Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan Denilen Muamma
Nietzsche ile Dostoyevski arasındaki farkları bazen ben de düşünürüm. Dostoyevski'nin inançlı olduğu iddia ediliyor, ben buna pek katılmıyorum. Dostoyevski'nin inançsız ama inanmaya çalışan bir insan olduğunu, bunu başaramadığı için de acı çektiğini düşünüyorum. Fırtınalı doğasının onu inancın güvenli ve sıcak kollarına özlem duymak zorunda bıraktığını düşünüyorum. Ama inanç insanın sadece istemesiyle ulaşabileceği bir şey değil. Akıl kalbe ayak direyebiliyor. Dostoyevski'nin inanmaya çalışan bir inançsız olduğunu, kendisine en benzeyen karakterlerden biri olan Şatov'un, tanrıya inanıp inanmadığı sorulduğunda, "inanacağım" diye cevap vermesinde bile hissedilebiliyor. Ya da aynı şey, Dostoyevski'nin, Ivan, Stavrogin gibi inançsız karakterlerini son derece inandırıcı, derin ve karmaşık, Alyoşa gibi inançlı karakterlerini ise çok daha yüzeysel ve neredeyse sembolik kurmasından da anlaşılabilir.
Sayfa 190 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Dostoyevski'nin Ecinniler romanında yer alan, Stavrogun ile Şatov arasındaki konuşma yeniden akla geliyor: "Yalnızca sizin Tanrı'ya inanıp inanmadığınızı öğrenmek istiyorum." N ikolay Vsevolodoviç onu sert bir ifadeyle süzmektedir. "Ben Rusya'ya ve onun iman gücüne inanıyorum . . . lsa'nın bedenine inanıyorum. İsa'nın Rusya'da yeniden doğacağına inanıyorum . . . inanıyorum," diye kekeledi Satov, heyecanla. " Peki ya Tanrı'ya? Tanrı'ya inanıyor musunuz?" "Ben, Tanrı'ya . . . inanacağım."
Sayfa 31 - Agora kitaplığı, 2007Kitabı okudu
Reklam
Herşeye rağmen..
— Şeytan alsın sersemin merakını! Şatov, hey, bu dünyada yaşamak hoş şey be, anlıyor musun?
İSTANBUL 1958 - MİLLÎ EĞÎTÎM BASIMEVİKitabı okudu
- Sayın mühendis Şatov dedi. Kürt insanın öcünü yerde bırakmadığı ve onu mutlaka aldığı doğrudur. Ancak birileri içtenlik doğru bir adım atarsa,kanlı bıçaklı bile olsalar o kişiye dokunmazlar.
Salı günü gidip kapısını çaldım. Kimse ses vermedi ama kuşku götürmez bir takım verilere dayanarak içeride olduğundan emindim; bu yüzden bir kez daha çaldım kapıyı. Bunun üzerine hoplayıp kalktı, sanırım yataktaydı, iri adımlarla kapıya yaklaştı ve avazı çıktığı kadar “Şatov evde değil!” diye bağırdı. Ben de geri döndüm.
Reklam
Ecinniler romanında Şatov, birbirine içierini dökmeden ön­ce, Stavrogin'e şöyle demektedir: "Biz iki varlık olarak dünya­ da son defa biribirimizle ... bir ölçüsüzlük içinde karşılaştık. Bı­rakın bu ses tonunu, insan gibi konuşun! Hiç olmazsa bir kez in­sani bir sesle konuşun." İnsanların yazgısını belirleyen tüm karşılaşmalar Dostoyevs­ ki'nin romanlarında hep "ölçüsüzlük içinde" ve "son defa" (bu­nalımın son dakikasında) gerçekleşmektedir. Yani: Karnaval ve gizemlilik-oyununun mekan ve zamanında.
Sayfa 133 - Pencere yayınları Ekim 1994Kitabı okudu
904 syf.
9/10 puan verdi
·
24 günde okudu
CİNLER Mİ VİCDANIMIZI KEMİREN KURTÇUKLAR MI?
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin bugüne kadar okuduğum en değişik eseri. Diğer tüm eserlerini okuduğumda karakterlerden biri hep Dostoyevski olmuştur hâyalimde. Bu sefer, eser Dostoyevski kalitesi koksa da içerik bakımından alışılmışın dışına çıkmış yazar, ta ki sonlara yaklaşıncaya kadar. "Ölüler Evinden Anılar" eseri de konu
Ecinniler
EcinnilerFyodor Dostoyevski · Türkiye Kültür İş Bankası Yayınları · 20195,5bin okunma
Dostoyevski'nin Ecinniler romanında yer alan, Stavrogun ile Şatov arasındaki konuşma yeniden akla geliyor: "Yalnızca sizin Tanrı'ya inanıp inanmadığınızı öğrenmek istiyorum." Nikolay Vsevolodoviç onu sert bir ifadeyle süzmektedir. "Ben Rusya'ya ve onun iman gücüne inanıyorum... İsa'nın bedenine inanıyorum. İsa'nın Rusya'da yeniden doğacağına inanıyorum... inanıyo­rum," diye kekeledi Satov, heyecanla. "Peki ya Tanrı'ya? Tanrı'ya inanıyor musunuz?" "Ben, Tanrı'ya... inanacağım." Buna eklenecek başka ne var ki? Ruhsal iktidarsız diye tanımla­yabileceğimiz günümüz insanının giderek en belirgin özelliği halini almaya başlayan karmaşık ruhsal yapısı, manevi yoksulluğu ve ye­tersizliği burada, nasıl da dahice bir ustalıkla tespit edilmiş!
Ecinniler romanında Şatov, Batı öykünmeciliğinin insanın izzetine halel getirdiğini ikrar eder: “Eskiden sadece bir uşağın oğluydum. Şimdi kendim uşak oldum, tıpkı sizin gibi. Bizim liberal Rus, her şeyden önce uşaktır; hep, ayakkabısının tozunu alacağı birisinin peşindedir.”
Reklam
Trofimoviç’le Şatov arasında geçen bir diyalog daha da çarpıcıdır. Şatov “Rusya’ya, Rus Ortodoksluğuna ve İsa’nın vücuduna inanıyorum; onun yeniden gelişinin Rusya’da olacağına inanıyorum. İnanıyorum.” der. Trofimoviç’in “Tanrı’ya inanıyor musunuz?” sorusu üzerine Şatov “İna… nacağım.” diye kekeler. Ateist olduğunu anladığımız Şatov dahi Ortodoks’tur.
823 syf.
8/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Beyninizi yerinden oynatacak bir karakter!
KİTABA KISA BİR GİRİŞ Aynı gece hem doğum hem ölüm olması ne acı bir şey! Diye düşünmüştüm fakat kitabın acı ile dolu olmayan tarafı olmadığını hatırlayınca çok da üzerinde durmadım açıkçası... Kitabımızın içindeki süper 5'li (o dönemde siyasi örgüt olarak çok fazla grup vardır.), kendilerinden ayrılmak isteyen bir üniversite öğrencisini o
Cinler
CinlerFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 20185,5bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Absürdizm ve İntihar Üzerine Bir Camus Söyleşisi
Hayat anlamsızdır, Dünya boştur. Olaylar ve olgular arasında nesnel bir neden-sonuç ilişkisi yoktur, o hâlde insan neden yaşamalıdır? Türünün en önemli eserlerinden biri olan bu kitapta
Albert Camus
Albert Camus
harika bir denemeyle insanın hayatın anlamsızlığına karşı direnişini ve bu direnişin mânâsız olmasına rağmen sürmesindeki absürdlüğü bize anlatıyor.
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20238,4bin okunma
Camus ve Dostoyevski
Rus dünyasından bir Kirilov geçmiştir. Tanrının yaşamak için gerekli olduğuna inanan, lakin tanrının olmadığını bilen bir absürt örneğidir. "Bunun kendimizi öldürmemiz için yeterli bir neden olduğunu nasıl anlamıyorsun?" diye haykırır Kirilov. "Tanrı yoksa ben tanrıyım." der Kirilov, "Tanrı yoksa da ölmek gerekir." der. O zaman "Tanrı olmak için kendimi öldürmeliyim." der. Uzamsal özgürlüğün tanrısı vardır Kirilov'da. Her şeye hükmeder çünkü kendine hükmeder. Basit bir dava uğruna kendini öldürmekten geri durmaz çünkü insan absürtüdür o. Kendini mantıksal olarak öldürmüştür oysa. Şatov'un sevgisine kavuştuğunu duyunca sevinecek kadar insan, yaşamayacak kadar tanrıdır da. "Boyun eğmezliğimi, yeni ve korkunç özgürlüğümü kesinlemek için öldüreceğim kendimi." der Kirilov; ahlâksal açıdan Nietzsche'nin üst insanı olmuştur kendileri... Roman dünyasının en absürt karakterlerindendir.
Mert Yeğin

Mert Yeğin

@di_angelo
·
21 Aralık 2023 12:11
"Kirilov'un tabancası Rusya'da bir yerde patlamış, ama insanlar kör umutlarını sürdürmüşlerdir. İnsanlar “bunu” anlamamıştır."
Sayfa 127 - Can Yayınları, 46. BaskıKitabı okudu
—Ama Dostoyevski Bir Yazarın Günlüğü'nde bütünüyle açıklayıcı. —Ama onun düşüncesinin büyüklüğü burada değil. O, yalnızca romancı olarak büyük bir düşünürdür. Bu şu demektir: O kahramanlarında olağanüstü zengin ve açığa çıkmamış zihinsel evrenler yaratmasını biliyor. Okuyucu onun kahramanlarında düşüncelerinin yannsımasını bulmaktan hoşlanıyor. Sözgelimi Şatov'da. Ama Dostoyevski bütün önlemleri almıştır. Şatov or­taya çıktığı ilk andan başlayarak oldukça acımasızca çizilmiştir: "Birdenbire kendini bir düşünceye kaptır­dıktan sonra gözü başka bir şey görmeyen Rus idea­listlerinden biriydi. Bunlar bu düşünceden hiçbir za­man kopamazlar. Tutkuyla bağlanırlar ona ve daha sonraki tüm yaşamları kendilerini ezen bir taşın al­tındaki koma yaşamıdır." Dostoyevski Şatov'da kendi düşüncelerini yansıtıyor ama bunlar hemen görece­leştiriliyor. Dostoyevski'de de kural geçerli: Bir kez romanın içine girdi mi düşünme biçiminin özü deği­şir; dogmatik bir düşünce varsayımsal olur. Roman denemesine girişen filozofların gözünden kaçıyor bu: Tek istisna Diderot ve hayranlık verici yapıtı Kaderci Jacques ile Efendisi. Bu ciddi ansiklopedici, romana geçtikten sonra oyun oynayan bir düşünür oluyor. Romanın tek bir tümcesi ciddi değil. Baştan sona oyun. Bu nedenle Fransa'da bu romanın gerçek değerini bulamaması ayıplanacak boyutlara varmıştır. As­lında bu kitap Fransa'nın yitirdigi ve yeniden bulmak istemedigi her şeyi biraraya getiriyor. Bugün düşün­celer yapıtlara yeğleniyor. Kaderci Jacques ile Efen­disi düşünce diliyle çevrilemez.
226 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.