Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini —yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını— bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka?
Sayfa 150 - Can Yayınları
Özgürlük bir düş müdür? Sanki herkes özgürleşmek ya da özgür kalmaya çalışıyormuş gibi görünmek istemektedir. Eğer bu bir illüzyonsa günümüzde yaşamsal bir illüzyona dönüştüğü söylenebilir. Ahlak, töre ve zihniyet gibi şeylere bakıldığında bu illüzyonun tarihinin derinliklerinden çıkıp gelmiş olduğu ve kesinlikle engellenemeyeceği
Sayfa 49
Reklam
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Gelişmiş ülkelerde yönetim kademesinde bulunanlar halkın bir adım önündeyken, Türkiye'de tam tersi oluyor ve toplum, bu işi hiç beceremeyen kifayetsiz muhterislerin oyuncak tahtasına çevriliyor. İşte bu sistemin adı "negatif seleksiyon!" Ve ne yazık ki, kara bir yazgı gibi ülkenin başına çöreklenmiş durumda. İyi ama bu durumda halk olarak bizim hiç mi kusurumuz yok? Sadece bizi yönetenler mi suçlu? Elbette değil! Bu yöneticileri biz seçtik; onlara "Kurtar bizi!" diye haykırdık, yıllarca başımızda taşıdık, işledikleri suçları görmezden geldik. Dolayısıyla onları yaratan biziz! Aslına bakarsanız Mustafa Kemal Paşa bile bir cihan savaşının hezimeti üzerine ihtilal yöntemleriyle başa gelebilmişti. Eğer böylesine büyük bir altüst oluş yaşanmasaydı, zekâsını ve yeteneğini sezerek onu İstanbul'a bile yaklaştırmayan rakiplerinin tuzaklarını aşabilmesi mümkün olmazdı. Bu olağanüstü insanı, olağanüstü koşullar ortaya çıkardı. 1919 yılında eğer halka, padişahı tasviye etmek isteyen bir general hakkında ne düşündüğü sorulsaydı, ortaya pek parlak bir sonuç çıkmazdı sanıyorum. Seçmen, Mustafa Kemal Paşa'yı da negatif seleksiyona kurban ederdi.
Sayfa 366 - Doğan KitapKitabı okudu
"Ben hep şimdiki zamanda yaşarım. Geleceği bilmem. Artık geçmişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım. Hayatımın bugüne kadarki halini -yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını- bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında, beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka? Geçmişimde ise, hatırlayıp da gereksiz yere yeniden yaşamayı arzulayabileceğim hiçbir şey yok. Kendi benliğimin izinden, onun bir benzerinden başka bir şey değilim ben. Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özlediğim yok. Duygu şimdiki zamana muhtaçtır; o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikaye sürer, öykü ise biter."
Sayfa 150 - Can Yayınları
Reklam
İkisi arasında bir harita çizseydiniz, nereden başladıkları ve nerede son buldukları, çizgiler mıknatıslar gibi kutuplarından birbirlerini iterdi. Birden bu durumla ilgili yanlış bir şeylerin olduğunu düşündü. Daireler, açılar ya da dönüşlerin olması gerektiği, iki çizginin tekrar bir araya gelmesini mümkün kılabilecek herhangi bir şey olmalıydı. Bunun yerine ikisi de tam tersi yönlere gitmişlerdi. Harita iki tarafa da açılan kapı kadar iyiydi. Bu şeyin coğrafyası -onların coğrafyası- tamamen ve umutsuzca yanlıştı.
Sayfa 135Kitabı okudu
" İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep. O akşam , bir kez daha kedisiz ve onsuz olarak eve döndüğümde yalnızca insanın ölmesinin mümkün olduğunu değil, benim de böyle yaşlı ve kimsesiz bir halde aşkımdan ölmemde olduğumu anladım. Ama aynı zamanda bunun tam tersi bir gerçeğin de geçerli olduğunun farkına varmıştım ; yaşadığım kabusun verdiği zevki dünyada hiçbir şeye değişmezdim ."
Geri124
369 öğeden 361 ile 369 arasındakiler gösteriliyor.