Öncelikle şunu belirteyim : Kitap incelemesi yapmayacağım. Yazının başlığı her ne kadar aksini iddia etse de boşverin onu. Meselenin odak noktası kitap ve hayal ürünü karakterler yerine dibine kadar gerçek bir insanın hikayesi olacak. (Böyle söyledim diye korkmayın. Realist değil sürrealistim.) Bundan epey zaman önce bir etkinliğe katılmıştım.
Bu aralar sosyal medyada birazcık vakit geçirmişseniz şu söz mutlaka bilinçaltınıza işlemiştir; “"Psikiyatriste gerçek hastalar gitmez, gerçek hastaların, hasta ettikleri kişiler gider." Bu yüzden, kendinize depresyon ya da itibar kaybı teşhisi koymadan önce çevrenizdekilerin aşağılık insanlar olmadıklarından emin olun...” Bunu da
Bu aralar bir iki cümle ile ifade edebileceğim şeyleri bir bakıyorum bir paragrafla açıklamışım.Yazmayı sevdiğim günlerdeyim.Evet yazmak için yer arıyorum yalan değil hani:) O yüzden salt izdiham incelemesi mi ,o da ne modundayim :)
İlk defa bir derginin eski sayısıni aldım.Dergimiz iki aylık olunca bir süre sonra canım izdiham çekti ve yaza
Merhaba,
Kimler var kimler yok tam olarak bilmiyorum ama umarım hepiniz iyisinizdir. Döndüm ben. Daha doğrusu dönmeye çalışıyorum.
Yazıyı yazarken sayısız defa içimdeki ana muhalefet partinin "arkadaş döneceksen dön paylaş işte incelemeni, alıntını kitabını amma edebiyat kastın, neyin reklamını yapıyorsun, ne diye ilgi çekmeye
Nefret ettiğim bi şey varsa oda insanların kendimi berbat hissettiğim halde nasıl olduğumu sorup benden "iyiyim" dememi beklemeleridir.Aslında hiçte iyi değilim ben...
Ne zaman bir yola çıksam, bulutlar güneşimi kesti hep. Nasipsiz miyim şu hayatta, neyim anlamadım ki.Bir şey istiyorum, umut ediyorum,
seviyorum, sadece seviyorum, şimdi tamamım,
şimdi her şey tastamam' diyorum yine
önüme bir şey çıkıyor.
Tam doğruluyorum, yine bir şey belimi büküyor; vardır mutlaka bir hayrı diyorum ama yok.
Derdimi anlatmak istedikçe her şey altüst oluyor.Ufacık bir sevinçle nasıl havalara uçup minicik bir düşünceyle kendimi nasıl yerden yere vurduğumu anlatamıyorum.Mahvolmuş hayallerimin külünü toplamaya çalışıyorum bu aralar. Fakat her şey o kadar berbat ki nefes almak bile zor buralarda. Herkesten nasıl kaçmaya çalıştığımı, zaman ve mekandan nasıl koptuğumu, koskoca evrende kendime nasıl yer bulamadığımı anlatacak söz bulamıyorum. İyi bir insan olmak için nasıl tüm ruhumla uğraştığımı ama tüm dünyanın yükünü, suçlarını ve yanlışlarını sırtlanmışçasına her sabah kendimi yataktan çekip çıkardığımı da anlatamıyorum. Kendimi neden hiçbir güzelliğe değer görmediğimi de. Bu buz gibi yalnızlık ve kor
gibi korkuyu tarif edemiyorum.
Tomris Uyar
sekiz küçük hikayecik...
- Kütüphanem artık daha boş. Evet, gönderdim bazı kitaplarımı, evet bazılarını arkadaşlarıma verdim, bir çoğunu okuluma taşıdım. Raflar daha boş şimdi. Senelerce yüz yüze baktığım kitapların bir çoğu artık yeni yuvalarında...
Gidecek olan diğer kitaplarım hâlâ bekliyorlar...-
Kitabı okurken en çok hissettiğim şey her karakterin yanına oturup ya da yorgunluktan uzanıp yanlarına, onlarla beraber kalmak isteğiydi, herkes korkunç çaresiz, acı dolu göründü bana ve sene daha 1973..
Açıkçası tekrar tekrar okunacak güzellikte bir eserdi. Okuduktan sonra, yani buraya döndüğümde, bu loş ışıkta, odamda kendime geldiğimde, elbette değişen bir şey yoktu. Ama yine de iyi geldiğini hissediyorum bana. Ömrümüz geçiyor ,şu aralar iyi şeylerin sayısı azalıyor. Edebiyatla baş başayız ve yine edebiyatla başaracağız...
Aşağıya doğru koşuyorum. Sırtım terliyor ve ben bunu hissediyorum. Hissettiğim başka şeyler de var. Mesela bu sabah kalktığımda damağımda dibek kahvesi tadı vardı. Halbuki dün çok istememe rağmen Rüknettin'le beraber kahve içme fırsatını bulamamıştık. Sabahtan akşama kadar taş taşıdık. Şaka yapmıyorum, yevmiyesi yüzyirmibeş liraya Hüsamettin
Özgürlüğüme kavuşmak istiyorum. Kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum- senin tarafından değil, kader tarafından. Hem bu, benim seçmediğim bir kader.
Bıktım çevremdeki bencil insanlardan.Kimsenin olmasını istediği gibi değilim ki ben.Kimsenin hayalini yaşatmak için de saymıyorum zamanı.Sınırlarım dışında bir dünyam var kimsenin giremediği,bambaşka baktığım inandığım kendimi iyi hissettiğim
Karışmayın,
Dokunmayın,
Kırmayın...
Beni bana bırakın.Şu aralar KENDİMİ ARALAMAYA ÇOK İHTİYACIM VAR!
N.Ş.