Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
anıtkabirin yapılacağı yerin seçilme sürecinde yaşananlara dair..
Anıtkabir inşaatı 1943'te başladı ve 10 yıl sürdü. Ankara caddelerinde gerçekleştirilen ve bir önceki bölümde ayrıntılı bir şekilde anlatılan törenin ardından Anıtkabir 10 Kasım 1953'te resmi olarak açıldı. Ancak, herhangi bir inşaatın başlayabilmesi için önce müsait bir yere ve uygun bir tasarıma ihtiyaç vardı. Anıtkabir için yer
Mustafa Kemal Paşa'nın koruma polisliğini de yapan Ahmet Rasih Tayşi İzmir'de görevli iken Eşrefpaşa Camisi'nin hemen altındaki küçük bir dükkânda süt, yoğurt, çökelek satan Melâmî şeyhi Ömer Dağdaş Efendi'yi (öl. 1960) takiple vazifelendirilmiş. Ve bir hikâye başlamış. Gelin bundan sonrasını oğlunun hatıratından takip edelim: “[Bergama'dan göçüp İzmir'e) Eşrefpaşa'nın merkezine yeni gelen bu yabancı adam Emniyet'in dikkatini çekmiş. Onu takiple ve hakkında bilgi toplamakla babamı görevlendirmişler. Babam arada bir Ömer Efendi'nin dükkânına uğrayıp alışveriş bahanesiyle sohbet ediyormuş. İlk başlarda maksadı kendisine verilen görevi yerine getirmekmiş. Ama zamanla işin rengi değişmiş, Ömer Efendi babamı kendisine bendetmiş [daha sonra halifesi de olmuş). Zamanla babamın Ömer Efendi hakkında Emniyet'e yazdığı raporlardan pek bir şey çıkmadığı anlaşılınca babamın yakından tanıdığı İstanbullu başkomiser Şevket Erol bey Ömer Efendi'yi takiple görevlendirilmiş. Ama o da Ömer Efendi'nin cazibesine tutulup intisap etmiş. Bir süre sonra Emniyet onu da vazifeden alıp yerine Kantarcılar Karakolu başkomiseri Arhavili Ali Rıza Limoncuoğlu'nu getirmiş. Ömer Efendi Ali Rıza amcaya da çengelini takmış, o da kısa zaman içinde intisap etmiş”.
Reklam
Mehmet Ali Aybar (1908-1995) Otuz yıl boyunca askıda kalan Kanun-ı Esasi'nin ye­niden yürürlüğe girdiği İkinci Meşrutiyet'in ilanın­ dan 2,5-3 ay sonra, 5 Ekim 1908'de doğdu Mehmet Ali Aybar. Kendi -meşhur- deyişiyle "bey takımı"nın göbeğinde: Hüseyin Hüsnü Paşa'dan ünlü matema­tikçi Gelenbevi İsmail Efendi'ye, Nazım Hikmet'ten Ali Fuat Cebesoy'a, Oktay Rıfat'tan Rasih Nuri ile­ri'ye kadar uzanan köklü bir ailenin üyesiydi.
Birinci Meclisin Meşhur Hatipleri..
Cami kürsülerinin hatibi, Millî Mücadele'de de o kürsü- lerden milletin mukavemetini güçlendiren, isyanları bastır- mada büyük rol alan Mehmed Akif, Burdur mebusu Akif bu kürsüde adeta yok gibi. Buna mukabil askerlerden Mustafa Kemal, Kâzım Paşa, Rauf Bey, Çolak Selahaddin; sarıklılardan Konyalı Vehbi Hoca, Balıkesirli Vehbi Hoca, Antalyalı Rasih Hoca; sivillerden İsmail Suphi, Ali Şükrü, Hamdullah Suphi, Abdülkadir Kemalî, Durak Bey, Celaleddin Arif, Tunalı Hilmi, Mahmut Esat akla ilk gelen isimlerden.
Sayfa 36 - DergahKitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa'nın koruma polisliğini de yapan Ahmet Rasih Tayşi İzmir'de görevli iken Eşrefpaşa Camisi'nin hemen altındaki küçük bir dükkânda süt, yoğurt, çökelek satan Melâmî şeyhi Ömer Dağdaş Efendi'yi (öl. 1960) takiple vazifelendirilmiş. Ve bir hikâye başlamış. Gelin bundan sonrasını oğlunun hatıratından takip edelim: “[Bergama'dan göçüp İzmir'e) Eşrefpaşa'nın merkezine yeni gelen bu yabancı adam Emniyet'in dikkatini çekmiş. Onu takiple ve hakkında bilgi toplamakla babamı görevlendirmişler. Babam arada bir Ömer Efendi'nin dükkânına uğrayıp alışveriş bahanesiyle sohbet ediyormuş. İlk başlarda maksadı kendisine verilen görevi yerine getirmekmiş. Ama zamanla işin rengi değişmiş, Ömer Efendi babamı kendisine bendetmiş [daha sonra halifesi de olmuş). Zamanla babamın Ömer Efendi hakkında Emniyet'e yazdığı raporlardan pek bir şey çıkmadığı anlaşılınca babamın yakından tanıdığı İstanbullu başkomiser Şevket Erol bey Ömer Efendi'yi takiple görevlendirilmiş. Ama o da Ömer Efendi'nin cazibesine tutulup intisap etmiş. Bir süre sonra Emniyet onu da vazifeden alıp yerine Kantarcılar Karakolu başkomiseri Arhavili Ali Rıza Limoncuoğlu'nu getirmiş. Ömer Efendi Ali Rıza amcaya da çengelini takmış, o da kısa zaman içinde intisap etmiş”.
Mustafa Kemal Paşa Adana'da ordusuz bir komutan olarak bazı faaliyetlere teşebbüs etmiştir. Zaten Mustafa Kemal Paşa Adana'ya geldiği günden itibaren halkla yakın ilişkide bulunmuş ve onları uyarmaya çalışmış, Adanalı aydınlarla ve Adana sancaklarından gelen temsilcilerle görüş alışverişinde bulunmak amacıyla da toplantılar yapmıştır.
Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nahiye müdürü: - Doktor bey, zahmet ettiniz. Bu topladığınız halka ne söyleyeceksiniz? -Ne mi söyleyeceğim, Kütahya'dan buraya kadar teşrif zahmetinde bulunan bu sayın heyete hepimiz katılalım diyeceğim. Nasıl, uygun mu efendim? -Alay mı ediyorsunuz? - Hayır, hakaret ediyorum müdür bey! -Devletimizi eline alan koskoca Ferit Paşa ile akıl yarışına çıkan bunlar değil mi? -Memleketimizin başına yeni yeni felaketler getiriyorlar. Bu sözüm üzerine İtilafçılardan birisi bağırdı: -Müdür bey, tutturun bu adamı, Kütahya'ya yollayın, orada hesaplaşırız. Bunu diyen, Yunanlıların Kütahya'yı işgalinde Yunan mutasarrıflığı yapan Rasih Hoca'nın oğlu İbrahim'di.
örtmenim saltanatçılar ağlıyor da tuvalete gidebilir miyiz?
Mustafa Kemal'in o gün son derece sakin olduğu kaydedilmiştir. Meclis tasarıyı kabule hazırdı. Antalya mebusu Rasih Hoca "dinen en uygun rejim cumhuriyettir" diye destek verdi. Yunus Nadi tasarıyı kürsüden savundu. En yaşlı üye Abdurrahman Şeref Bey de Hâkimiyet-i Milliye'nin zaten cumhuriyet anlamına geldiğini ekledi. Bundan sonra oylamaya geçildi ve "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri Ankara semalarında çınlamaya başladı. Hemen akabinde Mustafa Kemal oybirliği ile (bir tek kendisi çekimser oy atmıştı) cumhurbaşkanlığına seçildi ve başkanlık rejimine geçilinceye kadar uzun süre geçerli kalacak olan hükümet kurma prosedürü kabul edildi. Cumhuriyetin ilk başbakanı İsmet Paşa oldu.
Sayfa 16 - Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama
İlk iki alıntı da Hekimoğlu İsmail'e aittir.
"Rasih Yılmaz, Serdengeçti'nin hakkında uzun süre araştırmalar yapmış, onunla ilgili belgeler toplamış. Bunu duyunca çok sevindim. Demek o kahraman anlatılacak, yazılacaktı. Teşvik ettim. Nihayet eser önüme gelince an- ladım ki, bugüne kadar yazılanlardan çok daha başarılı. Osman Ağabey'i doğumundan almış, çocukluğu, tahsili ve nihayet 3 Mayıs 1944 hareketi... Kitap, yazılamayan tarihe ışık tutuyor. Devlet adamlarından idealistlere kadar, rejimleri, sistemleri anlatıyor. Müdellel bir eser. Yazardan çok belgeler konuşuyor. Köy Enstitüleri, sosyalistler, Turancılar, hapishaneden Meslis'e... Bu eserdeki resimleri, mektupları, röportajları başka bir yerde bu şekilde birarada bulmak imkansız. Kaynak bir eser. Osman Yüksel'i, onun yaşadığı devri, mücadelelerini unutmadık. Rasih Bey'i tebrik ederim, çok güzel bir eser ortaya koydu, bizim de susuzluğumuzu giderdi. Hekimoğlu İsmail
Sayfa 12 - Timaş Yayınları - 1.Baskı - 1998, Mayıs
başlangıçta diyalektik vardı
O güne kadar, adını bile duymadığım "bir Acem şairi"nden; gergin ve gerilimli, bir "yatılı" lise ortamında, iki rubai okuyup, allak bullak olmuştum: Dilimize 'Kilisli' Rifat Bey, "Divan" üslubuyla çevirmişti: ne yağlı ne gevşek; felsefesi katı -hatta merhametsiz- bir üslup; son derece yoğun, bir
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.