Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ortadoğu diller ve dinler arası gerçek bir enternasyonalizmin ülkesi ve çok erken zamanlardan beri de bu böyle ... Roma, Ortadoğu'da devlet vasfına sahip oldu. Yunanistan ve Yunanca; Mısır, Suriye, Filistin ve Mezopotamya'da yerli kültürlerle temasa geçerek ve onlardan bir şeyler öğrenerek gerçek anlamda bir dünya kültürü oldu. Roma'nın bir imparatorluk maliyesi oluşturması ve gerçek anlamda devletleşmesinin Mısır' ın mali sistemini öğrenerek tamamlandığı herkesin tespit ettiği bir gerçektir. İslam hukukçusuyla Romalıların hukukçuları, aynı baronun üyesi olacak kadar birbirine yakınlar. Mısır İslamlaştı. Mezopotamya da İslamlaştı. Ama Amr ibnü'l-As ile Halid bin Velid'in gerçekleştirdikleri fütuhat, İslam devletine gerçek bir imparatorluk vasfını kazandırdı. Emeviliğin Araplığı;Roma' nın Helenizmiyle, artık kaybolmakta olan Latin kültürüyle onları dirilterek temasa geçti. Helenizm ve Roma, İslam medeniyetinin kurtardığı ve geliştirdiği iki mirastır.
Değerin parasal karşılığı yoktur. Söz konusu yaşayan değerler toplumsal sağlığın bağışıklık sistemini oluşturur. Bir başka deyişle yaşayan değerler bir toplumun gizil gücüdür. Nasıl ki insanın bağışıklık sistemi güçlül ise hastalığa yakalansa dahi biraz ateşlenip yatağa düşmeden atlatır; bir toplumda yaşayan evrensel değerler varsa, o toplumda belki sarsılır ama hasta olup yatağa düşmez.
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
Müslüman toplum ve çevrelerde doğup büyümüş fakat Batı kültürünün düzen ve tesirinde yetişmiş olup Avrupa'nın düşünce sistemini medenilik olarak benimseyenlerin zihinleri, her ne şekilde olursa olsun İslam'ın düşünce ve yaşama sistemini kavrayamamıştır.
“Okuyor musun? Okumalısın, sana yalvarırım! İnsan aklını ve sinir sistemini ancak böyle koruyabiliyor.”
Dücane'ye Dâir
" Bir öğrencim Dücane Cündüoğlu hakkında ne düşündüğümü sormuş. Bir video göndermiş. Düşüncemi buraya da yazayım. Muhalif medya “dönme dindarları” çok sever. Küpeli entelektüel de bunlardan biri. Bu zat, her türlü edepsizliği cesurca(?!) ifade etmesiyle meşhur Okan Bayülgen’in programında şunları söylemiş: “İnanç başkalarıyla oynanan bir
Çünkü anladım ki bu ülkedeki sorun, bilgi ya da anlayış eksikliğinden kaynaklanmıyor. Öğretebileceğiniz hiçbir şey yok. Her şeyi sizden benden iyi biliyorlar ama kötü niyetliler. Bildiklerini okuyorlar. Bu ülkede karar sistemini elinde bulunduranlara hiçbir şey yapamazsınız. Çünkü halk salak ve saf. Halkın salak olduğu bir ülkedeki demokrasi de diktatörlük ve seçimle gelen krallar demektir.
Reklam
Sağ elinizin işaret parmağı ve başparmağı arasında kalan bölgeyi sol elinizin başparmağı ve işaret parmağı ile 8-10 dakika sıkınız. ...bu hareketi her sabah yaptığınız zaman, mikroplara karşı vücudunuzdaki doğal savunma sistemini harekete geçirmiş olursunuz.
            SEVİYE-1 “Apayrı Yaşam Sistemi” kapsamında, hastalıkları tedavi etmek amacıyla kurulan ve toplam 9 seviyeden oluşan Seviyeler Tedavi Sistemi’nin başlangıç noktasına “Seviye-1” denir. Seviye-1’in yaşam boyu rahatlıkla uygulanabilir bir disiplin olsa da bunun, beslenme hayatında ulaşılması gereken son nokta olduğu sanılmamalıdır. Elit
Amigdala savaş ve ya kaç
Beyinde duman dedektörü olarak adlandırdığım amigdalanın esas işlevi, gelen bilginin hayatta kalmamızla ilgili olup olmadığına karar vermektir. Yeni verileri geçmiş deneyimlerle ilişkilendiren, yakın- daki bir yapı olan hipokampusten gelen geribildirimin yardımıyla, bunu hızlı ve otomatik bir şekilde yapar. Amigdala bir tehdit algılarsa ilerleyen bir araçla olası bir çarpışma, caddede tehdit edici bir kişi tüm beden tepkisini yönetmek için stres hormon sistemini ve otonom sinir sistemini (OSS) çalıştıran hipotalamusa ve beyin sapına anlık mesaj gönderir. Amigdala bilgiyi işlediği için talamustan ön loblara göre bilgiyi daha hızlı alır ve biz, bilinçli olarak tehlikenin farkına bile varmadan, gelen bilginin yaşamımızı tehdit edip etmediğine karar verir. Biz olanların farkına vardığımızda, bedenimiz çoktan harekete geçmiş olabilir. Amigdalanın tehlike sinyalleri, kalp atışını, kan basıncını arttıran, bizi savaşmaya ya da kaçmaya hazırlayan kortizol ve adrenalini de kapsayan güçlü stres hormonlarının salgılanmasını tetikler. Tehlike geçtiğinde, beden oldukça hızlı bir şekilde normal durumuna geri döner. Ancak iyileşme engellendiğinde, beden kendini savunmak için tetiklenir, bu da insanların tedirgin ve uyarılmış hissetmelerine neden olur.
Bilim insanları bağışıklık sistemini anlamak için hücre sayımı yaptı.
Yaşları 20 ila 30 arasında değişen 73 kilogramlık erkeklerin yaklaşık 1,8 trilyon bağışıklık hücresine sahip olduğu ve bu hücrelerin toplam ağırlığının da 1,2 kg civarında olduğu tespit edildi. Aynı yaştaki 60 kg'lik bir kadının ise 1 kg ağırlığında 1,5 trilyon bağışıklık hücresine sahip olduğunu buldular.
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ ÜSTÜNE
Hemen herkes bu dünya düzeninde bedeninden çok psikolojik sorunlar yaşıyor fikrindeyim. Kimi eskiye özlemde, kimi gelecek kaygılarında, kimi her türlü olumsuzlukta odaklı ama hepsi yani hepimiz bu güne hakkını veremeyenlerdeniz... Benim de dahil olduğum büyük bir çoğunluk sayısız başarılarımızı görmezden gelip, kısa sevinçlerle geçiştirirken, en küçük yenilgi ve başarısızlık karşısında karalar bağlıyoruz. Psikiyatrist Dr.Gary Small kitabında, bize anlattığı tüm gerçek olaylarda hep altını çizdiği şey, kendimizin farkında olmak üzerine... Geçmişten sadece bir gün, belki birkaç saat, bir süre yaşanan bir olumsuzluğun bıraktığı iz, oluşturduğu travma, ifade edilememe, baskınlanma mutlaka iz ya da izler bırakıyor. İşte bu durumun gerçek yaşamdaki izleri pek çok vaka anlatmış Dr. Small... Anlatırken de kendi düşünce sistemini bizimle paylaşmış. Meslekdaşlarının fikirleri, hocalarının önerileri en önemlisi de eşi Gigi ile paylaşımları var. Kariyeri boyunca ilginç, hadi canım, yok artık, dedirten vakalar okuyorsunuz kitapta... Tıbbi açıklamaların insanı boğmadığı, odağın hastanın yaşadıkları ve süreçte gelinen yerler olan bir bakış açısı var. Dr. Gary Small' un öğrenciliğinden, özel hayatı, evliliği, dostlukları ve iki çocuğuna ve onların ergenliğine uzanan biyo
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Bir Psikiyatristin Gizli DefteriGary Small · Doğan Kitap · 202130,2bin okunma
S.a.V
Muhammed son derece sağlam fikirlere sahipti; siyasi sistemini köklü esaslara bağladı. Kurduğu hükümet, kendisinden sonra gelen halifeler zamanında şeklini muhafaza ettiği müddetçe, tam bir birlik içinde kaldı ve böyle olduğu için de iyi bir hükümet oldu. Fakat Araplar, edebiyat sever, medeni, zevke düşkün hale gelince barbarların hükmü altına girdiler. O zaman iki kuvvet arasında ihtilaf tekrar ortaya çıktı. Bu ihtilaf Müslümanlar arasında Hristiyanlarınkinden daha fazla göze batmamakla beraber, yine de vardı ve özellikle Şiîlerde görülüyordu. İran gibi devletlerde bu ihtilaf kendisini her zaman hissettirmiştir
Sayfa 178 - ilgi kültür sanat yayıncılık
Kapitalist sömürü baskısı, işçileri örgütlenmeye ve birlikte hareket etmeye zorlar. Sadece bu şekilde kapitalist üretim ilişkileri içindeki konumlarından doğan gerçek güçlerinin kaynağına ulaşabilirler. Değerin öz-genişlemesi onların emeklerine bağlıdır ve bundan ötürü tüm üretim sistemini felç etme yetisine sahiptirler. Ancak bu yetiyi kullanmak için omuz omuza vermeleri gerekir. Her işçi sınıfı eyleminin temel prensibi dayanışmadır. Dayanışma olmadan hiçbir grev başarılı olamaz.
Sayfa 182 - İşçi İktidarıKitabı okudu
Son paragraf çok önemli.
Sovyet ideolojisine göre, Orta Asya’daki Müslüman kadınlar, sınıf, milliyet ve aileye yönelik üçlü bir baskı altındaydılar. Bu bağlamda Orta Asya’nın Müslüman toplumlarının Sovyetler Birliği’ne asimilasyonu özel bir farklılık gösteriyordu. Kültler, geleneksel örgütsel ağlara yerel elitler üzerine doğrudan bir saldırı yaparak nüfuz edemediler. Bu nedenle Sovyet sosyal mühendisleri, gelenek ve görenekleri aşmak için yeni yöntemler geliştirmişlerdir. Gregory Massel’in (1975) The Surrogate Proletariat: Moslem Women and Revolutionary Strategies in Soviet Central Asia, 1919-1929 çalışmasında, Sovyet hükümetin müslüman aile yapılarını ve akrabalık sistemini yok etmek için geleneksel sosyal düzeni zayıflatmayı amaçlayan bir yaklaşımla hareket ettiğini ifade etmektedir. Sovyet sosyal mühendisleri, kadınların harekete geçirilmesi ile bu düşüncelerini gerçekleştirebileceklerine inanmışlardır. Aslında Sovyet devletinin hedefi kadınları kurtarmaktan ziyade, onları sanayileşmiş ekonomide işçiler haline getirecek politik ve ekonomik bir güç olarak örgütlemekti. Bu nedenle Sovyet döneminde kadın komünist ideolojinin etkisiyle sınıf mücadelesinin bir parçası olarak kaldı.
Aslında hitap, muhataba biçilen kıymettir. Fransa'da mükellef tanımı "katkıda bulunan" iken bizde "yükümlü" dür. Fransa Devlet Başkanlığı binasının önündeki metroda yazan cümle her şeyi ne kadar net açıklıyor: Bu metro, Fransız vatandaşlarının katkısı (vergisi) ile yapılmıştır. Cümlede A veya B devlet büyüğünün isminden değil, söz konusu metroyu gerçekten finanse edenlerin katkılarından bahsediliyor.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.