Umut , hüzün, pişmanlık ve sadece kitaplarda okuyabileceğimiz büyüleyici bir aşk hikayesi.
Sonunu öyle hayal etmemiştim ama yine de etkileyici bir anlatımla gerçekten adanın mistik havasına çekmeyi başarıyor okuyucuyu
Mart MenekşeleriSarah Jio · Arkadya Yayınları · 201622,3bin okunma
her aşk bir mecnun büyütmez
ve her insan kendini sever sadece
zamanı yontan mevsimler
yıllanmış hüzünler bırakırken kalbime
aynalarda arama annemdeki yüzümü
sığınıp tanrı'ya adını andıktan sonra
bir azize sattım onu taşrada
sürgün ayaklarım hallaç başımla
kırdım aşka dair öğrendiğim ne varsa
kalender bir eda ile kırdım kuklacı
Ah Nalan ah.. Aşk, hüzün, mucize, pişmanlık, kardeşlik, hırs ve vicdan azabı. Handan, Nalan ve Vildan.. 3 kızkardeş. Birinin yaptığı bir hata hepsinin hayatını karartmaya yetiyor. Nalan'a çok kızsam da, onun için üzüldüm. En çok kızdığım karakter Haldun, en çok üzüldüğüm Mahir. Anlatılan her şeyi kendim yaşıyormuş gibi oldum. O kadar samimi ve içten kaleme alınmış ki; kitaba bayıldım. Tam anlamıyla beni alıp götürdü. Bu kitabın etkisinden uzun süre çıkamam sanırım.
İlk psikolojik romanımız olan Eylül kitabının yazarı olarak bilinen Mehmet Rauf'tan başka bir psikolojik eser: Böğürtlen
1925 yılında yazılan bu eserle 1900'de yayımlanan Eylül romanının benzer yönleri var elbet. Psikolojik unsurların bu eserde de yer alması, olaydan çok duygu ve düşüncelerin yer kaplaması, isminin bir teşbihten yola çıkması ve
Çünkü ne kadar haklı olursan ol,bazı şeyleri kaybedebiliyorsun.Sana sadece pişmanlık ve hüzün kalıyor.Ahlaklı olmakla doğru davranmak arasında fark var.Bazen,doğru davrandığını sanarken de insanlara zarar verebilirsin.
-Bu kitabı, ikinci kez okuduktan sonra bu yazıyı yazıyorum. 10.11.18-
Sevgili Albert Camus bu kitabı 1938'de tamamlamış ama ya yetersiz bulduğundan vazgeçmiş ya da "Yabancı" eseri için yayımını ertelemiş. Camus öldükten yıllar sonra Jean Sarocchi eseri yayına hazırlamış ve bence olağanüstü önemli bir iş yapmıştır. "Yabancı"
Seni kenara alalım Fyodor.
Duygu yoğunluğundan boğulduğum bir kitap oldu.Gerçekten inanılmaz bir sevgi/keder bütünlüğü var.Evet bütünlük diyorum çünkü keder ve hüzün karakterleri birbirine bağlıyor.Bu yüzden hayret ettiğim hatta zaman zaman sıkıldığım dahi oldu.Sarılırken ağlıyor, severken ağlıyor ve sinirlendiklerinde yine ağlıyorlar.
Neler yok ki bu kitapta... İntikam, pişmanlık, aldatma, aldanma, yoksulluk, fazlasıyla yoksulluk, saf düşünceler, katılaşmış kalpler, gurur sonra şöyle esaslı olanından ve gözyaşlarıyla kendini ele veren sevgi..
Sevmediğim kısımları söyleyecek olursam birbirlerini severken ağlayıp koklaşmaları, birbirlerini seviyorlar diye ve sırf karşıdaki üzülmesin diye aldatmalara dahi sessiz kalmaları beni müthiş derecede "sıktı".Bunlara rağmen sevgiye yenilen bir inatla karşılaştığıma, Azorka ve Nelli'yi tanıdığıma ve bu hayatta herkesin mutlu olamayacağını iyice anladığıma memnun oldum.
Bir süre Dostoyevski okumayı düşünmüyorum zira bu kadar duygu bana fazla geldi.Belki de yanlış bir zamandı bilmiyorum.Keyifli okumalar dilerim, ağlamadan.
EzilenlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202218,4bin okunma
"Uçurtma Avcısı" Afganistanın işgal yıllarında geçen, dostluk, fedakârlık, pişmanlık, masumiyet ve baba-oğul ilişkisini savaşın soğuk gergefine ustalıkla işleyen ahlar kitabı...
"Emir ve Hasan; Kabil'in Sultanları... "
Bir çocuğun sevgisizliğinin suda ki akisler gibi, dalgalanan, yer yer silinen bir zorbalığa dönüşmesi.
Bazı kitaplar vardır hayatınızda iz bırakır. Okurken bitmesin istersiniz ancak hikayenin sonunu görmek içinde bir çırpıda okursunuz. Sarah sayesinde geçmişle günümüzü bağlayan ve aynı anda iki hikayenin anlatıldığı kitapları okumaya sonunda alıştım. Tüm kitaplarını çok sevdim ama Elveda Haziran kesinlikle ilk sırada geliyor. Bir çocuk masalından yola çıkarak yazdığı bu kitap bir efsane..
Konusuna gelirsek June ailesi ile bağlarını koparmış, teyzesi dışında.. Onun ölümü ve çocuk kitapları sattığı kitapçısını ona bırakması ile başlıyor hikayemiz.. Başarılı bir bankacı olan ve günümüzde çoğumuz gibi kendini işe adayıp hayatı yaşamayı pas geçen June, kitapçıyı satmak üzere Seattle'a dönünce hiç beklemediği olaylar ile karşılaşıyor.
Öncelikle teyzesinin gerçekleri açıklamak için bulduğu define oyunu çok güzel, her bulduğu mektupla geçmişin sırlarını kaldıran June çok önemli kararlar dizisi ile baş başa kalıyor. Kitapçıyı hayatta tutmak için çalışmalara başlıyor ve bir yandan teyzesinin evlatlık verdiği bebeğini ararken diğer yandan kendini aşka kaptırıyor. Öbür yanda ise annesi ve kesinlikle bağışlanamaz hatalarıyla kız kardeşi ..
Kız kardeşine bir parantez açmak istiyorum. Kızlar için kız kardeşlerinden daha yakın ve kıymetlileri yoktur ama bu her hatalarını affedebileceğimiz anlamına gelmez. Peki ya biz kendi içimizde affedemezken onu kaybedersek? Bu soruyu çok düşündüm...
Mavi Kuş kitabevi ve komşusu Gavin ile her satırı ile iliklerinize işleyecek, muhteşem bir kitap olmuş. İçinde aşk, mutluluk, hüzün, pişmanlık, eğlence, gibi pek çok farklı duygu var.Henüz okumadıysanız, okumalısınız..
-iyi ya da kötü- bir şiir okuru olarak, binlerce cümleye ruh üflemiş bir şairin vedasına, şiirleri vasıtasıyla şahitlik etmenin burukluğuyla yazıyorum...
Kitabın da ismini aldığı akşam kelimesi Oya Uysal'ın temel imgesi. Burada kasıt elbette ömrün akşamıdır ki, akşamlar; kapıları kapatıp, perdeleri çekip kendine dönme zamanıdır ve bolca
Yaşlılık günleri, neşe ehlini mahzunluğa sürükler, insanın belini büküp hayatla vedalaştırır. Gönülde heves ve arzuların dalı kırılır, hatta gönül, bütün tereddüt ve hareketlerden uzaklaşıp sakinliğe kavuşur. Başını dik tutma hayali akıldan çıkar, pişmanlık ve hasret gözyaşının seli, beden köşkünün duvarını yıkar. Muradını alamamış olanların zindanı da budur, umutsuzların hüzün evi de budur. Belin bükülmesi, toprağa yönelmenin habercisi, güzellerden nefret ise bunu gösteren tanıktır. El titremesi, ömür şarabının sarhoşluğundan, gözden yaş gelmesi, hayat yasının çaresizliğinden. Hafızanın yerini unutma alır, kişi, öğrenmeyi hatta unutmayı da unutur. Beden sağlığından iz kalmaz, gönle ise akıldan ve anlama yeteneğinden haber kalmaz.