"Eğer arzu, ıstırabı getiriyorsa, belki akıllıca arzu etmediğimizdendir ya da arzu ettiğimiz şeyi ustaca elde etmesini bilmediğimizdendir. Kafalarımızı dua seccadelerine gömüp saklayacağımız yerde, tahriklere karşı çevremize duvarlar öreceğimiz yerde, arzularımızı doyurma konusunda ustalaşsak daha iyi değil mi? Selamet denilen şey zayıflar içindir. Benim inancım bu. Ben selamet istemiyorum. Ben hayat istiyorum. Hayatın da tümünü istiyorum. Sefaletini de, harikuladeliğini de. Eğer tanrılar zevkten vergi istiyorsa öderim. Ama vergilerine her seferinde itiraz ederim, karşı çıkarım. Woden ya da Şiva ya da Buda ya da o Hıristiyan adam... neydi adı?.. Onlar buna saygı gösteremiyorsa, o zaman onların gazabına da razıyım. Hiç değilse bu zengin, yuvarlak gezegende, önüme serdikleri şöleni tatmış olurum, dişsiz bir tavşan gibi ondan kaçmamış olurum. En güzel şeylerin, bu dünyaya sırf bizi denemek için, büyük ödülü almamızı daha zorlaştırmak için getirildiğine inanmıyorum. Boşluğun güvenliğini de istemiyorum. Hayatı bu kılığa sokmak insanlara da tanrılara da yakışmaz."
"Ben günah sıralamıyordum, aptal şey. Bir olguyu, doğanın
kanununu ifade ediyordum."
"İnsan doğasına hiç saygı göstermiyor gibisin."
"İnsan doğası değil, Maryciğim, doğa. Sincaplar kullanabileceklerinin on kah ceviz depoluyorlar. Yer sincapları, mideleri
çatlama noktasına geldiğinde bile yanaklarını çuval misali
«Zavallı genç kız kendi etrafında yoğunlaşmış bir saygı hissediyordu: dehşet verici bir saygı, trajik bir saygı, insanlık dışı ve çok zalim bir saygı hissi. Bu da neydi böyle? Acıma duygusu mu? Yoksa tiksinme mi? Ya da korku mu? Ah evet; belki korku, korku belki de! O yirmi üç yaşındaki zavallı kızcağız korku yayıyordu etrafına! Diğerlerinin bilincinde olmadan bu korkuyu düşününce, bu korku içinde yine bilinçsiz olarak, geçerken onlara bakanların gözlerinde, korkudan, daha dehşet verici bir korkudan, kalbinin donup kaldığını görebiliyordu.»
Biri ınsan ruhunun Tanrının kendi özünün, öbürü de büyük bütünün bir parçası olduğunu; bir üçüncüsü ilksiz olarak yaratılmış; bir dördüncüsü yaratılmış değil. yapılmış olduğunu söyler; baş kalan da Tanrının onlara gerektikçe biçim ver diğini, çiftleşme anında geldiklerini temin ederler. Biri: ..Sperma hayvancıklannda yerleşir'' diye
Siddhartha Gautama'nın, yani Buda'nın, ilk biyografileri, yaşamından yaklaşık altı yüz yıl sonra ortaya çıktı. Ancak, antik metinler ve arkeolojik bulgular, Buda'nın içinden çıktığı toplum ve onun öğretileri hakkında birçok şeyi açıklar.
Siddhartha Gautama, bugün Nepal sınırları içinde yer alan Sakya'nın eski küçük klan
Söylenip dururken, sesinde gerçek bir ilgi sezdim. Kadınları anlamak olanaksızdı; sesindeki şey neydi: Acıma mı, anlayış mı yoksa saygı mı? Bu ‘aşk’ mıydı…