Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağımız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün o şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlıklara, can sıkıcı doğum günü yemeklerine tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseydik, sinsice gelişen şantaja bir son verseydik ve kendimize tutunsaydık, ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların tutsaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasına izin verseydik? Çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında? Söylenmeyen sitemlerin sessizliği mi? Evlilik yalanlarının ve dostane yarı gerçeklerin mayın tarlasından soluğunu tutarak görünmeden geçmek için duyulan zorunluluğun olmaması mı? Yemek yerken karşımızda kimsenin oturmama özgürlüğü mü? Yaylım ateşi gibi süren buluşmalar kesildiğinde önümüzde açılan zamanın bolluğu mu? Bunlar harika şeyler değil mi? Cennetsi bir durum? Öyleyse neden korkuyoruz bunlardan? Nesnesini düşünmediğimiz için var olan bir korku mu duyuyoruz sonunda? Düşüncesiz ana-babalar ve öğretmenler tarafından kafamıza sokulmuş bir korku? Özgürlüğümüzün ne kadar büyüdüğünü görselerdi başkalarının bize imrenmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?”
Biz, 'kendim'le hiç geçinemiyoruz. Arada barışıyoruz, ama sonra yine kavga... aramızda şiddetli bir, "şiddetli geçimsizlik" var!
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Yüksek dozda spoiler ve öneri içerir!
Arkadaşlar merhaba okuduğum bu kitabı sadece bir-iki kuru sözle geçiştirmek istemedim. Bu konulara meraklı olduğum için biraz bu zamana kadar edindiğim bilgilerden, biraz bu konuyla ilgili izlediğim filmlerden ve biraz da yeni bulup okumayı düşündüğüm kitaplardan bahsetmek istiyorum. Ayrıca bu olayın beni çok etkileyen bir örneğini de sizinle
Dövüş Kulübü
Dövüş KulübüChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20209,7bin okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
ATAERKİL PAZARLIK: EVLİLİK
-İnsan Doğası Üzerine Safsatalar- "Karşıdan iki kişi geliyor sandım; meğer bir adamla karısıymış." şeklindeki Rus atasözüyle başlıyor kitap. Evliliğin, ailenin kadına ne yaptığını anlamak için kısacık ama özlü bir başlangıç. Evliliği sorgulayabilmek için aileden başlamamız gerekiyor. Oysa bunu yapamamamız için durmaksızın politika
Evlilik Mahkumları
Evlilik MahkumlarıLee Comer · Kadın Çevresi Yayınları · 198418 okunma
Reklam
Saygı falan duymadığım dangalakça yaklaşım. Bekaret erkek gözünde sadece ve sadece bir ego tatmin aracıdır, erkekler tarafından uydurulmuştur ve toplumsal olarak zorla kabul ettirilmiştir. Nice güzel ilişkiler bu yaklaşım yüzünden bitiyor. Kimse zaten hemen hadi evlenelim deyince evlenemiyor ki doğru bir şey de değil. Üç ay çıkıp evlenmek ve
Tengrigens

Tengrigens

@Tukue
·
30 Mayıs 2022 21:07
Bekâretin yitirilmesi, masumiyet, safiyet, iyilik ve lekesizlik gibi çok değer verilen niteliklerle dokunur. Hıristiyan inancı bâkireliğe dini bir anlam kazandırmaktadır. Meryem’in bâkireliği onun en önemli özelliğidir; Cebrail’in getirdiği haber, özel ve kutsal görevinin ona bildirilmesi, dini sanatın en önemli temalarından birini oluşturur. Meryem’in bâkireliği o kadar görkemli bir olaydı ki, Ortaçağ’da Meryem’in de bâkire bir anneden doğduğu inancı giderek yaygınlaşmıştı.
Sayfa 69 - Agora Kitaplığı
-İnsanların hepsi farklıdır, dedi Drongo iç çekerek. Bu yüzden de evde kaldık. İnsanlar boşanırken şiddetli geçimsizlik, uyuşmazlık gibi bir sürü bahane üretirler. O zaman herkes tıpa tıp kendisi gibi olan bir eş, yani kopyasını aramalı. Bu da mümkün değil...
Sayfa 271Kitabı okudu
Bir avukat arkadaşım söylemişti; "Boşanma sebeplerinden biri olan şiddetli geçimsizlik, aslında evliliklerde sağlıklı cinsel birlikteliğin olmamasının genel adıdır."
Bahar iyiden iyiye gelirken, umutlarımızın besin kaynağı olan yeşil bir manzaraya hazırlanıyoruz. İnsan baharda daha bir enerjik daha bir melankoliden uzaklaşıyor. Baharda mutluluk hormanlarının daha fazla salgılandığı bilimsel bir gerçek olmuşken, bu gençliği temsil eden mevsimde mutluluğumuza balta vuran bir kaç umutsuzluk kaynağımızdan
Reklam
Sahi?
Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağınız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlıklara, can sıkıcı doğum günü yemeklerini tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseyedik, sinsice gelişen şantaja bir son verseydik ve kendimize tutunsaydık, ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların uzaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasını izin verseydik? Çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında? Söylenmeyen sitemlerin sessizliği mi? Evlilik yalanlarının ve dostane yarı gerçeklerin mayın tarlasından soluğunu tutarak görünmeden geçmek için duyulan zorunluluğunun olmaması mı? Yemek yerken karşımızda kimsenin oturmaması özgürlüğü mü? Yaylım ateşi gibi süren buluşmalar kesildiğinde önümüzde açılan zamanın bolluğu mu? Bunlar harika şeyler değil mi? Cennetsi bir durum? Öyleyse neden korkuyoruz bunlardan? Nesnesini düşünmediğimiz için var olan bir korku duyuyoruz sonunda? Düşüncesiz ana-babalar, öğretmenler ve papazlar tarafından kafamıza sokulmuş bir korku? Özgürlüğümüzün ne kadar büyüdüğünü görselerdi başkalarının bize imrenmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?
Sayfa 303Kitabı okudu
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Evsiz Barksız Bir Hayalet: Tokyo Ueno İstasyonu - Miri Yu
İthaki Modern’den okuduğum ilk kitap Miri Yu’nun ‘’Tokyo Ueno İstasyonu’’ oldu. 2020 Çeviri Edebiyatı Ulusal Kitap Ödülü de almış bu eser. Güney Koreli olmasına rağmen çağdaş Japon edebiyatının önemli temsilcilerinden Miri Yu, Japonca yazdığı eserlerle ve edebiyatıyla birlikte sanat dünyasında yaşamı ve yazdıklarıyla dikkat çekmeyi başarmış.
Tokyo Ueno İstasyonu
Tokyo Ueno İstasyonuMiri Yū · İthaki Yayınları · 2022164 okunma
Devletin +30 yaş bekârdan vergi alma konusunda ne düşünüyorsunuz sayın aydın kitap severler?! Benim şahsî görüşüm: Daha fazla gerginlik, akabinde salış (bu toplumun gözünde evlenmeyene sapık gözüyle bakan halkın tepkisini sallamamaktan doğan cinsel bozulmalar olarak seyredebilir) Zoraki evlilikler, şiddetli geçimsizlik, fiziksel-psikolojik-eknomik şiddet.. Kısaca iyi ki bu yıl evleniyorum da bunlarla strese girmeyeceğim..
Öfkelendiren Yalnızlık..
Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağımız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün o şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlık­lara, can sıkıcı doğum günü yemeklerine tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseydik, sinsice gelişen şantaja bir son verseydik ve ken­dimize tutunsaydık, ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların tutsaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasına izin verseydik? Çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında? Söylenmeyen sitemlerin sessizliği mi? .
Sayfa 303 - Kırmızı KediKitabı okudu
185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.