1000kitap'ta 3 yılım geçti, dile kolay. Çeşit çeşit insan tanıdım, tanıyabileceğim bazı en garip insanları da bu sitede tanıdım ama her şeye rağmen burada bulunması o kadar keyifli ki.
Bu 3 yıl bana pek çok konuda fayda sağladı. Pek çok değerli insan edinip, çok değerli kitap buluşmalarına katıldım. Şimdi ise amaçladığım şey aslında
*** ‘FARKLI TÜRLERİ KEŞFET’ ETKİNLİĞİ***
YENİ GELENLERE NOT: Etkinliğimiz başladı sevgili okur dostlarım... Okuduğunuz kitaplarla ilgili her türlü yorum, alıntı ve incelemeyi #28549333 nolu ileti üzerinden paylaşabilirsiniz. Etkinliğe katılmak isteyenler ise bu iletinin altına yorum olarak yazabilirler... Hepinize
İlk sayıda olduğu gibi bu sayıyı da keyifle okudum. Türkülerin tarihini, hikayesini ilk sayfalarda anlatıyor. Geçen sayıda "Ah Bir Ataş Ver" türküsünün hikayesi, bu sayıda "Sami Efe'nin Destanı"nın hikayesini okudum. "Ozanlarımız" başlıklı bölümde Ali Ekber Çiçek'in vefatının 11.yıl dönümü ile alakalı yazı yayınlanmıştı. Ali Ekber'in yaşam hikayesini anlatıyor. Sonraki sayfalarda Karadeniz müziğinin temsilcisi Resul Dindarla röportaj var. Türkülerle iz bırakan filmler konusunda ise Eşkiya filmi yer alıyor. Filmden sonra müzik aletlerinin yapımında tarihini geçmişini anlatıyor. Bu sayıda kemençeyi Erkan Ketenci'den kavalı ise Sinan Çelik'ten okuyoruz. Sayın'ın son sayfalarında ise zeybeklik kültürünü ve en çok dinlenen 10 türküyü aktarmışlar. Kısacası okuması çok keyifliydi. İster tasarım olsun ister çizimleri olsun oldukça başarılı bir dergi. Diğer sayılarını da okumayı düşünüyorum. Buram buram tarih kokan bir dergi. Keyifli okumalar.
...
Bir lisan, bir insan demekti. Mîr Celadet, bir dilin savaşını değil bir insanlık savaşı veriyordu.
Kimdir bu Celadet?
Binlerce yıldır Mezopotamya'yı ekip biçen, Asur'a Pers'e göğüs geren, Zagros'un, Cudî'nin, Ararat'ın, Kurmênc'in öz çocuklarının dil süvarisi...
Yaşamı sürgünler, baskılar ve tehditler altında geçen, yine de durmayan, dedesi
Hayatı boyunca kitap okumayı çok sevdi ve yaşadığı müddetçe 4.000’ne yakın kitap okudu Atatürk. Çocukken babasının yokluğunu dolduran ve çektiği yoksulluktan kurtaran şey yine kitaplardı. Durmadan tarih kitapları okur ve olayları anlamlandırmaya çalışırdı. Kız kardeşi Makbule Atadan hatıralarında
Oğuz Atay eserini daha bitirmiş bulunmaktayım. Okuduğum dördüncü kitabı. Kaldı üç kitap. Onları da en kısa zamanda okumak isterim. En kısa zaman derken bir ay diye düşünmeyin, ama bir yıl içinde olabilir. Önce elimde okunmayı bekleyen kitapları bitirmeliyim.
Gelelim, yazdıklarıyla eleştirmenler tarafından POST MODERN edebiyatçı
Şunu çok iyi anladım ki, Kürt edebiyatı denince akla ilk gelen şey sürgündür. Ne bedeller ödediklerini okuyunca bu güzel insanların; eserlerinin muhakkak okunması gerektiğinin bilinci, daha bir harlanıyor içimde. Bu tür kitaplara 'kim bilir ne derdi var' diye başlarım. Tasası sonradan gelir.
Bazen 'Laiklik' ilkesinin, "Hukuk" ve
Bu incelemeyi sadece bu sayısı adına yazmıyorum. Ot Dergisini bütün olarak ele alıyorum.
Ot Dergisinin 5 farklı sayısını büyük bir hevesle aldım. Hepsini de güzelce sindire sindire okudum. Evet, güzel içerikler var. Sadece edebiyat değil. Gündem, siyaset, sanat, tarih... Aklıma gelmeyen daha bir çok temada yazılar var. Bunlar güzel şeyler. Her
Kitaplar dünyayı değiştirebilir mi? Ya da Kitaplar dünyayı nasıl değiştirebilir?
Hep sorulan bir sorudur bu. Ben de kendime birkaç defa sordum ve yanıt aradım. Kendime ait, çok da kelimelere dökemediğim bazı cevaplar da buldum bulmasına... Ancak Malcolm X'in kısa ama dünyayı değiştiren, hadi değiştiren demeyelim de o kelebek etkisi dediğimiz
“Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan, baştan başa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinlere mensup olanların dinine ve milliyetine riyetkar olan (saygı gösteren) yegâne millet bizim milletimizdir.”
–