Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lügatlere Güncelleme -5 / *inanmak
1. Bir insan tarafindan kendi türüne yönelik olarak ve sırf kendi türünden diye gerçekleştiriliyorsa felaketle sonuçlanması muhtemel eylem. 2. Sevilenin elinden tutup bazen çevresinde bazense içinde dolaştırdığın zayıflıklarının, bir vakit ve belki de ilk firsatta sana karşı kullanılacağından emin olmak, bilerek kanmak, kanmak içinde kaybolmak. 3.Kimsenin bilmediği ve belki yalnız sana bilinen ve senin herkesin dokunduğundan daha hakiki olduğuna emin olduğun bir hissin gelip gelip sarıp sarmalaması, gelip onlarla, bilmeyenlerle, bildiğini sananlarla ve hafifçe tebessüm edenlerle aranda bir kalkan gibi durması hâli. 4. Herkesten medet umup kimseden fayda bulamayanın, sonunda ılık bahçeler olduğunu düşünerek çıktığı bir yol bittiğinde çöle varanın, dünyanın en güzel sabahı diye uyanıp ve nihayetinde cızırdayan bir kalp ve dopdolu gözlerle akşam edenin, hayatın gamı ve neşesi altında çürüyüp gittiğini, halkın içinde geçirdiği her gün aslında biraz daha rezil olduğunu fark edenin, sevginin de nefretin de, şu ânın da yarının da sızlayan bir kalbe yetmeyeceğini idrak edenin, varlığını insandan ve diğerlerinden esirgeyecek ve hem suçsuzluklarını hem de kayıtsız kalışlarını bağışlayacak ve kendisini feraha ulaştıracak olana iman etmesi. 5. Söylenenin veya yapılanın sahte olduğunu bilenin, hem bu durumu açık etmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine emin olduğundan hem de kendisinde gerçeklik uğruna mücadele edebilecek takat bulamadığından "'miş gibi" yaptığı 6. şiir "aldanma çocuksu mahsun yüzüne
Sayfa 6
Olası Ölüm - Deneyim Sözcüğü
‘’Valery bir mektupta ‘Gerçek ressam, tüm yaşamı boyunca, resmi arar; gerçek ozansa şiiri, vb. Çünkü bunlar hiç de belirli etkinlikler değillerdir. Bunlarda, gereksinimi, amacı, araçları ve engellere değin yaratmak gerekir’ diye yazdığında, deneyimin bir başka biçimine anıştırma yapar. Şiir ozana yaklaşabileceği bir gerçeklik ve bir kesinlik olarak verilmemiştir; ozan olup olmadığını bilmez, ama şiirin ne olduğunu da bilmez, hatta var olup olmadığını bile; şiir ona, araştırmasına bağlıdır, yine de bu bağımlılık onu aradığı şeyin efendisi yapmaz, ama onu kendinden kuşkulu ve neredeyse yok kılar. Her yapıt, yapıtın her anı her şeyi yeniden söz konusu eder ve yalnızca ona bağlanmak zorunda olan kişi demek ki hiçbir şeye bağlanmaz. Ne yaparsa yapsın, yapıt onu yaptığından ve yapabileceğinden çekip alır.’’
Reklam
Dionysos adına düzenlenen bayramlara katılan topluluk bu tür tinsel davranışlar ve bilgilerin etkisi altında kıvanç duyar: onların gücü, kendilerini gözleri önünde, değiştirir, onlar kendilerini doğanın yeniden ortaya konmuş üstün usları, satyrler olarak görürler. Tragedya korosunun daha sonraki kuruluşu doğal olayın sanata özgü, bir
Şairin gerçeklik algısı, düşü gerçeğe dönüşümünde bilincin rolü
'Şairler, sözün ve sezginin tek sahibi olmayı asla düşünmediler. Onları tüm dünya ile paylaşmak gibi bir duyguda oldular. Bunun için de insanlara sezgiyi önerdiler. Sezgiden yoksun bir aklın dünyayı cehenneme çevirebileceğini söylediler. Şairlere kulak veren kimileri sezgiyi de benimsediler. İşte aklıysa sezgisini buluşturanlar bilmek vadisini keşfe çıktılar ve bilimi kurdular. Denilebilir ki, bilim vadisinde yürünen her koyak, önce sezginin rüzgarı ile doldu ve onun fısıldayışını dinledi. Ama aklından başka bir şeyi kullanmak istemeyenler de vardı. Bunlar, şairleri hayalci, olmamışı olmuş gibi gösteren sapkınlar olarak gördüler Onların sözlerine kulak vermenin saçma sapan bir şey olduğunu söylediler. Haklıydılar belkiç Ve zaten haklı olmak onlara yetiyordu. Bu dünyaya sadece ve sadece haklılık koltuğuna oturmak için gelmişlerdi.Bu akıllılara göre söz gelimi Donkişot, zavallı, yanlız, mutsuz ve bir başınaydı. Aklın durduğu yerde Donkişot, yerden yere vurulmalıydı ve öyle de yaptılar zaten. Çocuklarının Donkişot'tan uzak durmasını istediler. Sevdiklerini akılsız davranışları nedeniyle Donkişot'a benzettiler hep. Donkişot'u ancak şairler sevdi, birde düşlerine sahip çıkanlar. Onu, bir şair sandılar Her şair Donkişot'tan bir şey almıştı çünkü. Ama galipler, hayalden yoksun akıllılardı. Böyle olması kaçınılmazdı ve şairler, bu akıllılar karşısında yenilmeyi göze alacak kadar cesurdular. Egemenlik şaire, şiire ve hayale yakışmıyordu çünkü. Şiirin payına düşen eşitlik ideolojisi idi ve şiir hep bunu duyumsatmaya çalıştı.
Sayfa 4
Şiir ve Gerçeklik
Picasso, "Sanat, gerçek değildir , bize hakikati anlamayı öğreten bir yalandır " diyordu . Yine yanılmıyorsam Ritsos , " Gerçek , sanatta salt yaşanan değil , düşlenendir de " diyordu . Bu cümleleri düşünürken evimdeki akvaryuma bakıyordum ve önümdeki kağıda şöyle not düşmüştüm :" Bir akvaryumu yazmak , akvaryumda yaşamaktan kolaydır ; bu yüzden her dize biraz eksik , her şiir biraz yalandır.... Çünkü aslolan hayattır "
Sayfa 142Kitabı okudu
Anlar birbirini izler: Bir kapsamları olduğu yanılsamasına, ya da bir anlamları olduğu hayaline kapılmak için hiçbir sebep yoktur; cereyan ederler; seyirleri bizim seyrimiz değildir; sersem bir algıya hapsolmuş bir şekilde akışını seyre dalarız onların. Zaman boşluğunun önünde yürek boşluğu: Karşı karşıya, birbirlerine yokluklarını yansıtan iki
Sayfa 15 - Metis Y.
Reklam
Şiir ve Gerçeklik
Arapça'da şairler için bir söz vardır "احسنه اكزبه" (Ahsenehu akzebehu) (Şairlerin en iyisi, en iyi yalan söyleyenidir. İlginç olan şudur: Almanca'da dichten fiili, dikkat edilsin, hem 'şiir yazmak' hem de 'uydurmak' anlamına gelir.
Sayfa 84
Şiir ve Gerçeklik
Aragon da Le Mentir Vrai'de tastamam bunu anlatmak ister. Alıntılıyorum: 'Roman (dilerseniz buna 'şiir' de diyebilirsiniz), yalan söylemenin en yüce biçimidir: Yalan burada `doğruluk`a ulaşmaya yardım eder.
Sayfa 84
Şiir ve Gerçeklik
"Ger derse Fuzûlî güzellerde vefâ var İnanma ki şâir sözi elbette yalandur" Fuzûli'nin bu paradoksunu Nietzche de tekrarlar: 'Ancak bilinçli ve (iradeli) olarak yalan söyleyebilenler -ki, bunlar sadece şâirlerdir-' der Nietzsche, `ancak onlar doğruyu söyleyebilir.'
Sayfa 83
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
421 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.