Ahraz • Deniz Gezgin
Bu aralar art arda çok sürükleyici kitaplar okudum. Birbirlerinden farklı güzel, başarılı kitaplar.
Hele “Ahraz” okuduğum hiçbir kitaba benzemeyen türden. Anlatılanların hiçbirinin hamasi gelmediği, yazar ne yazsa inanacağım bir kitaptı.
İlk sayfalarda zaman ve mekan tamamen kendine hastı. Bildiğim bir dönemde ya da mekanda
Özgürlüğüme kavuşmak istiyorum. Kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum- senin tarafından değil, kader tarafından. Hem bu, benim seçmediğim bir kader.
3.9.23
Bu sene Küçük Prens'i okumadığımı fark ettim.Hadi bir tazelenelim dedim. Başka bir şey okuyacak halim olmadığı için biraz da. Kafam basmıyor hastayken. Bildiğim kitapları daha iyi okuyorum diyelim. Öyle de oldu. Yine severek, içime dönerek okudum. Ben Küçük Prens'i çok geç tanıdım. Bu kitabın ilk sayfasında yazan tarihte.
Şu aralar ihtiyacım olan tek şey, beni anladığını bana hissettiren beni azda olsa tanıdığını bildiğini, tanımaya çalıştığını hissettiğim bir insan. Bana inandığını güvendiğini bildiğim, sadece bir insan.
Sol yanımda hiç geçmeyen ağrım sensin. Hiç vazgeçmeyecek misin ? Diye sorardın ya bana hep. Sanırım istesem de, çırpınsam da, kendimi sürekli meşgul edip dursamda unutamayacağım seni. Bi an bile çıkmıyosun aklımdan ne yaparsam yapayım. O ağrı hiç geçmeyecek. Bi gün yine bi şekilde karşılaştığımız o güne dek sürüp gidecek belkide. Belki de bu avuntuyla göçüp gideceğim bu dünyadan. Yine nefes alıp vermelerim zorlaştı şu iki gündür biliyor musun nedendir bilmiyorum. Kendimi sıktıkça çenemde hissettiğim ağrıyı fazlaca hissediyorum bu aralar. Sana yazmaları bile bırakamadım sen okumasanda. Bu profil hep sana ait olarak kalacak. Bi gün hiç sevilmedim dersen gir bu profile baştan sona oku olur mu ? Başından sonuna seninle veya sensiz seni seven bi adamın duygularını döktüğü dijital bi günlük burası. Aynı şehirdeyken burada olmanla avunurdum hep söylemiştim sana da. Artık belki de aynı gökyüzüne bakıyoruzlarla avunuyorum. Özler misin, bi gün yanında olmamı ister misin bilmiyorum ama. Seninle uyuduğum ilk ve tek gece söylediğim gibi. Sağ yumruğunu sıktığında hep orada olacağım (öğrettiğim gibi sıkmayı unutma olur mu)...
Yüreğimin tam ortasında büyük bir yorgunluk var. Asla olamadığım kişi beni üzüyor, ondan bana kalan anılardan neye olduğunu anlayamadığım bir özlem kabarıyor. Umutlara ve kesin inançlara çarpıp düştüm, benimle birlikte bütün batan güneşler de düştü.
Tomris Uyar
sekiz küçük hikayecik...
- Kütüphanem artık daha boş. Evet, gönderdim bazı kitaplarımı, evet bazılarını arkadaşlarıma verdim, bir çoğunu okuluma taşıdım. Raflar daha boş şimdi. Senelerce yüz yüze baktığım kitapların bir çoğu artık yeni yuvalarında...
Gidecek olan diğer kitaplarım hâlâ bekliyorlar...-
Kitabı okurken en çok hissettiğim şey her karakterin yanına oturup ya da yorgunluktan uzanıp yanlarına, onlarla beraber kalmak isteğiydi, herkes korkunç çaresiz, acı dolu göründü bana ve sene daha 1973..
Açıkçası tekrar tekrar okunacak güzellikte bir eserdi. Okuduktan sonra, yani buraya döndüğümde, bu loş ışıkta, odamda kendime geldiğimde, elbette değişen bir şey yoktu. Ama yine de iyi geldiğini hissediyorum bana. Ömrümüz geçiyor ,şu aralar iyi şeylerin sayısı azalıyor. Edebiyatla baş başayız ve yine edebiyatla başaracağız...
"kitabı beğendiniz mi, diğer okurlara tavsiye eder misiniz?" diyor. hayır beğenmedim. hayran oldum. son zamanlarda en çok etkilendiğim kitap diyebilirim. gerçekten içtenlikle hissettiğim duygularımla hareket ederek söylüyorum ki bundan yıllar önce ve bambaşka bir coğrafyada kurulmuş o cümleleri böylesine benimseyeceğimi, her birinin
Nefret ettiğim bi şey varsa oda insanların kendimi berbat hissettiğim halde nasıl olduğumu sorup benden "iyiyim" dememi beklemeleridir.Aslında hiçte iyi değilim ben...
Ne zaman bir yola çıksam, bulutlar güneşimi kesti hep. Nasipsiz miyim şu hayatta, neyim anlamadım ki.Bir şey istiyorum, umut ediyorum,
seviyorum, sadece seviyorum, şimdi tamamım,
şimdi her şey tastamam' diyorum yine
önüme bir şey çıkıyor.
Tam doğruluyorum, yine bir şey belimi büküyor; vardır mutlaka bir hayrı diyorum ama yok.
Derdimi anlatmak istedikçe her şey altüst oluyor.Ufacık bir sevinçle nasıl havalara uçup minicik bir düşünceyle kendimi nasıl yerden yere vurduğumu anlatamıyorum.Mahvolmuş hayallerimin külünü toplamaya çalışıyorum bu aralar. Fakat her şey o kadar berbat ki nefes almak bile zor buralarda. Herkesten nasıl kaçmaya çalıştığımı, zaman ve mekandan nasıl koptuğumu, koskoca evrende kendime nasıl yer bulamadığımı anlatacak söz bulamıyorum. İyi bir insan olmak için nasıl tüm ruhumla uğraştığımı ama tüm dünyanın yükünü, suçlarını ve yanlışlarını sırtlanmışçasına her sabah kendimi yataktan çekip çıkardığımı da anlatamıyorum. Kendimi neden hiçbir güzelliğe değer görmediğimi de. Bu buz gibi yalnızlık ve kor
gibi korkuyu tarif edemiyorum.
Yeni bir yılın en naif ve beni bu kadar kendine bağlayan bir kitap okumanın mutluluğunu yaşıyorum gerçekten.Kitap bitti ama kafamda hikaye hala bitmedi.Çok kolay okunan su gibi akan eser gibi gözükse de anlamı o kadar büyük oldu benim için.Her cümlelerini altını çizdiklerimi tekrar tekrar okudum..Belki de Nora gibi kendimi şu aralar karmaşık hissetmenin duyguları beni çekti, kendimi en samimi hissettiğim oldu okurken.Kitabı bu sefer anlatmayacağım sadece lütfen okuyun okutun.Nora'nın içten ve samimi karmaşık dünyasına sizde dalın ve yaşayın,düşünün derim.Bir başucu kitabı bence.Özellikle Nora'nın felsefe okuması,en sevdiği Filozof Henry David Thoreau Walden kitabı olması ki benimde açıp kaç kez tekrar okuduğum hayatımın kitabı olması ve Marcus Aurelius'un da Kendime Düşünceler kitabı ile (çok severim) bu iki kitapla aşk yaşaması kitapla sıklıkla yer vermesi de dikkatimi çok çekti.Kısacası paralel evrende yaşadığı çıkmaz sokaklar,pişmanlıklar,çaresizlikler belki bizi de etkisi altına alacak ama çokça hayatımızı sorgulatacaktır.Sonu ise beni ağlatan ama mutlu eden bir son oldu.Mucize perilerinin armağanı bana, bu senenin enlerinden olarak yerini aldı.