Sabahattin Ali'nin okuyup, etkilendiğim ve diğer kitaplarını da okumalıyım dedirten ikinci kitabıydı. Yazarın betimlemelerine, anlatım tarzına bir kez daha hayran oldum. Kitapta keşfettiğim ve not defterime eklediğim bir çok söz ile tanıştım. Övgülere layık bir Yazar olduğunu bu kitabında da adıma kanaat getirdim.
Kitabın başlarında sıkılıp, bir başka kitaba devam etsemde güzel ve etkileyici bir hissi bitirdiğimde duyacağıma inanıyordum. Klasikleri okurken hep damağımda lezzetli bir haz duymuşumdur. Türk ve Dünya Klasikleri'ni bu sebepten okumaya çok ilgiliyimdir. Bir ara kitap ile ilgili çıkan haberlerden olsa gerek okumayı çok istemiştim. Ki okuduğum ve kitabı keşfettiğim için mesudum.
Kitap hakkında kısaca bahsedecek olursam; (spoiler içermez.)
Raif Bey'in gizeminin ve sessizliğinin altından büyük bir değerin çıkacağını, kendisine hayran olacağımı biliyordum. Ama Raif Bey'in yerinde olsaydım eğer yüreğimde biteremediğim duygularım olmuş olsaydı asla evlenip kendime de, kendimden önce eşime de, çocuğuma da bu haksızlığı yapmazdım. Tersine gerçekten sevgime inansaydım yüreğimin götürdüğü yere gidip, sevgimden vazgeçmezdim. Ama tabi Mevlâna'nın da dediği gibi: "Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın..."
Velhasıl-ı kelam kitaplığıma hevesle yerleştirip, iyi ki okudum ve gülerek iyi ki benimsin dediğim kitaplarımın yanına bir yenisi daha eklendi, son olmaması dileğiyle. :) Keyifle Kalın.