"[...] Battaniyenin altında titriyorum. Bu titreme beni hem ölüme yaklaştırıyor, hem ölümden uzaklaştırıyor. Bir ölüm titremesi belki. Ama titredikçe ölmemiş olduğumu anlıyorum. Hücrelerim henüz yaşadığımı bağırıp duruyor. Acaba ne zaman öleceğim? Ne zaman tamamlanacak can çekişmesi. Kız öğrencilerimden biri, Anna Karenina ya da Madame Bovary gibi ölüme yattığımı görse, kim bilir nasıl güler! Kafa kafaya verip ne dalga geçerler bu tür seçimlerimizle..."
"[...] Sonra bir apartman adı gördüm: Şencan Apartmanı. Yapı sahibi bu adı nasıl koymuştur acaba apartmanına? Bir akşam yemeğinde bütün aile toplanmıştır. Bu mirasta hakkı olan herkes bir şey söylemiştir. Anne: "Adı, Uğur olsun" demiştir. Kızı beğenmemiştir: "Yuva olsun" demiştir. "Yuva Apartmanı." Küçük oğlan,
"(...)Peki, biraz sonra suçunu itiraf edecek olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, söylediği yalanların stresiyle başa çıkması ona ne kadara patlayacaktı? 6 ay? 1 yıl? 1 yıl, 1 ay, 3 gün? Doğumundan sonraki her gün?"
Arjantinli yazar ve yönetmen J.J. Campanella'nın yönetmenliğini üstlendiği, 2010 En İyi Yabancı Film Akademi Ödülü sahibi "Gözlerindeki Sır (El Secreto de Sus Ojos)" filmini incelediğim yazımın devamı için: wannart.com/icerik/30233-go...
Dinen dalgalar gibi kayalık kıyılarda
Sonlarına koşuşur ömrümüzün anları
Hızla yuvarlanırlar çırpınarak ardı ardına
Tutmak istercesine öne atılanları
#williamshakespeare #soneler
(...) Çevresindeki herkes ona düşmanca bakıyordu. Kuşatılmıştı. Artık otobüse yetişmesi olanaksızdı. Birden sol şakağındaki ağrı yeniden başladı. Yıllardır aradığını bulur bulmaz yitirmesine sebep olan bu saçma, alaycı düzene boyun eğmiş gibi kendini koyverdi. Şimdi ona istediklerini yapabilirlerdi. Yanındaki polis kolunu sarsıp, ummadığı yumuşak bir sesle sordu:
— Ne oldu? Anlat.
— Otobüse yetişecektim...
Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.
“İnsan, bir ölümü istemez bir de ondan beter bir yalnızlığı,
ama muhakkak gelir başına bir yalnız yaşama sırasında,
ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var dedi,
Tek çaresi aşktır, bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın.
Aşk da zaten iki yalnızlığın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır dedi.
Aşık olun, gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı.
Nasılsa ayrılık, insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi...
Sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri.”