📃عن عائشة -رضي الله عنها- مرفوعاً: أن النبيَّ -صلى الله عليه وسلم- كَانَ يَعُودُ بَعْضَ أهْلِهِ يَمْسَحُ بِيدِهِ اليُمْنَى، ويقول: «اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ، أذْهِب البَأسَ، اشْفِ أنْتَ الشَّافِي لاَ شِفَاءَ إِلاَّ شِفاؤكَ، شِفَاءً لاَ يُغَادِرُ سَقماً».
"Hz. Peygamber (asm) hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi:
"Ey Allah'ım, ey insanların Rabb'ı, şu
hastalığı götür, şifâ ver, şifâ veren sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifâ ver."
📃(İbn Mace, Tıb, 35, 36).
AT BİR KENARA BU SÖZÜ MİSALİ...
İnsanı aradıkları belirlemiyor mu ? Neyi arıyorsa "o" değil mi insan?
“Küçük insanlar dengini, büyük insanlar kendini arar.” (Yunus Emre) diyor ..
Kendini bulamayan, kendine uğramadan başkasına geçmeye çalışanlar acaba neden hep yarı yolda kaldılar. Kendisine uğramadan kendisi ile arasını
Birini güzel olduğu için sevmezsin ki.. Sen sevdiğin için güzel olur o. Sırf sen seviyorsun diye herkesten farklıdır. Herkesten başka bakar gözleri. Onu özel kılan sensin, Senin sevgin
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik