Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Başarının güncel tanımlama biçimiyle ilgili şöyle bir sorun var: insanlar topluma, kültüre, insanlığa sunabildikleriyle değil, kendilerine sunabildikleriyle başarılı sayılıyor. O yüzden ünlü ekran yüzlerini, cemiyet sayfası gediklilerini bir sosyal sorunun çözümünde öncülük ederken göremiyoruz."
Paris öylesine kendine özgü, öyle tarihsel olarak yapılanmış bir kent ki Fransa'nın tümünü yutmuş, toplumsal ve siyasal yaşamının anlamını, anlamının tümünü... Fransa'dan Paris'i alın, geriye ne kalır? Sadece coğrafyasal bir tanımlama...
Sayfa 1171 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Grup ve "öteki"
Grup olmanın tabii neticesi olarak,iç,dışarıdan yalıtılıp kapalı hale getirilirken,dış ise ötekileştirilir.iç,dışarıdan ,dış ise içeriden farklıdır. İçe doğru bağlılık, sempati,Dayanışma,duyguları hakimdir. Dışa doğru ise farklılık,antipati,nefret,katı Savunma,düşman görme ve saldırı duyguları gelişir. Grup kenetlenmesinin yolu,grubun kendisini yabancılardan ayırabilmesine bağlıdır. "Dolayısıyla, yabancılar bizim kendimizi tanımlama sürecimiz için gereklidir .(ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın,gündüz geceye muhtaç sen de bana lazımsın:) ) "Bunlar özellikle benim parçam olduğu için iyi" demek,aslında "diğerleri(ötekileri) özellikle benim parçam olmadığı başkalarının parçası olduğu için kötü" anlamına gelir .(Robert S. Robbins(politik paranoya eseri) Grup kendi tanımlamasını yapabilmesi için, düşmana veya ötekine ihtiyaç duyar. Genel de grubun bittiği yerde ötekiler ve düşmanlar başlar. Grubun kitleléşmesi için canlı düşmana ihtiyaç vardır.
“Gerçekliğinizi tanımlama biçiminiz gerçekliğiniz haline gelir.” Roz Townsend
Nasıl güzel bir tanımlama ✓ onu yaşamalıyız:)
•~• Kitap. Nasıl diyeyim... İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı, vatan gibi olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız, her noktasına hatıralarımız karışmalı. Değil mi? Bir musiki parçası gibi... •~•
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sana Beni Asla Tanımamış Olan Sana…
İlk okuma: 02.01.2022 İkinci okuma: 08.05.2024 Bu kitabı ilk kez okumuş kadar duygulu hissediyorum. Atmosferi, alıntılarını her okuduğumdaki gibi, beni kaybediyor. Zweig'in hisleri tanımlama ve açıklama konusundaki başarısının da etkisi var bu konuda. Mektubu yazan kadının tanıdık gelmesi tüylerimi ürpertiyor. Çevremizdeki insanlarda,yeni çıkan kitaplarda, yazılarda,sosyal medyada ve daha birçok yerde bu tarz tutkulu ve takıntılı insanlarla karşılaşıyoruz. Bir kısmıyla diyaloglar içerisindeyiz hatta bazen bu diyalog iç diyaloğa bile dönebiliyor. İnsanoğlu olarak ihtiraslı duyguların yaşattığı hazı seviyor,bunun bize verdiği zararları göremiyoruz. Bu görememe durumu, kitabı yorumlarken bile gözümüzü kapatabiliyor. Bazılarımız mektubu yazan kadının yaptıklarının saçmalığını veya adamın yaptıklarını eleştiriyor. Bence bunları eleştirmeden önce kadının ruhsal durumunu ve buna sebep olabilecek şeyleri düşünmeli, tartışmalıyız. Saygılarımla
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,9bin okunma
Reklam
Sünnet Düğünü/Düğümü
Çocukluk döneminde derin izler bırakabilen sünnet düğünleri birçok cinsel ve sosyal davranış bozukluğunun tedavisinde terapistlerin izini sürdüğü ağır travmalara dönüşür. Bu önemli izlerden belki de en yaygın olanı erkek ve kız çocuklara varoluşları ile ilgili verilen mesajdır. Tüm hayat boyunca kalıcı olabilecek bir mesaj, cinselliğin ve erkekliğin öneminin penise bağlı olduğunu vurgulanmasıdır. Kadına yönelik şiddetin altında erkekliği kaba bir üstünlük olarak tanımlama anlayışı sakkıdır. Erkekliğe geçişin ve kızlara üstünlüğün vurgulandığı sünnet düğünlerinin büyük bir ihtişamla yapılması penis üzerinden iktidar üretmeyi meşrulaştırmaktadır. Sünnet düğünleri hem kişisel hem de "toplumsal bir düğümdür."
Başkan Gonzalo'nun ölümü sıradan bir ölüm değildir. Çünkü o sıradan biri değildir ve düşman da ona sıradan yaklaşmamıştır. Onun düşüncelerinden ve düşman karşısındaki netliğinden o kadar korkuyorlardı ki yargılamasını dahi maskeli görevliler yapmış, 29 yıl boyunca bir askeri deniz üssünde hapsettiler. Emperyalist efendilerinin desteğiyle Başkan Gonzalo'yu ele geçiren Peru egemen sınıfları, onu gözden düşürmek ve kendi güçlerini göstermek için kafes içerisinde basının karşısına çıkardıklarında Başkan Gonzalo, boyun eğmez duruşuyla ve verdiği mesajla onları bir kez daha bozguna uğratmıştır. Onun gücü, bir proleterin dünyadaki temel karşıtlığı ifade ederken kullanabileceği en net tanımlama olan "proletarya ve burjuvazi", "biz ve onlar" karşıtlığını en derin ve en dolambaçsız sözlerle ifade edebilmesindeki sadelikten gelmektedir. Marksizm-Leninizm-Maoizmin sentezlenmiş halinin PKP önderliğinde büyük gelişmeler kaydetmiş olan Halk Savaşında, Peru'nun yoksul halk kitlelerinin sınıflar mücadelesi tarihinde bıraktıkları izlerde somutlaşmıştır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Aşkınlık kişinin kendi Tanımlama Sistemi'ne ne kadar dışarıdan bakabildiğini gösterir. Kendine dışarıdan bakabilen birey kendisindeki tutarsızlıkları daha çabuk görebilecek hale gelir.
. "...Hayat ne? Bugüne kadar ne gördüm? Gördüklerimden, sahip olduklarımdan neyi koruyabildim? Kim, neye sahip, neyi koruyabiliyor? Zaman herşeyi obur gibi yiyor yok ediyor! Bugünün sağlığı bile yarının ölümünü getiriyor! Ha bugün, ha yarın. Önemli olan zaman mı? Zaman ne? Evet, zaman ne?... Zaman bir an. Bütün canlılar, insanlar, her şey bir âna mahkûm. Bu an, her an değişiyor; her şey bir ırmak gibi akıyor, yani kaynağına koşuyor. Gülmek, ağlamak, birinin boğazını sıkmak, batan gemideki insanların şuursuzluğundan farklı hareketler değil! Bir gün sonra batmak için bu çırpınış neye? Önemli olan zaman mı? Zaman bizim tanımlama- mız değil mi? Çocuklar gibi kuralını koyup, oynuyoruz; ve arkasından ağlaşıyoruz!... İşte önümde gencecik bir hayat var. Bu akışta yaşıtlarım geçeceğe benziyor. Üzülmesi mi, sevinmesi mi lâzım? Buna kendisi karar veremez. Belki de tatlı bir rüyadan kopmamak için çırpınan her insan gibi direniyor. Onu uğurlayanlar da uğurladıkları meçhulden ürküyorlar! Ama bu dünya da hepimizin meçhulüydü; geldik, gitmek istemiyoruz!..."
Sayfa 45 - E kitap
Reklam
Spinoza
Ona göre, "süre varoluşun belirlenmemiş (indéfini) bir sürekliliğidir." Burada süreye, varoluşun belirlenmemiş sürekliliği denmesinin nedeni, onun varoluşun doğasını belirlemede etkin olmamasıdır. Öte yandan, bir şeyin var olma zorunluluğunu kuran, onun etken nedenle birlikte olmasının gerekmeyişi de süreyi belirlenmemiş olarak nitelemeyeneden olmaktadır. Esasında sürenin bu şekilde izah edilmesi, devinim ve hareketin ruhtan bağımsız olarak gerçekleşebileceğini kabul etmeyi ima eder. Dolayısıyla da zamana, tıpkı devinimin bu şekilde bağımsız olarak telakki edilmesi gibi, bir tür varolan gözüyle bakılmaktadır. Bu durumda zaman, sadece devinimin sayısından başka bir şey değildir. Ancak zaman olmadan da devinimin olabileceği söy-çlendiğinde, zamana varoluşun belirlenmemiş sürekliliği demek yerinde bir tanımlama olacaktır. Zira devinim ve zaman birbirinden bağımsız olamasa, ona varoluşun belirlenmiş süresi diyebiliriz. Böyle olsa, zamanın da uzam ve düşünce gibi Tanrı'nın bir sıfatı olması gerekirdi. Ruhtan ve düşünceden bağımsız devinim, zamandan da bağımsızdır. Doğal olarak süre, varoluşun belirlenmemiş sürekliliği olmak durumundadır. Sonuç olarak, 'düşünce ve uzam' sayesinde dünyanın var olduğu söylenirken, zaman için aynı gereklilikten bahsetmek zordur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Aşka bağlı tramva çarpıcı bir tanımlama ...
Son günlerini paylaştığı gazeteci kızın ismini hiç anmamış , yani onu isimlendirmemiş , genel olarak Kadınlığın, dişiliğin anonim bir sembolü olarak algılamıştır. Bu da Aşk a bağlı tramvanın çok güçlü olduğunu ve zihni/duygusal dengesinin bozulmasındaki en önemli faktör olduğunu düşündürmektedir .
Sayfa 319 - Doğan kitapKitabı okudu
Tevrat-İncil-Kur'an üçlüsünün sunduğu Tanrı imgesi
Tanrı'nın köleci ve ilkel olması durumunda her şeyden ön-ce, yaratılanlar "kul" ilan edilecek ve bu durum her fırsatta başlarına kakılacaktır. Dahası eşitsizlik hayatın temel kuralı olacak, yığınsal sefalet ve ölümler, günümüze dek insanlığın baş belası olmaya devam edecektir. Elektiriğin, motorun, hatta yazının bulunması için bile binlerce yıl geçecek, insanoğlu, çıplak ve mağaralarda yaşamak zorunda kalacağı asırlar geçirecektir. Bunlar yetmezmiş gibi bir yandan şeytan başından eksik olmayacak, diğer yandan da cehennemin ateşiyle tehdit edilip duracaktır. Üstelik şeytanın oyununa geldiler diye insanlar toplum toplum, şehir şehir, Allah'ın yıldırımları, depremleri, fırtınalarıyla yok edilecektir. Sevgi ve yardım değil, zorluklar ve hesap verme söz konusu olacaktır. Ve ne acıdır ki Tevrat-İncil-Kur'an üçlüsünün insanlara sunduğu dünya yaşamı ve tanrı imgesi, bu tanımlama ile örtüşmektedir.
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Psikolojik tahlilleriyle, ruhsal çözümlemeleriyle, duyguduruma yönelişiyle, birbirinden etkili iç monologlarla, karakterlerin bizi başarıyla iç dünyasına çekmesiyle çok çok iyi bir okumadan geldim sevgili okurlar! Evet, Peyami Safa'nın son romanı olan "Yalnızız"ı harika buldum. Pek çok Peyami Safa eseri okudum; ancak bana göre
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202321,7bin okunma
Tanımlama Sistemi çevremizi algılama aşamasında zihnimizde devreye giren ilk sistemdir ve çevremizdeki olaylar ve nesnelere kimlik kazandırır. Ardından Değerlendirme Sistemi devreye girer ve tanımlanan olay ve nesnelere değer biçer.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.