Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu sabah telefonun alarmından tam 7 dakika önce uyandım. Alarmdan önce uyanmış olmanın mutluluğu tarif edilemez. Aslında uykumu alamamıştım ama mutluydum. Sabah uykusu kadar sevebileceği biri lazım insana. Sen gibi, senin gibi, biraz da sana benzeyen... Ve en önemlisi bir gün "nasılsın sabah uykum?" diye mesaj attığımda "Oha bu adam beni çok seviyor" diye düşünebilecek kadar zeki...
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
Reklam
"Cennet meyvesi nasïl bir şey baba?" diye sormuştum. Gülümsemişti babam. "Tarifi mümkün olmayan bir güzellik kızım. Ne rengi bellidir, ne tadı; ne kokusu, ne de biçimi. Onu değerli kılan da tarif edilemez oluşudur zaten."
Onu tarif edilemez bir biçimde sevdiğimi, tarif edilemediği için nasıl sevdiğimin anlaşılamadığını, anlaşılamamış bir şeyin arkasında ifadesiz dikilip duran siluetimin benzer biçimde dikilebilen bir odunu bile anlamlı kalabilme yeteneğini, alemin yetenekli odunlara olan zaafını ve belki de bu nedenle aslen intihari bir gidiş olarak yola çıkmış iken, gerçeğin ta kendisi ve hatta bizatihi hakikat olarak dönüp geldiğimi..
Örgü örmek hayatımı kurtardı. Beynimde tümörler çıkmasına sebep olan, kelimelerle tarif edilemez baş ağrılarıyla canıma okuyan, çok korkunç bir kanser türüne karşı verdiğim iki uzun soluklu mücadelede hep yanımda oldu. Hayatım boyunca hayal bile edemeyeceğim acılar çektim. Kanser, gençlik yıllarımı ve yirmili yaşlarımı silip attı ama ben yaşamaya kararlıydım.
Demek ki, kavram kargaşası veya karışıklığı denilen şey, bir kavramın tarif edilemez olmasından çok, niyetlere göre tarif edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Reklam
"Kadınlar," dedi usulca. "Kadınlar bazen hayatımızın en önemli varlıkları olurlar." Bakışlarını rakı kadehinden kaldırmış yüzüme dikmişti. Konuştukça sesi yükseliyordu. "Aşk da öyle. Bazen hayatı sadece sevdadan ibaret zannedersin. Büyük hatadır, çünkü kadınların cazibesi de, aşkın tesiri de geçicidir. Ama hep kalacağını düşünürüz. Çünkü tarif edilemez bir haz verir bize. O derin sızıyla lezzetlenmiş bir haz. Ama geçer, ne kadar güçlü, ne kadar yakıcı olursa olsun bütün aşklar biter. Bu meselede kesin olan bir kanun varsa, işte bu geçicilik durumudur. Kaderlerini aşkın üzerine kuranlar eninde sonunda bedbaht olurlar. Mutlu ya da mutsuz olması hiç fark etmez bütün aşklarda netice aynıdır.
...bir keresinde babam adımı yazmıştı: "Karen Kimya: Tanrı' nın bize sunduğu cennet meyvesi." ... "Cennet meyvesi nasıl bir şey baba?" diye sormuştum. Gülümsemişti babam. "Tarifi mümkün olmayan bir güzellik kızım. Ne rengi bellidir, ne tadı; ne kokusu, ne de biçimi. Onu değerli kılan da tarif edilemez oluşudur zaten." Şımarık bir tavırla itiraz etmiştim: "Ama beni görebiliyorsun işte." Babam sevgiyle başımı avuçlarının içine almış, sanki hoş bir meyveyi koklar gibi saçlarımı koklamıştı. "Üstelik koklayabiliyorum da. Ama sen bu güzel kokudan, bu güzel görüntüden, bu güzel sesden daha fazlasısın kızım." ...
Yokluk tarif edilemeyen demektir, öyleyse evrenin başlangıcı yokluk ise, evrenin başlangıcının tarif edilemez olması lazımdır. Fizik kuralları ile yapılan hesaplar, evrenin başlangıcında fizik kurallarının çöktüğünü göstermektedir. Bu, fizik kurallarına dayanarak, fizik kurallarının çöktüğü anı tespit etmek demektir ki bilimin bizi böyle bir sonuca götüreceğini hiç kimse tahmin etmiyordu. William Lane Craig bunu şöyle açıklamaktadır: “Başlangıçtaki tekillik, bir varlık değildir. Yani bu tekilliğin pozitif ontolojik (varlıksal) bir statüsü yoktur. Eğer uzayın genişlemesini zamanda geriye doğru götürürseniz, tekillik, evrenin varlığının kesildiği noktayı temsil eder. O, evrenin bir parçası değildir, fakat geriye döndürülmüş, zamanda büzülen evrenin, yok olduğu noktayı temsil etmektedir. Evrenin, tekilliğin yanında var olan hiçbir anı yoktur. Başlangıçtaki tekilliğin ontolojik statüsü yokluğa denk gelmektedir. Tekillikte fizik kurallarının durması ve mevcut tahmin edilemezlik, yokluğun hiçbir fiziki kural gerektirmemesinin ışığı altında anlaşılırdır.” İzafiyet teorisi, uzayı, zamanı ve maddeyi birbirine bağlayarak, maddenin başlangıcının yokluğa denkliğini gösterir. Evrenin başlangıcına geri gittiğimizde tüm uzayın kapanması, maddeyi de bahsedilir olmaktan çıkarmakta, yani maddenin yokluğunu göstermektedir.
Sayfa 178 - İstanbul yayıneviKitabı okudu
Korkularının üzerine ne kadar yürürsen yürü, bazen korkuların üzerilerine yürümekle yetmez. Depar atarsın, fayda etmez. Sonra korktuğun başına gelir, işte bu acı hiçbir şekilde tarif edilemez...
Reklam
Onu tarif edilemez bir biçimde sevdiğimi, tarif edilemediği için nasıl sevdiğimin anlaşılamadığını, anlaşılamamış bir şeyin arkasında ifadesiz dikilip duran siluetimin benzer biçimde dikilebilen bir odunu bile anlamlı kılabilme yeteneğini, alemin yetenekli odunlara olan zaafını ve belki de bu nedenle aslen intihari bir gidiş olarak yola çıkmış iken, gerçeğin ta kendisi ve hatta bizatihi hakikat olarak dönüp geldiğimi..
Bir insanın eylem ve düşünceleri ne kadar otomatlaşırsa otamatlaşsın yine kendi eylemleri kendi düşünceleridir, mutlaka kendilerini tanıtan tarif edilemez bir şey saklarlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.