Samsunlu olmanın en bariz yansımalarından birisi de içinde ‘Samsun’ geçen bir şey gördüğünde kalp atışlarının hızlanmasıdır. Bu, gurbette bir 55 plaka olabilir, televizyonda Samsun’u gösteren bir program olabilir ya da herhangi bir sanat eserinin Samsun’dan söz ediyor olması da olabilir.
Bu anlamda Zerrin Koç’un Can Yayınları etiketli ‘Islak
Hayallerimin Arka Bahçesi en sevdiğim türler olan distopya-fantastik-bilim kurgu kitaplarımda yine bir tekrara düşme durumu yaşayıp,ara verdiğim bir zamanda kitap bloglarında dolanırken karşıma çıkmış bir kitap... Çok iyi yorumları görünce de dayanamayıp almıştım. İyi ki de almışım dedirtti bana... Kitaplığımda da baş köşede yerini aldı.
Alix
Katılımcılar ve Yorumlar: #5801199
Kurallar: #5782014
(BUTUNLESTIRILMIS HIKAYE)
Islak, nemli ve soğuk bir akşamdı. Herkesin akşam yemeği için evlerine girip sıkıca kapısını kilitlediği Medine Sokak’taki lambalar yeni yeni ışıldamaya başlamıştı. Evlerden sokağa taşan çocuk çığlıkları
Ne anlattığını ve ne anladığımı yazıyorum. "Baba, içeriğini niye yazdın?" diyenler okumasın, geri zekalılar ile uğraşamam.
Garip, bir üslup ile başladığında sıkılmıştım kitaptan. "Sanırım boşuna okuyacağım." falan diyordum. Kendisinin de söylemiş olduğu ve hatta kitabın ismine de sahip olan bir argosu varmış. Muhtemelen öyle
(Uzun olduğunu biliyorum fakat zaman harcamaya değecek çok güzel bi hikaye okumanızı tavsiye ediyorum.)
İYİLİK VE KÖTÜLÜK
Bir varmış bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Günün birinde biri İyilik biri Kötülük diyorlarmış iki kişi varmış. Bunlardan biri sürekli iyilik yapma gayretinde öteki kötülük yapma gayretindeymiş.
Bir gün böyle bizim gibi
Stephen King'in eserini belki 25 sene sonra yeniden okurken kitabın yazarın başyapıtlarından birisi olarak adlandırılmayı hak ettiğini düşündüm. Ne yazık ki çok kötü bir kitap ismi seçilmiş: aslında kitabın gerçek ismi Misery ve bu isim kesinlikle kitaba daha çok yakışıyor.
Misery, en azından son dönem King kitaplarında görüldüğünü düşündüğüm
Stephen King'in 1982'de yazdığı Kuşku Mevsimi yazarın 4 hikâyesinden oluşuyor...ama aslında 2 roman ve 2 hikâye barındırıyor demek daha doğru; çünkü örneğin Yetenekli Öğrenci 239 sayfa, Ceset de bir o kadar tutuyor. Altın Kitaplar yazarın Ceset adlı "hikâye"sini ayrı bir kitap olarak basmıştı. "Kuşku Mevsimi"nde de artık
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu.
Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu.
Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu.
Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Bi Yerde Bu Yaziyi Okudum.Gercekten Çok Etkiledi Beni ve Siz Değerli 1K ailesi ile Paylasmak İstedim.
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Atık kağıtlar topluyorum ve Kızılay`dan Ulus`a kadar üç kez yürüyerek gidip geliyorum her gün. Beş arkadaşımla kalıyorum iki göz odalı bir evde. Onlar atık kağıt toplamıyor; Mevlüt inşaatta çalışıyor mesela,