"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Martıları Seven Adam ‘ı uyku tutmamış, yatağında dönüp duruyordu. Çünkü onu martılardan daha mutlu eden tek bir şey vardı, o da Fransız Teğmenin Kadını Patrice’ydı ve onu düşlerken gözüne uyku girmiyordu. Hava aydınlanırken
Merhaba sevgili okurlar.
"Her şeyi anlatmak gelir içimden"#82782415
Her şeyi anlatmak gelir içimizden, anlatmak... ve sonrada çekip gitmek.! lakin anlatamıyoruz işte, bazı şeyler ki ne yazıya dökülebiliyor, ne de dilimiz dönüyor anlatmaya.
Öncelikle kısaca değerli yazarın hayatına biraz değinmek
"Bir sevda adamı olarak duygululuğundan mıdır, incelikli olmasından mıdır, ruhunda mevcut olanla sanatını icra etmek istemesinden mi, yoksa bi duruşu, davası, sönmeyen bir ateşi olduğundan mıdır bilmiyorum, o şey her ne ise, dört duvar arasında, demir parmaklıklar ardında, sürgünde, gurbette, özlemde, yürürken, gökyüzüne bakarken, birilerini ve bir şeyleri özleyip korkarken, umut ederken hiç tükenmeyen kalemiyle tüm bunları fazlasıyla edebiyata geçirebilmiş bir isimdir!
Piraye'ye MektuplarNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20174,912 okunma
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Zavallı kalbimde ateş almaya elverişli, birikmiş öyle bir sevda cevheri var ki işte bilmeden siz ona dokundunuz.Bu sevda ifadesini affediniz.Kabahat bende değil... Bu coşan ben değilim.Aşktır, tabiattır.
O anların kıvancı, hüznü bugün bile hâlâ bizimle birlikte. Ama tek bir anı yok; ateşi sönmek bilmeyen yakıcı bir sevda bu, geri dönmek, kuytulara, gölgelere sığınmak bilmeyen bir sevda.
toz pembe hayal dünyamı yıkıp
mola verdiğim gerçek hayata dönmek istiyorum
liman edip meçhûl sevgililere yüreğimi aşk sahilinde taptaze sevda gülleri dermek
ve yeniden doya doya sevmek istiyorum
/...aşkın ateşi zemheri de olsa düşmez.../
ve sen toprak gibi güzel kokuyordun yağmura durmuş
-ateşi koynuna alan hissetmez mi harını- yandıkça
şifaya sardık dertli bebekleri, benekli kelebekleri, roza gülleri, narin elleri
aramızdaki duvarları bir bir yıktı sevda serçeleri
ve üzerimize serpti eteğindeki yıldızları bir peri..
Yaşarken sevmek kolay, ölmüş birine şiir yazmaktır sevda.
Sayfası az, aşkı büyük bir kitap.
Eşine olan hasretini, özlemini hece hece, hafr harf işlemiş şiirlerine
Şükrü Erbaş
"İlham perisi hüzne aşıktır" boşuna demedim ki ben. Ayrılık acısından canı yanan bilir hasret nedir. Nasıl yaşanır özlem. Hele bir de istesen bile zamanı gelmeden varamazsın ya yanına. Sonsuzluğu uğurladığının kor ateşi oturmuşsa göğsüne.
2 günde bitirdim ama, 1 saatte bile okunabilir bir kitap. Okuyun bence. Vüslatı beklemekten geçen aşka yazılmış şiirlerle buluşun.
Keyifli okumalar...
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201612,8bin okunma
Neler gelmedi ki ömrüme;
En guzeli de rüyama gelmedi.
Vakit çok geçti ben doğarken görmedim.
Amma! görmeden de öylece seviverdim.
Sensin Ya Muhammed..
Ben seni nasıl sevdim?
Nasıl sevda ettirdin kendine
Nasıl doyamadım..
İnsanları ısıtmak için harcadığım ateşi bir taşı ısıtmaya harcasaydım, daha iyi bir sonuç elde ederdim.
Hiç! .. Sade insan kırıntıları. Sonradan onlara verdigim adla kısaca, "kırıntılar".
Severek okunabilecek kısa, etkiyeci, sevgi ve insan ilişkilerini; dostluk, arkadaşlik ve aşkı sorgulayabileceğimiz, sonu dramatik biten Istrati