Pazar günü sahafta otururken elime Richard Burgin’in Borges ile Söyleşi kitabı geldi. Karıştırmaya başladım haliyle.(Borges’e ilgisi olanların edinmesi gereken bir kitap kesinlikle.) Bazılarınız kızabilir ama Borges şunları diyordu bir sayfada: “Size şunu söylemek istiyorum; insanlarda edebiyat duygusu hiç yok. Bu yüzden, bir edebiyat parçası
Kendimi sana kilitliyorum,
Bulunduğum yer dört şiir arası.
Sonra, Üç öğün seni seviyorum
Sevgim müebbet hapis cezası.
Uzun zamandır sana tutsağım.
Bu tutsaklık diğerlerinden farklı
Davanın hakimi kim bilmiyorum
Hem davacı benim, hem de davâlı.
Çıkmak için anahtar arıyorum
Tek bulduğum dinlediğim şarkıdaki sol anahtarı
Ne senin gönlüne girebiliyorum
Ne de bulabiliyorum aklımdan çıkacağın bir kapı
"AH DOKTOR!!! NEVRİM DÖNÜYOR, DÜNYA DÖNMÜYOR!!"
Tıkır tıkır, tıkır tıkır... Tahta beşik sallar gibi. Bir, iki, üç, dört, beş.. On ikiye kadar. Sonra bir dakika susuyor, yeniden başlıyor.
Ah o hidrofor yok mu?! Delireceğim uykusuzluktan...
..............
Bahçeli, iki katlı, müstakil bir evde doğdum ben. Babamın kendi elleriyle
İlk olarak Böyle Gelmiş Böyle Gitmez ile başlayıp, Mart ayında devamını Zübük, Surname, Tek Yol, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz kitaplarıyla yaptığım okuma başlangıcımda son durağım Mum Hala oldu. Kitap az da olsa birçok kişinin radarına girmiştir, bunu fark edip sevinsem de kesinlikle hem daha çok kişi tarafından okunmayı hem de üzerine uzun uzun
Yine çocukken, babamın dokunma yırtarsın diyerek beni uzak tuttuğu kütüphanesinden bir kitabı daha gizlice çalıp okumuştum. Babam bana oku dese eminim okumazdım. Yasak olunca ilgimi çekmiş sanırım.
Ortaokul sıralarındaydık. Bir gün öğretmenimiz kendimizi anlatan,
kendi kalemimizden bir şiir yazmamızı istedi. Sözlü yerine geçecek ve yarına
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Mutluluk akşam üzeri bir kapıyı çalmış
Gözyaşı onun arkasına saklanmış
Evin kızı anahtar deliğinden bakmış
Mutluluğu görünce kapıyı açmış
Güzel haberler duyunca kız mutlu olmuş
Mutluluğa teşekkür etmiş
Birden gözyaşı ortaya çıkmış
Ve bir ölüm haberi vermiş ona
Kız ağlamaya başlamış
Sonra iki misafirine de kızmış
“Neden böyle yaptınız?" diye sormuş
Cevap vermişler
“Birimiz olmadan diğerimiz olmaz!"
“Hayatın kuralı bu." demişler...
Hanife
Çıta
Mart & 2023
Bugün günlerden Ülkü Tamer,
İsmet Özel’le başlayan etkinliğe (#108590209) uygun olması için aynı şairin sözleriyle giriş yapalım incelemeye, “Ben yaşarken oldu her şey.” Ben de bahar teması ve çiçeklerle başlayan bu etkinlik sayesinde usta bir şairin günümüze bıraktığı şiirlerle tanıştım yaşarken. Bu yüzden farklı bir
Bugün 12 Aralık. Büyük Usta Cengiz Aytmatov'un doğum günü. Ben bu vesileyle Aytmatov'un vefatı üzerine kaleme aldığım yazımı 1000 Kitap okuyucularıyla tekrar paylaşmak istiyorum. Herkese iyi okumalar...
AYTMATOV'A VEDA
"Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!"
Aytmatov'un ölümü üzerine hissettiklerimi anlatmak çok güç.