Sevab ve azâb nedendir, sualine karşı deriz ki: Azâb, kötü iş yaptığından dolayı, biri sana kızıp intikam almak için, canını yakması değildir. Sevab da, işini beğendiği için mükâfat değildir. O gün Allahü Teâlâ’dan başka, intikam alacak kimse yoktur, insanın kant, safrası bozulduğu veya başka zararlı şeyler vücutta çoğaldığı zaman, bedendeki değişikliğe hastalık; ilâç te’sir ettiği zaman hâsıl olan hâle sıhhat dediğimiz gibi; insanda şehvet ve gazab artınca, cana bir ateş düşer. İnsanın felâketinin sebebi, bu ateştir. Bunun için hadîs-i şerifte, «Gazâb, yâni asabiyet, Cehennem ateşinden bir parçadır», buyuruldu. Akıl ışığı kuvvetlenip şehvet ve gazab ateşini söndürdüğü gibi, iman nuru, Cehennem ateşini söndürür.
Nitekim, Cehennem m ü’minlere, «Ey mü’min, çabuk geç ki, nû-run ateşimi söndürüyor», diyecektir. Bu söz, ses ile olmayacak, su
yangını söndürdüğü gibi, Cehennem mü’minin nuruna dayanamayıp sönecektir. Şehvet ateşi de, akıl nûru ile söner. Kıyamette, sana
azâb için başka yerden bir şey getirmeyecekler.
Nitekim, «Cehennem dünyada yaptığınız kötü işlerden başka bir şey değildir. Bunların size geri çevrilmesidir», buyuruldu.O hâlde Cehennem ateşinin tohumu, insanın şehveti ve gazabıdır. Bunlar insanın içindedir. îlm-i yakın ile bilen, bunları görebilir. Nitekim Sûre-i Tekâsür’de, «îlm-i yakın ile bilseydiniz, Cehennemi elbette görürdünüz» t1), buyuruldu.