1950 Kuşağı'nın ilk kadın öncüsü Nezihe Meriç'in yaşamdaki yürüyüşü 85 yıl sürdü. Arkasında bıraktığı büyük edebi mirasın yürüyüşü ise geleceğe doğru uzanıp gidecek. Yola öyküyle çıkmıştı, sonrasında edebiyatın çeşitli dallarında çok sayıda eser verdi; öyküyü de bırakmadı.
Alacaceren hakkında neler yazacağımı düşündüm bir süre,
Uyanmak için uyumak gerekiyor. Uykudayız ama uyanmak o derece kolay değil. Oysaki biz ne zaman uykuya daldık hatırlamıyoruz bile. Yaşamımızda o kadar çok uyku getiren unsur var ki üzerimizden atamadığımız ağırlık ve sersemlikle tekdüze yaşamaya çalışıyoruz. Esasen uyuduğumuzun farkına varabilsek uyanmak o derece zor olmayacak düşüncesinde ısrar
Küçücük, mini mini bir kız iken yine bir gün okuldan kaçıp sokaklarda dolaşıyordum ki bir şarkı çalındı kulağıma. Anne ben geldim, ben oğlun hayırsızın diyen bu şarkı, bagaj dahil bütün kapılarını açmış öylece terkedilmiş bir otomobilden geliyordu. Okuldan kaçışım o an içimde bir hayırsız evlat duygusu oluşturdu şarkıyla beraber.
Muzurluk bu ya
İnsan her gün,her mevsim,her sene başka biri olarak hayatını sürdüren varlık. Tabi bu sürekli değişim içinde bazen de eski benliğine rastlıyor bir yerlerde. Bazen 15 yaşında 40 yaş olgunluğu sergileyip, bazen 55 yaşında 20 yaş heyecanı yaşaması da buna dahil. Siz şimdi “insan” bilmecesini çözmeye çalışın iyisi mi..
Bugün ötekine daha yakınım,
(Not: Okuyacağınız inceleme dini unsurlar içermektedir, zaten haddizatında kitap da dini bir kitaptır. Rahatsız olabilecek sevgili kitap dostlarına duyurulur…)
Metin Karabaşoğlu… Saçma gelebilir belki ama eşim bana izdivaç teklifi ettiğinde yıllar önce, kendisini tanımak adına kriterimdi Metin Karabaşoğlu. Giitiğim söyleşilerinden birine onu da
Hayata olan tutku, yaradılışımızın mutlak özüdür; hayat, olumlu içsel değerlerle egemen kılınırsa, bıkkınlık kesinlikle söz konusu olmaz : Salt varoluş, bizi tatmin etmeye kafi gelir, böylece başka hiçbir şeye gereksinim duymayız...