Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her Dava Adamının Bilmesi Gereken Basel Konferansı ve Siyonist Hedefler:
Theodor Herzl tarafından 1897'de Basel'de 1. Siyonist kongresi yapılırken bu toplantıda Herzl, Dünya Siyonist Teşkilatı'nın başkanı seçildi ve yaptığı açılış konuşmasında: "Biz Yahudi ulusunu barındıracak olan evin temelini atmak için buradayız" diyerek ana niyet ve hedefi ortaya koydu. Toplantıda Alınan dört maddelik ana kararlar: 1. Sultan Abdülhamit tahtan indirilecek. 2. Osmanlı Devleti yıkılacak. 3. İlk 50 yıl içerisinde İsrail devleti kurulacak. 4. 100 yıl sonra da yani 1997 yılında Büyük İsrail devleti kurulacak. Önce Osmanlı'dan İsrail Devleti'ni kurmak için para karşılığında toprak satın alınmak istendi. Osmanlıya bu topraklar karşılığında: 1.Osmanlı devletinin otuz üç milyon İngiliz altınına ulaşan borçlarının tamamının ödenmesi, 2. İmparatorluğu korumak için 120 milyon altın franka mal olacak deniz filosu yaptırılması 3.Devletin mali durumunu canlandırmak için otuz beş milyon altın lira borç vermesi teklif edildi. Fakat Sultan Abdulhamid, "Bu topraklar kanla alınmış- tır, ancak kanla verilir" diyerek bu teklifi reddetti. Bunun üzerine Siyonist kongrede alınan dört maddelik ana kararların uygulamasına geçildi. Siyonistler bu kararlarını siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda adım adım uyguladılar. Bu adımların sonucunda õnce Emanuel Karasu'nun başında olduğu heyetin tebliği ile Sultan Abdulhamid tahttan indirildi. Sonrasında Osmanlı parçalandı, kongreden tam 50 yıl sonra da 1948 de İsrail devleti kuruldu. Geride tek hedef kalmıştı o da vaat edilmiş topraklar üzerinde başkenti Kudüs olan büyük İsrail Devleti'nin kurulmasıydı.
Düşüne düşüne, yeni dönemin de eski dönemden farklı olmadığı, herkesin gölgesinden korktuğu yeni düzenin de muhaliflerini vahşi yöntemlerle ezdiği sonucuna vardı. O zaman Kızıl Sultan'ı deviren ihtilalin sebebi neydi? Hiçbir şey değişmeyecekse niye yaşanmıştı bunca altüst oluş?
Reklam
Her dava adamının tanıması gereken üç Siyonist:
Theodore Herzl: Siyonizm'in kurucusu ve Dünya Siyon Teşkilatının Başkanı'dır. 1897 İsviçre'nin Basel kentinde düzenlediği büyük Yahudi kongresinde; "Basel'de Yahudi Devleti'ni kurdum. Eğer bugün bunu açıklarsam, herkes beni alaya alır. Oysa belki 5 fakat şüphesiz 50 yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti'nin varlığı mânevî temellere oturtulmuştur, bu devlet Yahudi halkının bu konudaki istek ve azmi ile kurulmuştur." diyen ve büyük İsrail'in kurulması için Yahudileri ve Yahudi sermayesini organize edip teşkilatlandıran Siyonist Yahudi'dir. ____________ Emanuel Karasu: Theodor Herzl'in hazırladığı Siyonist planı uygulamakla görevli İspanya'dan Osmanlı Devleti'ne göç eden Sefarid Yahudisidir. Büyük Siyonist Kongresi'nde alınan karar gereği İsrail Devleti'nin kurulması için Sultan Abdulhamid'e Kudüs sancağında kendileri için toprak satılmasını teklif eden Siyonist heyetin içindedir. Bunu reddeden Sultan Abdülhamid'e halini (tahttan indirilmesini) kararı tebliğ eden heyetin başkanıdır. ____________ Haim Nahum: Mısır haham başıdır. Siyonist İsrail Devleti'nin kurulması için Müslümanların ezilmesini, sömürülmesini, dininden ve değerlerinden uzaklaştırılmasını sağlayacak olan "Haim Nahum Doktrini'nin" kurucusudur. Haim Nahum, Lozan Barışı öncesi, Osmanlı'yı savaşla yok etmek isteyen Siyonistlere akıl hocalığı yapmış ve Müslümanların savaşla değil ancak bu doktrinle etkisiz hale getirilebileceğini söylemiştir.
Bu durumu kınamayan yok gibidir.Hatta Sultan 2.Abdülhamid'in düşmanları bile!..Bunlardan biri olan Dr.Rıza Nur: "İttihatçılar,âsî başlarını toplayıp asmışlar ve yine hükümeti ele almışlar.Meclis'i toplayıp Abdülhamid'i hall'e karar vermişler.Yahudi Karasu ile Arnavud meb'us Esad Paşa Topdânî'ye gönderip Padişah'ı da fecî bir leke ile hapsettirmişler.Türk tarihi burada fecî bir leke ile berbat edilmiştir.Koca bir saltanatın Türk Padişahı pek adî bir Yahudi ile Esad Paşa gibi kaatil,rezil bir Arnavud'un eliyle tahttan indirilmiştir. Âferin İttihatçılar!..
Avrupa'ya "düvel-i muazzama" derler..! Bir düvel-i muazzama korkusudur gider. Hiçbir şahsiyet ifadesi yoktur ve bunu masonluk, yahudilik, (emperyalizm) ajanları idare eder. İşte tarihin en büyük kurbanlarından olan Sultan İkinci Abdülhamid bu gidişe "dur!" dediği için lekelenmiştir...
FETHİ OKYAR ve SERBEST FIRKA DENEMESİ...
Bir gün dedem babama sordu: "Serbest Fırka'dan ne haberler var? Kimdir bu Fethi Okyar Bey?" babam şu cevabı verdi: - "Anladığıma göre, eski ittihatçılardan, M. Kemal Paşa'nın arkadaşlarındanmış. Sultan Abdülhamid'i İstanbul'dan Selanik'e sürdüklerinde bu zat sultanın muhafızlarının başında imiş... Kimdir ve nerelidir bilmiyorum... Yalnız bence, bu büyük bir tecrübe olacak. Fethi Bey kazansa bile, partisine iktidarı verecekleri kanaatinde değilim. Bence bu bir tecrübe, bir denemedir. Bununla milletin nabzı yoklanıyor. Memlekete bu kadar hâkim olmuş, saltanatını kurmuş, adamlar asmış bir iktidar, öyle kolaylıkla, eski bir subaya yahut sefire: ben beceremedim, al sen yürüt, diye idareyi vermez.."
Sayfa 61 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Serbest Fırka Hâdisesi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Osmanlı ordusunda Prusya ekolü
Abdülhamid döneminden itibaren (1876-1909) Alman modelinin açıkça yeğ tutulması olgusu 1908'den sonra Jön Türk iktidarı sırasında do­ruk noktasına ulaştı. 1882'de, Alman Genelkurmay Başkanı Helmuth von Moltke, en iyibsubaylarından oluşan Albay Koehler komutasındaki bir eki­ bin Osmanlı ordusunu yeniden yapılandırmak üzere İstanbul'a
Eserlerimiz yurt dışına en çok "Üç Abdül Dönemi" diye anılan üç sultan döneminde ( Abdülmecid, Abdülaziz, II. Abdülhamid) götürülmüştü.Bunların içinde en çok da II. Abdülhamid ile Osman Hamdi Bey döneminde yağmaya tanık oluyoruz.
HARF DEVRİMİ
Latin harflerinin, kendini gizleyen bir taraftarı da Sultan II. Abdülhamid’dir. Ona göre, “Halkımızın büyük cehaletine sebep, okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür. Bu güçlüğün nedeni ise harflerimizdir.” Sultan Abdülhamid, “Belki bu işi kolaylaştırmak için Latin alfabesini kabul etmek yerinde olur” demektedir.
Reklam
Sultan Abdulhamd de yürüyordu
Zâhiren ehl-i dünyanın safındaymış gibi görünen gençler de kan ter içinde koşup gelmişti. Allah Teâlâ onların kalbine de düşürmüştü bu büyük velinin sevgisini. Sokaklarla birlikte sanki Fatih,Yavuz Selim,Barbaros, Akşemseddin, Ebu's Suûd, Sultan Abdülhamid de yürüyordu. Ihlas,vefa,sadakat, iffet ve hayâ meydanlara inmişti. Sahte kahramanların esiri olan tarih ve mukaddesat, esaret zincirlerini kırarak sanki "Yaşasın Hürriyet!"diye yürüyordu. Bu bir cemaatin değil, Müslüman milletin yürüyüşü, Islâm'in yürüyüşüydü.
Selçukluların Ankara'daki İlk eseri Alaaddin Camii
Selçukluların Ankara'daki ik Camii Sultan Alaaddin Camii Camii yapılmadan önceki namaz kılınan Mihrabı. Ankara Ankara kalesi eteği Anadolu'da Selçuklu eserleri. Sultan Alaaddin Camii Osmanlı Devleti padişahı Orhan Gazi Sultan ikinci Murad han ve Sultan İkinci Abdülhamid Han dönemlerinde tadilat görmüştür. Camii avlusunda camiinin ilk imamı Horasan erenlerinden (Selçuklu ordusu görevli) zâtın kabri bulunmaktadır, (Mevlâ rahmet eylesin)
Servetine el konulunca Sultan Abdülhamid'in sitemi...
* Yaşayan bir ölüyüm artık. Beni önce siyasetle öldürdüler, şimdi de hıyanetle.
Atış talimindeki bu anlaşılmaz ihmali Sultan II. Abdulhamid'in zamanına yüklemek lazımdır. Çünkü suikastlerden, askeri ihtilallerden korkan Padişah, barış zamanında askerin eline tek hakiki merminin bile verilmesini kati surette yasak etmişti.
Nitekim tarihi eğlenceli kılan, gerek araştırıp yazana gerekse okuyanlara büyük bir haz veren de birbiri ardına sıralanan bilgiler ve tarihler değil, onun gerçekten yaşanmış olması, insanların hayatlarına dokunmuş olması ve öğrenecek şeylerin bitmeyip sürekli yeni verilerin bulunmasıdır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.