Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rojbaş/ Günaydın
Bol köpekli ay karanlık gecelerde Geç kalmış pişmanlıklar gözyaşı dökmeler
Rojbaş-günaydın
Belki de her insan bedeni tamamlanmamış anlamlar mezarlıgıydı.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Günaydın/ Rojbaş!
Bazı ana-babalar, okulda ve diğer etkinliklerde başarılı olmaları konusunda çocuklarına aşırı yüklenirler. Çoğu çocuk, ' ana-babalarının bu aşın beklentilerini karşılama gücüne sahip değildir. Gösterdiği çabaya rağmen ana-babasının onayını kazanamayan ve onların istediği kusursuzluk düzeyine ulaşamayan çocuk giderek kendi gözünde de değersizleşir.
Rojbaş/ Günaydın/ Sodire Semo Xer Bo!
Şimdi hangi yola dönmeli Her şey bitti ve aramzda Duran yine benim Her bir hücrem sadece Senin için nefes alırken Hangi tarafa koşmalı Sen varlığınla bile mahvedebiliyorken beni Nasıl buradan dönüp de Kendime bakmalı
Günaydın, Rojbaş, Sabah alkhyr, Bari arravot, Dobra jutro, Briğ safro (Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice, Boşnakça, Süryanice)
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Günaydın & Rojbaş
Gülüşünü anlamaya çalışıyorduk. Yaza, denize ve bizim geciktiğimiz bütün sevinçlere yakışan bir coşku içindeydi. Kaşları ve dudakları birbirine aykırı iki eğri çiziyordu ve gözleri köpüren iki kehribar gibi bu iki eşikten üstümüze dökülüyordu.
Rojbaş/ Günaydın!
Aşk mıdır kış gelince başlayan Beyaz bir kılıçla yürüyen aşka... Bırakmaz olur kuşlarını ülkeler, Yazın her yerde bittiği söylenir; Yorgunluklar çoğalır silahlardan sonra; Kardan mezarları görülür ıssızlığın Ölü öpüşlerin koyuluğuyla... Aşk kalmıştır otlarda yılı götüren, Cesur savaşçıları taşıyan kışa. Her yerde yazın bittiği söylenir, Çürür çiçeklere yapışan kanlar; Belki uzaktan iki atlı yaklaşır, Belki yakından iki yaprak kalkar; Akşamın örtüsü derelerde yıkanır, Gökyüzünü görünce gecenin devi Çıkarıp şapkasından yıldızlar, saçar, Cüceler bunu bilir, gürgenler bilir, Aşkın uyumadığı her yerde söylenir.
Reklam
Günaydın/ Rojbaş
Kadın ölür hiç bırakılmadığı kalabalıklardan. Saçlarına gelip gelip kumrular konar ve sevinir ayrıldığına. Belki evlenmişti ve yaşamıştı çocukların öldüğü kuytularda, her gece adlarını unuttuğu şehirlerde. Hiç bilmediği dağları aramıştı o zamanlar, çocukluğunda dinlediği hâzineleri. Kadın ölür, yeniden saçlarına üşüşür kalabalık; uykusundan iki kişinin başlattığı eski bir karanlığa azalır, ölmekten hiç bıkılmayan çağlar geçer gölgesinden. Gölgesinden haydutlar geçer, dönüp onu kuyulardan çıkarır bir tanesi, atların en iyisini ona verir; özlediği sulardan geçer kadın, ama öteki haydutların çadırlarını görür birden, yorgun atına bakar ve ağlar belki. Ve büyür uykusunda İstanbul
"Sabahları uyandığınızda ne dersiniz?" diye sordum. "Heç" dedi Halime. "Nasıl hiç? Günaydın demez misiniz birbirinize?" "Yooo... Ama Rojbaş vardır..."
Sayfa 40 - Doğan KitapKitabı okudu
Günaydın/ Rojbaş
BİRİNCİ MEZARCI (Türkü söyler.) Yıllar geçti sinsice sezdirmeden Yaşım büktü belimi Attı beni karaya denizlerden Bir var bir yokmuş gibi. (Bir kafatası çıkarır atar.) HAMLET Bu kafanın bir dili vardı içinde, türkü söylerdi bir zaman. Herif nasıl kaldırıp atıyor şimdi yere, Kabil’in eşeğinin çene kemiğiymiş, ilk cinayetin aletiymiş gibi. Belki de
Rojbaş/ Günaydın
Tutkuların kölesi olmayan kim varsa gelsin Ona da açıktır yüreğimin derinleri, Yüreğimin seni sakladığım en sıcak yeri.
121 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.