Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gençlerin en çok değer verdikleri şey mizah duygusudur. Çünkü üniversiteye giriş sınavlarındaki katı rekabet ve sıkı çalışma zorunluluğu, çeşitli gevşeme biçimlerini gerekli kılmaktadır. Yetişkinler gençlerden çok daha ağırbaşlı olmalarına rağmen onlar da stres ve can sıkıntısının yaratmış olduğu hüsran duygusuna bir şekilde katlanmak durumundadırlar. Sonuç, komedyenlerin televizyon ve radyo yayınlarında geniş bir popülarite kazanması olmuştur. Sampei Koseki
Sayfa 157Kitabı okudu
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı.
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
CHP Dönemi Siyasetle İlişkisi Derginin çıkış amacının mevcut siyasi iktidarın halk ve onun değerleri üzerindeki baskısına son vermek olduğu daha birinci sayının ilk sayfasında net bir şekilde ortaya konulmuştur. Derginin isminin altında yer alan “Allah’a, Millete, Vatana Koşanların Dergisi” ve “Hakka Tapar-Halkı Tutar” sloganları yayın
MALATYA SUİKASTI Ahmet Emin'in Demokrat Parti ileri gelenlerinin gözünde pek itibarlı bulunduğu o günlerde, Malatya'da bir suikast yapıldı. Hüseyin Üzmez adında bir genç, Vatan başyazarının üzerine tabancasını boşaltmış, Ahmet Emin ağırca yaralanmıştı. Ortalık birbirine girdi. Hükûmet erkânı hâdiseyi tel'in eden demeçleri üstüste
Toplumumuzda mizah ve gülmeye hâkim tutumlar nelerdir?Buna dair en çarpıcı gerçek, gülmenin ticari mala dönüşmesidir."Şu gülmeden"bahsederiz ya da film yahut radyo programıyla ilgili olarak "filan kez güldüm" deriz ki bu durum kahkahayı sanki bir düzine portakal ya da bir kilo elmaymış gibi hesaplayıp sesini kaydeden cihazlarla da gösterilir.
Ciddi Ciddi Bunu Diyen Yöneticiler Var
Şuna inanıyorum ki, muhterem vatandaşlarım, beşbin sene önce bu memlekette doğru dürüst kağnı bile yoktu. Öküz var ya öküz, hani şu bildiğimiz öküz, yüzbin sene önce o bile yoktu. E peki, insaf edilsin, bütün bunlar nasıl oldu? Şimdi göklerimizde uçaklarımız, gemilerimizde kaçaklarımız, herşeyimiz var. Ya radyo? Ya telefon? Ya düdüklü tencere? Bunlar bir memleket için ilerleme değil mi?
Sayfa 102 - Nesin Yayınevi, Çok İlerledikKitabı okudu
Reklam
KONUŞMALAR - III Bugünün milletleri öğretim ve eğitim dolayısıyla, yayınlar sebebiyle eski çağlarla göre çok aydın topluluklardır. Bunun için bu milletleri uzun bir süre demokrasi dışında yönetmeye imkân yoktur. İnsan, yaratılış bakımından bir çok davranışlarında hürriyeti kötüye kullanmayacak insanlar yetiştirmek, kötüye kullanmak istidatında
DÜNDAR’IN OLUMU Bazı işlerim için Antalya'da bulunuyordum. Gençlerden bir grup “Sizlere ömür, Dündar ağabeyi kaybettik” dediler... “Ne?! Kim?!. Ne zaman?!” diyebilmişim.. İlâve ettiler: “Şimdi radyo söyledi...” Gençler bana bakıyordu, ben onlara.. Hepimizin nutku tutulmuştu. Dündar ağabey, Dündar Bey, Taşer, Komutan, Binbaşım...
Zannedersem beni espri ve mizah adamı olarak sevmiş, tanımıştı. Radyo konuşmalarımda İsmet Paşa için: “Paşam, bir zamanlar senin emrin olmadan Yenişehir'deki akasya ağaçlan bile çiçek açmazdı. O zaman her şey senin emrinde, elinde iken toprak kanununu niye çıkarmadın ha... Sandalyeden düşünce, ayağın toprağa değince mi toprak aklına geliyor? Sen milleti, sen köylüyü toprağa kavuşturursun amma ne zaman, nerede? Mezarlıkta mezarlıkta” demiştim. Bir de “Seçim sandığından ümidini kesen İnönü, elini cephane sandığına attı. Gençliği ve orduyu kışkırttı. Şimdi de petrolden bahsediyor. Çünkü petrol çabuk ateş alır. İnönü ateşle oynamasını sever. İktidar kandilinin gazı bitince petrol kanunu ha...” gibi lâflar etmiştim de rahmetli: “Bu seçimin en güzel konuşması, İnönü'ye verilecek en güzel cevap bu” demişti.
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
Reklam
Toplumumuzda mizah ve gülmeye karşı hakim tutumlar nelerdir? Buna dair en çarpıcı gerçek, gülmenin ticari mala dönüşmesidir. "Şu gülmeden" bahsederiz ya da bir film yahut radyo programıyla ilgili olarak "filan kez güldüm" deriz ki bu durum kahkahayı sanki bir düzine portakal ya da bir kilo elmaymış gibi hesaplayıp sesini kaydeden cihazlarla da gösterilir.
Sayfa 61
Yoksul yerlere “Vilayet yapacağız'.” deniliyordu. Vilayet olmayı bir çıkar yol sananlar da inanıyordu. Yurt gezisinde bu konuda çok gülünç olaylar gördüm, dinledim: Şebinkarahisar, Suşehri, Merzifon, Akşehir vb. yerlerde... Vilayetlik İstiyoruz! romanında bunları yazacaktım. Romanın geçtiği çevre Suşehri olacaktı. Burada madrabaz bir politikacı, muhalifleri susturmak için, biçok yerde de olduğu gibi “Vilayetlik İstiyoruz!” parolasını atmıştı. Halk buna inanmış, bağlanmış ve iktidarın burasını vilayet yapacağı umuduyla muhalifler seslerini çıkarmaz olmuşlardı. Bu madrabaz politikacı tipi de, gezide gördüğüm biriydi. Onun hakkında biçok gülünç olay dinlemiştim. Yazmaya başlayınca, bu romanı bitürlü yürütemedim. Masa başında oturup günlerce kıvır kıvır kıvrandım. Hayatımda ilk defa böyle bir durum başıma geliyordu. Bu kısırlığımın, bu çırpınmamın nedenleri şunlardı: Evimde anlatılmaz iç tedirginliği içindeydim. Anlayışsızlık ve korkunç yalnızlık içinde bunalıyor, kimseye de bişey anlatamıyor, anlatmayı kendime yediremiyordum. Bunalımdan patlayacak gibi oluyordum. Bütün bu sıkıntı içinde roman, hem de mizah romanı yazacaktım. Yani yazdıklarımı okuyanlar güleceklerdi. Yeryüzünde en büyük, en acılı dram, mizahçının dramı... Onun için mizahçılar keyifli insanlar olmuyorlar, olamıyorlar. Bundan başka daha yazmadığım romanı 10 bin liraya satmış, 5 bin lirasını da peşin almıştım. 10 bin lira büyük para. İşte bu büyük para beni ürküttü. Çünkü Vatan Gazetesi de, 10 bin lira verdiği romanın kendisine çok okur kazandıracağını umuyor ve çok reklam masrafına girişiyordu: afişler, radyo ilanları...
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.