Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınları doğuştan barışçıl canlılar diye göstermenin alemi yok. Ölen kendi oğlu, kocası, kardeşi olmadığı sürece, hiçbir kadının savaş karşıtı olmadığını... anlıyor insan. Yoksa, "Cumartesi Anneleri"nin yanı çok kalabalık olurdu.
Sayfa 48 - Metis 2017Kitabı okudu
Savaş karşıtı eylemciler de böyle, başarılı olabilmek için savaşlara ihtiyaçları var.
Reklam
Araplar Kılıçla Orta Asya'ya girdiler.Türkler Kılıçla İslama girmediler
Orta Asya'daki krallar o güne kadar batıdaki Türki kuzenlerinin bölgede zaten yerleşik olduğu gerekçesiyle uzak tut­tukları doğudaki Türki boylara müracaat etmişlerdi. Doğudaki Türkler bunun üzerine her yeri kontrolleri altına almışlardı. 721 'de Orta Asya'nın birçok bölgesinde ayaklanma başlamıştı. Arap idareciler doğudaki bölgelerden hızlıca çıkartılmışlardı. Bu es­nada Pencikent'in idarecisi Divaştiç Araplarla yaptığı barış anlaşmasını feshetmiş ve doğudan gelen Türklerin yardımıyla Arapları toprakların­ dan atmıştı. Arap karşıtı direnişin yeni merkezi bu sefer doğudan gelen Türk­ lerin 730'da yeniden ele geçirdikleri Semerkant olmuştu. Araplar yüz elli sene boyunca kontrol etmeye uğraştıkları kenti geri almak için ye­ niden mücadeleye girişmişler ama Türk ve Soğd güçler tarafından püs­ kürtülmüşlerdi. Bölge sonunda 730'larda sakinleştiğinde Araplar Merv ve Horasan'ın bazı bölgeleri dışında Kuteybe'nin ölümünden sonra ele geçirebildikleri çok az sayıdaki merkezde güvenlik kontrolü uygu­layabiliyorlardı. Dahası Orta Asya, Afganistan ve hatta Horasan'daki varlıkları her an tehdit altındaydı. Tarafsız bir gözle bakıldığında Arap­ların üç çeyrek asır süren mücadelesinin neticesiz kaldığı sonucuna va­rılabilir. İç savaş esnasında Araplar farkında olmadan Orta Asya halkı arasında Arap karşıtlığının yayılmasına sebebiyet vermişlerdi. Bu duru­mun gelecek kuşak için ağır sonuçları olacaktı.
Sayfa 175 - Kronik KitapKitabı okuyor
Savaş karşıtı bir insanın adının atom bombası ile anılıyor oluşu...
Teknolojiye gelince, o da mesafeleri kısaltmış ve son derece etkin bir takım yeni yıkma araçları yaratmıştır. Bu araçlar, davranışlarında alabildiğine serbest olmak isteyen ulusların elinde, insanlığın hayatını ya da güvenliğini tehlikeye koyabilmektedir.
Albert Einstein, her ne kadar kendisi savaş karşıtı olsa ve atom bombasının geliştirilmesinde doğrudan rol almasa da, atom çekirdeğinin parçalanması ile ortaya korkunç bir enerji çıkabileceği şeklindeki teorisi, atom bombasına ilham verdi. Einstein, 1938'de Hitler Almanya'sının atom çekirdeğini parçaladığı iddiaları ve giderek artan Nazi saldırganlığına karşı, Amerikan Başkanı Roosevelt'e atom bombası geliştirilmesi konusunda tavsiye mektubu yazacak, savaş sonrasında da, "Bu hayatımda yaptığım en büyük hata" diyecekti.
Savaş karşıtı olmaktan, barıştan yana toplumlara dönüştükçe, bağışıklık sistemimiz güçlendikçe savaşlar azalacak. Bağışıklık sistemini güçlendirme yollarını keşfedip onları uygulamaya koydukça, Einstein’ın “Savaşa ve barışa aynı anda hazırlanılmaz” sözlerini geçerli kılmaya başlayabileceğiz.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Söylemde çok katı Avrupa karşıtı olabilirler ama gezegendeki neredeyse herkes siyaset, tıp, savaş ve ekonomiyi Avrupa'nın gözlerinden görüyor, Avrupa melodileriyle yazılmış ve Avrupa dillerinde söylenen müzikleri dinliyor.
İçimizdeki bu olumsuz duyguları yenebilir, çocuklarımızı birazcık savaş karşıtı ve eşitliğe inanmış olarak yetistirebilir miyiz acaba? Yoksa bu acımasız rekabet dünyasında, ayakta kalabilmeleri için acımasız olmalarını mı öğütleyeceğiz hâlâ? Oysa, dünyada herkese yer var, paylaşmasını bilebilirsek ve yetinebilirsek barış içinde yaşayabiliriz!
Sayfa 144 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bugün tüm insanlar, itiraf etmek istemeseler bile giyim kuşamda, düşüncede ve zevkte Avrupalıdır. Söylemde çok katı Avrupa karşıtı olabilirler ama gezegendeki neredeyse herkes siyaset, tıp, savaş ve ekonomiyi Avrupa'nın gözlerinden görüyor, Avrupa melodileriyle yazılmış ve Avrupa dilleriyle söylenen müzikleri dinliyor.
Sayfa 281 - Kolektif - 6. Baskı - CiltliKitabı okudu
Kız "yüz karası", oğlan "paşa"dır. Dünyaya ayak basan yeni misafir kız çocuğu ise, bu doğum boşa harcanmış zaman, boşa çekilmiş kürek demektir. Aslında bizim oralarda, hamile kalmak kadar, kız çocuğu doğurmak da kolay ve sıradan bir işti. Hatta hatta, sıradan bir iş değil, sıradan bir şeydi. Çünkü kız doğurmak işten de sayılmaz. Doğum sonrası gelen kız, savaş yenilgisi gibi bir mahluktu. Paşaysa, o zaman ellerinizi havaya kaldırıp zafer işareti verebilirdiniz. Kısaca gerçek olan şuydu: Hamile, gebe, yüklü veya iki canlı olan tüm kadınlar, kız denen o nesneyi doğurabilirlerdi. Bundan doğal ne olabilirdi ki? Ama erkek doğuramadıktan sonra, dokuz ay on gün gibi uzun bir zaman hamile kalmanın ne anlamı vardı? Dahası, ardı ardına erkek doğurabiliyor musun? İşte o zaman kadınlığınla, dişiliğinle övün dur... Ne demiş atalarımız: "Kız doğuran dövünsün, oğlan doğuran övünsün." Rakamlarla, sayıların diliyle konuşacak olursak, yarım yamalak akıllı bir erkek çocuk, zeki dört kız çocuğuna eşittir. Ancak sağlıklı ve akıllı bir oğlanın karşıtı, matematiksel olarak, kız artı kız, artı kız, çarpı kız, eşittir sıfırdı...
Sayfa 24 - Aras Yayıncılık
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.