Dünya "Elimizdekilerle mutlu olmayı nasıl öğreniriz?" üzerine inşa edilmiş bir kişisel gelişim sektörü yarattı.
Bu sizce tesadüf mü?
Hayır...
Bu zamanın ruhunun doğurduğu bir sonuç sadece...
Yaratmayan İnsan Yok Etmek İster
Erich Fromm
Acaba bu yazdıklarımı size göndermesem, silsem mi?.. Bana bunu düşündüren şey, gözlerinin dolup taşması. Anlayamadığım bir nedenle ağlıyorum şu an. Kadın ile erkek arasındaki farkın matematiksel bir kesinlik, fiziksel bir aşikarlık, kimyasal bir kesafet arzetmesi sinir bozucu. Bir Alman üniversitesindeki uzman göz doktoru Elisabeth Messmer'in araştırmasına göre kadınlar yılda 30 ila 64 kez ağlıyormuş. Erkekler ise 6 ila 17... Kadının ağlaması 6, erkeğinki 2 dakika sürüyormuş. Sizce gözyaşı dökmediğimiz zamanlarda da ağlıyor muyuzdur? "Dünyada akan gözyaşı miktarı sabittir. Biri ağlamayı kesince, diğeri başlar" yazmış Samuel Beckett.
Sosyal çürümüşlüğün, toplumsal ahlakın çatırdamasının geçmişten gelen yankısı Kırmızı Pazartesi, tabiri caizse Kanlı Pazartesi...
Usta yazar çocukluğunda yaşanmış bir cinayeti kendi etkileyici kalemiyle bizlere aktarıyor. Olayın en korkunç tarafı, öldürülen kişinin gerçekten suçlu olduğundan emin olunmaması ve son ana kadar öğrenemeyen kurban
Cemil Meriç'in 1974 yılında yayımladığı deneme türündeki eseri. Kitaba değerlendirirken söyleyeceğim nedenlerden dolayı 10 puan veriyorum. Bu puan kesinlikle şişirilmiş değildir zirâ işin ehline her türlü övgüyü düzmek benim kişiliğimde olan ve herkeste olmasını temenni ettiğim bir şeydir.
Öncelikle incelemeye Cemil Meriç'in kendini
Aşk diye birşeyin olmadığını ben dahil hepiniz belki biliyorsunuzdur. Sizce aşk, manit, sevgililik gibi kavram gerçekliğini yitirdi mi?
Yorumlara veya mesaj yoluyla bana yaz
Takipte kall <3
"Bir insan için namaz küçükse sizce hangi mesele büyüktür? Bakın tekrar söyleyeyim, imandan sonraki en ehemmiyetli, tam olmazsa diğer amellere bakılmayacak olan hadiseyi konuşacağız, namaz..."
Herkes, er ya da geç kendine şu soruyu soracaktır:" Bu dünyada var olmanın amacı ne?" Şeytan insanlığın mezarını kazmaktayken, şehitlerin bize söyleyeceği, hayatlarıyla bize anlatacağı bir şey yok mu sizce?
Daha bu satırlara gelmeden sorguluyordum benim varlığımın sebebi ne diye iyiler arasında mı olacaktım yoksa başaramayanlar arasında mı?..
Hayat her saniye bizi bir şeylere hazırlarken biz bunun farkında mıyız? Birileri hayatımıza girerken hiç tahmin etmediklerimiz ise çıkıyor... Bazı vedalara gönül ağlarken bazı karşılamalar ekleniyor hayatımıza sahi biz kim için yaşıyoruz nefsimiz için mi yoksa o nefsin sahibi için mi?..
Birilerini sevip duruyor gönül acı çekiyor neden diye sorguluyor bazen aslında farkında değil birileri o kalbi hazırlıyor asıl kişiyi sevmeye... Hayal kırıklığı ile doluken hayat her şeyin sahibini hatırlatıyor aslında bir tek O'nun yanı başında olduğunu...
En ağır azapları çekerken kalp hep yanlızdı bu da kan dolu göz yaşlarımızı bir tek Rabbinizin sileceğini gösterdi... Hazırlanıyoruz bir sona bir insanlığa bir kulluğa her birimiz yaşadıklarımızla sevdiklerimizle nefret ettiklerimizle ve savunduklarımızla yoğrulup duruyoruz... Umarım bu yoğruluş nefse değil nefsin sahibine götürür bizi...
Yine beni her satırında heyecanlandıran bir kitap oldu... Şu alıntıyla son vereyim yazıma "Aşksız marifetullah olmaz. Aşksız adam, lüzumsuz adamdır... Ve şüphe, aşkın en büyük bozguncusudur..." Ne çok şüphe ettik Senden Ya Rabbi... Bir tek Allah'ı uçsuz bucaksız sevebilirsin demişlerdi kalp kaybetti o uçsuz bucaksız aşkı... Yeniden dirilmek umuduyla...
Uzun zamandır bana bu kadar dokunan bir kitap okumamıştım. Bir de kitaba başladığım evre hayatımdaki en kritik anlardan biriydi. Bu yüzden mi bilmiyorum bu kitabı ömrüm boyunca unutmam imkansız.
Kitabın konusu şöyle : İki kardeş aynı zamanda ikiz olan Amed ve Aziz , savaşın ortasında iki çocuk.. Aziz kanser, Amed ise sağlıklı bir çocuk. Bir gün bombalardan bir tanesi tam da evlerinin içine düşüyor ve iki aile büyüğü vefat ediyor. Bunun üzerine bölgenin savaşçı lideri evlerini ziyaret edip, ikizlerin babasına iki çocuğundan bir tanesini feda etmesi ve ona vereceği patlayıcı kemeri ikisinden birinin taşıyarak dağın arka tarafındaki askeri kampı patlatmasını isterse. Baba çaresizdir, hangi çocuğunu feda edeceğini bilemez? Sizce hangisini feda edecektir. Cevabı bu kitapta.. Okuyun mutlaka tavsiyemdir.
Portakal BahçesiLarry Tremblay · Bilgi Yayınevi · 2021118 okunma