İyaz,eş-Şifa,1/83Kitabı okudu
Peygamber efendimiz (sav) Yanında anıldığım halde bana salavat getirmeyen adamın burnu yere sürtülsün.
Reklam
Peygamber Efendimiz ( sav ) ''Şiirde hikmet vardır.'' Buhari; Edeb 90
Sayfa 148 - İNSAN
10/10 puan verdi
İstiklal Harbi günlerinde, Sakarya Meydan Muharebelerinin en kritik dönemlerinde, top seslerinin Ankara’dan duyulmaya başlandığı ve Büyük Millet Meclisi'nin Kayseri'ye nakledilmesinin bile düşünüldüğü günlerde, Atatürk, günlük çalışmalarının büyük bir kısmını yürüttüğü ve bugün müze olarak değerlendirilen Ankara Tren İstasyonu’ndaki evde, bir sabah erken kalktığı bir sırada Çavuş Ali Metin'e: “Acele olarak Fevzi Paşa'yı telefonla ara, bul ve hemen buraya gelmesini söyle.” diyor. Ali Metin, Fevzi Paşa'yı telefonla arayıp bulduğunda, Fevzi Paşa da Atatürk'ün yanına gelmek üzere, hemen evden çıkmakta olduğunu söylüyor. Fevzi Paşa, Atatürk'ün yanına girince, Atatürk ona bir kağıt kalem uzatıp: “Bugün gördüğün rüyayı yaz ve bana ver.” diyor. Kendisi de bir kağıt kalem alıp aynı şekilde o gün gördüğü rüyayı, Fevzi Paşa'ya vermek üzere yazmaya başlıyor. Yazma işi bittikten sonra, her iki paşa da karşılıklı olarak yazdıklarını alıp okuyorlar ve okuma işi bittikten sonra birbirlerine bakıp sevinçle gülümsüyorlar. Her ikisinin de yazdıklarını kendi kağıtlarından okuyan Çavuş Ali Metin, her iki kağıtta da şu rüyanın yazılmış olduğunu görüyor: Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli'ye diyor ki: "Mustafa'ya söyle, korkmasın, sonunda zafer onların olacak." Bilindiği gibi, aynı gecede rüyalarında Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli’ye bu sözleri söylerken gören o iki muzaffer kumandanın o günkü isimleri, “Mustafa Kemal” ve “Mustafa Fevzi”dir.
Atatürk Din Düşmanı Değildi
Atatürk Din Düşmanı DeğildiAli Kuzu · Paraf Yayınları · 201367 okunma
Üneys, Peygamber Efendimiz için:
“Vallahi, ben öyle bir zât gördüm ki; hayrı, iyiliği, ahlâkî faziletleri emrediyor, şerden, kötülükten de sakındırıyor.”
Rasûlullah (sav), hiç kimsenin kendisini arkadaşlarından farklı görmesini sevmezdi. Bir sefer esnâsında, ashâbından koyun kesip pişirmelerini istemişti. Sahâbeden biri: “-Yâ Rasûlallâh onu ben keseyim.” dedi. Başka biri: “-Yâ Rasûlallâh yüzmesi de benim vazîfem olsun.” dedi. Bir başkası da: “-Yâ Rasûlallâh, pişirmesi de bana âit olsun.” dedi. Fahr-i Kâinât Efendimiz de: “-O hâlde odun toplamak da bana âit olsun.” buyurdu. Sahâbîler: “-Yâ Rasûlallâh! Biz onu da yaparız, Siz’in yorulmanıza gerek yok.” dedilerse de Peygamber Efendimiz: “-Sizin, benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allâh Teâlâ, kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez.” buyurdu. (Kastallânî, el-Mevâhibü’l-Ledünniye, Mısır 1281, I, 385)
Reklam
363 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Amerika'da olsan sana gelebiliriz," demişti fısıltıyla. "Neresinde olursan ol. Tarlaya gömülü binlerce galon yalıtım var. Kıyamet koptuğunda gelir alırım seni, eve getiririm, emniyete alırım. Ama okyanusu geçersen..." (Talebe ~ s.274) Doğrusu her değişim insanın canını acıtır. •Tara' nın geçirdiği değişimler, hala çözemediği
Talebe
TalebeTara Westover · Domingo Yayınevi · 20193,130 okunma
Nurettin Zengi, Musul atabeyi, hiç teheccüd namazlarını kaçırmazmış. Bir gece teheccüd namazına kale kıyor, namazı kıldıktan sonra bir uyku hali çöküyor, ré yasında Efendimiz'i (sav) görüyor. Peygamberimiz ona kişiyi gösteriyor ve “Nurettin beni bunlardan kurtar.” diyor. Uyanıyor, bakıyor ki nûra gark olmuş bütün vücudu. Sonra tekrar uyuyor. Aynı rüyayı görüyor, tekrar uyanıyor. O gece üç defa, bu rüyayı görüyor. Hemen gözüpek adamlarından bir müfreze topluyor. 10-15 gün gibi bir sürede Medine'ye ulaşıyor. Medine'de yaşayan herkesin önünden geçmesini, onlara birtakım hediyeler vereceğini söylüyor. Medine ahalisinin tamamı önünden geçtiği halde o rüyada Efendimiz'in (sav) gösterip de “Beni bunlardan kurtar” dediği o üç kişiyi göremiyor. Medine'nin valisine “Herkes geldi mi?” diyor. “Herkes geldi ama üç tane zahit, abid zat var, Mescid-i Nebevi'nin yakınında bir evde oturuyorlar, 2-3 yıl oldu onlar buraya geleli, gece sabaha kadar ibadet, gündüz de ak; ama kadar istirahat ederler.” diyor. “Hemen onları da getiri«n.” diyor Nurettin Zengi. Bakıyor ki onlar, Efendimiz'in rüyasında kendisine gösterdiği ve “beni bunlardan kurtar.” dediği üç kişi. Hemen derdest ediliyorlar. Tahkikat için bulundukları eve gidiliyor. Bir de bakılıyor ki Mescid-i Nebevi'nin yakınındaki evlerinden bir tünel kazmışlar, Efendimiz'in (sav) mübarek naaş-ı şerifini çalıp Avrupa'ya Vatikan'a götürecekler. Bu adamların Papa’nın görevlendirdiği casuslar olduklarını tarihi vesikalardan öğreniyoruz. Efendimiz'in (sav) ruhaniyetinin ümmetiyle münasebetini gösteren bir delildir bu.
Sayfa 272 - Timaş Yayınları
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ..
“Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum desin’" (Buhârî, Savm 9)
Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Kime bir konuda bilgi sorulur da o bu bilgiyi gizlerse, kıyamet günü (mahşer yerine) ağzına ateşten bir gem vurulmuş olarak gelir. Yine kim Kur'an-ı Kerim hakkında bilmediği bir şeyi konuşursa, kıyamet günü ağzına ateşten bir gem vurulmuş olarak gelir."
Sayfa 115
Dİb Ali Erbaş
Üniversitelerimizde 9 milyon gencimiz eğitim alıyor. Gençlerimizi sadece kendi alanları ile baş başa bırakırsak, onları İslam ahlakı ile donatmazsak, onları Efendimiz'i daha yakından tanıyan gençler olarak yetiştirmez isek eksik kalır. Kendi alanlarında çok iyi olabilirler ama bizim medeniyetimiz noktasında, bir eğitim ile onlara destek olmazsak eksik kalırlar. Bizim medeniyetimiz dünyayı ve ahireti birlikte dikkate almamızı isteyen bir medeniyettir. ‘Dünyası için ahiretini ihmal eden, ahireti içinde dünyasını ihmal eden zarardadır’ buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz. Dünyayı da ihmal etmeyeceğiz, ahireti de ihmal etmeyeceğiz. Dünya ahiretin tarlasıdır. Peygamber Efendimiz de sav öyle buyuruyor.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.