Zübbeli Ahmo ve takımının seçtikleri zat daha kendi şeyhinin (Mahmud'un) ne dediğini bile hatırlamıyor.
t.me/c/1306952560/12892
İsmailağa Cemaati lideri Hasan Kılıç’ın cenazesi kaldırılmadan Cübbeli Ahmet ve beraberindekiler yeni bir lider seçti.
İsmailağa cemaati ileri gelenlerinin konuya tepkili olduğu ve cenazeden sonra açıklama yapılacağı öğrenildi.
**************************
Rabıtanın dinde yeri olsaydı bu rabıta Mahmud'a, Ahmed'e, Veli'ye değil de kıyamete kadar Hz.Muhammed (sav)'e olurdu. Rabıta, sünnet gereği sahabe döneminde vardı da onlar efendimize (sav) mi yapmadılar. Ya da yapılıyordu ise neden bu zamana kadar efendimize (sav) yapılacak şekilde telakki etmedi! Bunu hiç düşündünüz mü? Sünnettir denilen rabıtada, rabıta yapılacak kişi olarak efendimizin (sav) dışında her şeyh var nedense!? Hatta Mehdi (as)'yi bile dahil etmişler.
28 Nisan 1981 tarihinde altında Evren ve Ulusu'nun da imzalan olan bir kararname ile, devletin yurt dışına gönderdiği imamların maaşı (1100 Dolar idi) Arabistan tarafından ödenmeye başlanmıştı. 1982-1984 yıllan arasında imamların maaşı Rabıta örgütü tarafından ödenmişti. Paralar Türkiye büyükelçiliklerine geliyor, elçilikler de imamlara ödüyordu.
Şeriata karşı mücadele kampanyaları 1986 yılıyla birlikte hız kazandı.
Baş hedef, hala gücünü korumakta olan Süleymancılar idi. Uğur Mumcu'nun sansasyonel Rabıta (Rabıtat-ül Alem-ül İslami) keşf i de 1987 yılına denk geldi.
önce adıyaman şimdi ismailağa
gündem:
"rabıta kime yapılacak?"
düşünsenize,
rabıta diye çok önemli bir şey var
ama
ne kuran'da yeri var ne peygamberin hayatında karşılığı
varsa peygamber ümmetten gizlemiş olabilir mi?
gizlemediyse neden herkes bilmiyor?
bu nasıl bir tapınış?
Belki daire-i İslâmiyet içinde hangi meşrebde olursa olsun, medar-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğunu düşünüp ittifak ederek...
Her şey her şeyin izinde ya da kaybında. Bir iz süreyim, bir yer tayin edeyim, bir bileyim, bir kere olsun bileyim istiyorum, kimse yokken arıyorum, bakıyorum, bir rabıta, bir ayak sesi, kendi hayatıma ait bir iz, bulamıyorum.
22 Ağustos 1966'da Seyyid Kutub'a idam cezası verildiğinde, Assam el-Attar'ın kitabında anlattığına göre Kutub bu kararı tebessüm ve Allah'a ka-lvuşmanın verdiği büyük bir mutlulukla karşılamıştı. Muhammed Ali Benna'nın dediğine göre Seyyid Kutub'un asılmasına asıl sebep "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı idi.