Daha önce hiç okumadığım bir yazardan bir polisiye okumak istedim ve ‘Sesler’ kitabını seçtim. İzlanda’da geçen hikayede en çok zorlandığım şey isimler oldu. Yabancı isim olarak İngilizce olanlara o kadar alışmışım ki İzlanda isimleri garibime gitti
Noel arifesinde, Avrupa ve Amerika’dan bir sürü turistin akın ettiği bir otelde, otelin kapıcısı ve Noel zamanları Noel babası olan Gulli, kalbinden bıçaklanarak öldürülür. Dedektif Erlendur, yardımcıları Elinborg ve Sigurdur Oli olayı çözmekle görevlendirirler. Oteldeki herkes 20 yıldır orada çalışan ve yaşayan Gulli’yi iyi tanımadığını iddia eder. Soruşturma ilerledikçe Gulli’nin geçmişinde bir sır ortaya çıkar ve ölümünün ardında bu sır olabilir.
Katili son ana kadar bulamadığım polisiye kitapları severim. Severim de burada eksik olan bir şey vardı da hala çözemedim. Erlendur, geçmişinde yaşadığı acı olay yüzünden karamsar, içine kapanık bir polis. Uyuşturucu kullanan kızı ile aralarında kötü bir ilişki var. Cinayeti çözme aşamaları, araştırmalar, deliller mantıklı ve başarılı olsa da kitap boyunca beni heyecanlandıran, ‘vay be’ dedirten bir yer olmadı. Bir de yardımcı polis Elinborg’un hapse atmaya çalıştığı, oğlunu döven bir babayla ilgili olan bölümler vardı ki hikayede neden yer aldıklarını inanın pek çözemedim. Okuyunca çok sevecek olanlar olabilir lakin ben polisiyelerde merak duygusunun ön planda olmasını, aksiyon ve heyecan yoğunluğu severim. Maalesef Gulli’nin neden öldürüldüğünü bile hiç merak edemedim
Yazarın iki kitabı daha var elimde ama şu an için okumayı düşünmüyorum, sonra kısmet
