Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kimbilir belki bir gün tam tersi doğarız. Yani ben senin annen olurum, sen de benim çocuğum olursun. Ama ben o zaman sana, sen de benim kadar olana dek bekleyeceğimi söylerim.
Reklam
Ahh edgar ahhh sana ne diyim ki
Edgar Allan Poe
Edgar Allan Poe
Edgar Allan Poe ahh edgar ahh sen neler çektin be çocuğum karın mi veremden ölmedi 2 dolarlık kiranı bile ödeyemedin sokaklar da aç uyuyup aç gezmedin mi oysa sana kaç kere dedim edebiyat karın doyurmaz anca çay içirir yok ama sen dinlemedin ben illa edebiyat yapacam ve bir gün herkes beni tanıyacak evet bu yüzyılda seni herkes tanıyor ama sen öldükten sonra kıymetlin bilindi ahh be edgar gardaşım
"Benim ödediğim bedel bu. Ne zaman senden yardım istesem daha da güçleniyorsun. Bense... Kontrolü kaybediyorum." -"Sana söyledim, çocuğum. Hiçbir şey karşılıksız değil. Hiçbir şey güvenli değil. Sihrin her zaman bir bedeli vardır."
Sayfa 263 - Elspeth Spindle, KâbusKitabı okudu
"Kendinizi öldürmeyeceksiniz, değil mi?" diye sordu Doktor boğuk bir sesle. "Öldürebilirim; eğer beni seven ve beni böyle bir acıdan, böyle ümitsiz bir teşebbüsten kurtaracak bir dost bulamazsam!" Konuşurken ona anlamlı anlamlı baktı. Doktor oturuyordu; ama ayağa kalktı, ona yaklaştı, elini başına koyup ciddiyetle konuştu: "Çocuğum, senin iyiliğin için olacaksa, böyle biri var. Senin için en iyisi olacağına inansam, senin için böyle bir ötenazi düzenlemenin hesabını Tanrı'nın önünde verebilirim. Hayır, güvenli olacağına inansaml Ama, çocuğum..." bir an boğulur gibi oldu, boğazından büyük bir hıçkırık yükseldi; yutkunarak devam etti: "Burada, seninle ölüm arasında duracaklar var. Ölmemelisin. Herhangi bir elin yardımıyla ölmemelisin; özellikle de kendi elinle. Senin tatlı hayatını kirleten diğeri gerçekten ölene kadar ölmemelisin; çünkü o henüz Ölümden Dönmüşler'in arasındayken ölürsen senin ölümün de onunki gibi olur. Hayır, yaşamalısın! Ölüm senin için ifade edilemez bir lütuf gibi gelmeye başlasa da mücadele etmeli, yaşamaya çalışmalısın. Ölümle savaşmalısın, sana acıyla da gelse, sevinçle de; gündüz de gelse, gece de; güvenlik içinde de gelse, tehlike içinde de! Yaşayan ruhuna söylüyorum, ölmemelisin-hayır, ölümü düşünmemelisin bile- ta ki bu büyük kötülük geçip gidene kadar." Zavallı sevgilim ölü gibi beyazladı, yükselen dalgalarla bataklık kumlarının titreyip sallanması gibi titreyip sarsıldı. Hepimiz sessizdik; yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Sayfa 327 - Jonathan Harker'ın Günlüğü, 3 EkimKitabı okudu
Zavallı küçüğüm! Seni bu kadar çok seven baban; senin beyaz ve güzel kokulu küçük boynuna öpücük konduran baban; sanki bir ipeğe dokunuyormuş gibi, saçlarının buklelerinde durmadan ellerini gezdiren; senin o yuvarlak güzelim yüzünü ellerinin içine alan; seni dizlerinin üstünde zıplatan ve akşam olduğunda da Tanrı'ya dua etmen için senin ellerini birleştiren baban! Peki, kim yapacak bütün bunları şimdi sana? Kim sevecek seni? Yaşıtın olan bütün çocukların babaları var, yalnızca seninki yok. Çocuğum, yılbaşlarından, bayram armağanlarından, güzel oyuncaklardan, şekerlerden ve öpücüklerden nasıl vazgeçeceksin? Zavallı yetimim benim, nasıl vazgeçeceksin içmekten ve yemekten?
Sayfa 117
Reklam
Ey Canımın canı, bu dünyaya gelmek için niye terk ettin ruhlar alemini? Hayatımın acılığını paylaşmak için mi? Güçsüzlüğüme acıdığın için mi? Acılarla, utançlarla dolu şu kısacık hayata gelmek için mi bıraktın melekleri, o sonsuz evreni? Biricik çocuğum, sana gözyaşlarından başka verecek hiçbir şeyim yok, süt yerine bu gözyaşlarıyla mı besleneceksin? Yün yerine çıplak kollarıma mı sarılacaksın?
"Yalnızca sana inanıyorum, insanlar sürekli beni kandırıp kullanıyor. Zavallı bir çocuğum, bu yüzden en azından sen beni bir köşeye atma."
Acı çekiyorsun çocuğum. O'nu unutamıyorsun. Daha doğrusu onu değil, o hiçbir zaman sana layık değildi. Sevdiğin, özlediğin şey, geçmişte kalan mutluluğun...
Sevgili çocuğum, sevdiğin kadından, işlediğin bir suç için af dilemekten Tanrı korusun seni! Hele sevgilinden, en çok ondan; ne kadar suçlu olursan ol! Kadınlar öyledir ki birader, dertleri şeytan başına, hiç değilse bunları bilirim ben! Hele birine, "Suçluyum, kusura bakma, affet!" demeye kalk, sitemlerinden soluk alamazsın! İçtenlikle, kolayca affetmez, paçavraya çevirir seni, olmamış şeyleri de hesaplaşmaya katar, her şeyi toplar, bir şeycik unutmaz, kendinden ekler ve ondan sonra bağışlar seni. En iyisi bile böyledir, en iyisi! Kıyıda bucakta ne kalmışsa kazıya kazıya toplar, kafana boca eder. Hepsinde, hayatı onlarsız mümkün görmediğimiz şu meleklerde var bu canavarlık! Bak şeker kardeşim, sana açıkça ve kısaca söyleyeyim: Kendini bilen her erkek, şu ya da bu kadına kulluk etmeli, inancım böyle, inancım değil de duyuşum bu. Erkek yüce gönüllü olmalı; erkek bununla lekelenmez! Büyük kahramanlar, Sezar bile lekelenmez. Gene de af dilemeye kalkma; asla, hiçbir nedenle yapma bunu.
Sayfa 791 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Sana çok acıyorum biliyor musun çocuğum hala sevildiğini sanıyorsun kaldır o gözündeki perdeyi sen sevilmek ne bilmiyorsun
68 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
" Sana, beni asla tanımamış olan sana " Böyle bir başlıklı mektup aldığınızda ne düşünürsünüz? Bay R. okumaya başladı. Bir itiraf mektubuydu aslında. Ve bu konuşan kişiye karşı hiçbir şey hissetmiyor hiçbir şey hatırlamıyor sanki tüm bu kişileri rüyada görmüş gibiydi, sık sık görmüştü onları, ama sadece bir rüya görme haliydi. Oysa bilinmeyen kadın aşkını, çocukluk aşkını, bakmaya kıyamadığı sevgilisini anlatıyordu. Karşı komşuları taşındıktan sonra gelen bu genç adamı her seste kapının deliğinden izleyen, soluğunu tutup onunla olan, her hareketinde beraber olan o küçücük dürbünden evinde olan her şeye kadar haberi olan sevgilisini anlatıyordu. Gözleri, o kara gözleri, saçları ipek telli, tonu kulaklarında kalan sesini anlatıyordu. Taşınmalarına rağmen işe girmeyi bahane ederek o eksi evlerinin önüne geldi. Evinin ışıkları yanıyordu. Heyecanlandı. Ne yapacağını bilemedi. Onu tekrar görebileceğinin heyecanı içini kapladı. Her akşam geldi. İzledi izledi. Ancak sen görmedin beni tanımadın. Sokakta artık beni fark ettigin için bana baktın, evet gözlerime baktın. Ne yapacağımı bilemedim. Kan yüzüme doldu. Evine gittik bir akşam beraber vakit geçirdik. İşte o gecenin çocuğuydu benim çocuğum bizim çocuğumuz. Sana söylemedim çünkü benden nefret etme beni suçlama bana acıyan gözlerle bakma. O şimdi yok bende yok olmak üzereyim ve sen hiçbir şekilde bunu hissetmeyeceksin. Seni seni ben çok sevdim ama sen beni hiç tanımadın.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,9bin okunma
Eskiler
Çocuğum, cahilim ve fakir. Ne farkeder.. Pabucum delik, çorabım ıslak, biraz da üşüdüm. Saatlerce yürüdüm, ara sıra koştum,biraz geç kaldım. Her şeye rağmen yüzümde gülücük, önümde hayaller, buruşuk defterin kırışık kağıtlarına sığacak kadar. O da yeter. Sobanın yanında bir yanım buz bir yanım ateş.. Bir gülücük ve bir kaç saniye bana bunları anlattı. Ve bunların tamamını hissetmiş, yaşamış, kırılmış, yıpranmış, vazgeçmiş bir adam. Bu çocuğun tam karşısında. Biri ötekinin geçmişi, öteki birinin geleceği. Farklı tabaklarda, farklı kaşıklarla aynı çorbayı içiyoruz. Bana göre acısı fazla, sana göre tuzu. Kimisi dibini sıyırıyor, kimisi doyup kalkıyor masadan...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.