“Sonunda sustuk. Anlamışsındır. Aşk iki kişi arasındaki gizemdir, bir kimlik değil. İnsanlığın iki ayrı kutbundaydık. Lily görevlerine bağlı, seçme şansı olmayan, çile çeken, toplumsal ideallerin hizmetinde olan insanlığa aitti. Hem çarmıha gerilen, hem de çarmıha doğru ilerleyen insanlık. Bense özgürdüm, üç kez feragat eden Petros’tum – ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaya azmetmiş. Yüzü hâlâ gözümün önünde. Kendini başka bir dünyaya dahil etmek istercesine karanlığa diktiği o sabit yüzü. Sanki bir işkence hücresine kapatılmıştık. Hem de hâlâ birbirine âşık, ama birbirine karşıt duvarlara zincirlenmiş, sonsuza dek birbirini görüp, yine sonsuza dek birbirine dokunamayacak bir çift gibi.