Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Fertte olduğu gibi millet vücudunda da iki unsur birleşmiş bulunur. Biri verasetle ecdattan getirdiği, öbürü maarifle getirdiği eğitimdir. Ecdadın veraseti tarih şuuru içinde saklıdır. Eğitim ise maarifin hizmetidir.”
İstanbul'un fethi büyük bir olaydır. Bu sadece Türkler'in milliyetçi tarih şuuru açısından dolayı böyle değerlendirilen bir olay değildir. Maalesef üzerinde yeterince durulmuyor. İstanbul'un fethi ateşli silahların ve modern askerî tekniklerin kullanıldığı Rönesans tipi bir savaşın doruğundaki bir olaydır.
Reklam
189 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bölüm bölüm kaleme alınmış, milli tarihimiz olmak üzere diğer devletlerin de tarihlerinden bahsederek Türk Devleti'nin kuruluşu ve öncesinde olanlar. Göktürk, Uygur, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri üzerindeki eleştirel yorumlar, öğrendiğimiz klasik tarih bilgisinin standardında olmayan sorgulayan bir üslup ile okuyucuya aktarılıyor. Diğer yandan Turancılık ve beraberindeki izlenimleri de farklı şekilde anlatıyor. Milli şuuru sağlamanın gençlerimize gerçek tarihimizi daha derin ve doğru bilgilerle öğretmenin doğru olacağını, yazılı olan tüm bilgilerin sorgulanması taraftarı olduğunu kesin bilgiye ulaşabilmek ve bu doğrultuda yönlendirmek için kurultay/komisyon oluşturulması ve bilgilerin derlenmesi gerektiğinden bahsediyor. Birçok satırda mevcutta bildiğimiz tarih bilgileriyle karşılaşacaksınız ancak asıl mesele yazarımızın yaklaşım tarzı ve yorumudur.
Türk Tarihinde Meseleler
Türk Tarihinde MeselelerHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 20181,842 okunma
Hicret, İslami hayat eğitiminin üniversitesiydi. Bu üniversiteye, iman medresesini bitirenler giriyordu... Giriyorlardı ki, bu üniversiteyi bitirip, cihat ihtisasına girebilsinler...
İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru.
102 syf.
10/10 puan verdi
Sel
Sel
Mehmet Aycı
Mehmet Aycı
Kitaba dört saat önce başlarken bu kadar güzel bir şiir kitabı okuyacağımı tahmin edemezdim rüzgar gibi geldi geçti, daha önce yazarı hakkında hiç bir bilgim olmadığı bu kitabı çok ama çok beğendim... Kitabın içerisinde ki şiirler de aşk, sevda var, din-iman var, tarih ve kültür var, ülkü-Alperenlik yani dava şuuru var kısacası her konudan şiirler daha doğru deyişle birbirinden muhteşem satırlar var... Yazar gerçekten hangi şiirde hangi konuyu işledi ise o konuyu ve duyguyu özümsemiş ve aktarılabilecek en güzel haliyle kağıda aktarmış diye düşünüyorum, gerçekten birbirinden manalı birden çok şiir vardı nitekim paylaştığım 72 tane alıntı da bunun bir parça göstergesidir. 4 saat içerisinde okudum, puanım da 10/10. Özetle: Muhteşem, müthiş :)
Sel
SelMehmet Aycı · Hamle Yayın Dağıtım · 19921 okunma
Reklam
Yankılar: 12 Aralık 1975 tarihli birçok gazete Atsız'ın ölüm haberini veriyordu. Milliyet, Haber ve Cumhuriyet'te kısaca. "Gazeteci, yazar ve şair Nihal Atsız, dün akşam İstanbul'da hayata gözlerini yummuştur. 70 yaşında vefat eden Atsız, evli ve 2 çocuk babasıydı. Cenazesi yarın toprağa verilecektir." Ve arkadan
Üstad Kadir Mısıroğlu'nu vefatının 5. sene-i devriyesinde rahmetle ve minnetle anıyorum. Kendisi devrinde surda gedik açan insanlardan biriydi, bir toplumu diriltmeye, tarih şuuru oluşturma mücadelesinden bir an geri durmadı birileri Kerkük nere bilmezken Kerkük'ü dava ediyordu. Muazzez Davamızın kılıçlasan kalemiydi, ömrünü bir davaya adadı Allah,
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
'na gani gani rahmet eylesin...
İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. İdeolojilerin peşine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi ya karaya çarptı, ya batağa saplandı.
Sayfa 95
Evet, onun için de hakikaten Balkan Harbi bunun bir örneğidir. O kadar çok facia yaşandı ki, üst üste o kadar çok muharebe ve harp meydana geldi ki, o kadar çok göç, o kadar çok çatışma, bunların bir kısmı bizi de yaktı, öbür grupları da yaktı. Bunlar Türkleri ister istemez milliyetçi, savunmacı bir tutuma itti. Doktrine değil, tutuma itti. Hiçbir zaman bunu iyi ifade eden, formüllendiren bir doktrin olmamasına rağmen böyle bir tutuma itti Türkleri. Onun için Türkiye milliyetçiliği, doğrudan doğruya yaşanan faciaların ve savunmanın ortaya çıkardığı bir tutumdan ibarettir. Arkasında ciddi ve büyük bir tarih sentezi, bir linguistik araştırma, bir düşünce, bir tahlil ve eğitimsel bir biçimlenme yatmaz. Bu bakımdan bizatihi milliyetçilik, millet şuuru, Türkiye’de olaylarla ortaya çıkmıştır. Bunun yaşanmadığı Ortadoğu ülkelerinde bu tabii çok daha zayıftır. Bana öyle geliyor ki, bu asırda Türk Milliyetçiliği çok büyük şeylerle mücadele ede ede bir yere gelecektir…
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Bence bir kavmin oluşumundaki en önemli unsur, o topluluğun müşterek dile ve dine sahip olmasına rağmen bir şeyleri beraber yapmasıdır. Tarihi birlikte yaşamasıdır. Bu gündelik hayat değildir. Yani yeme içme değildir. Birlikte yaşamaktır. Mesela Türklerle Yunanlıların birtakım şeylerinin birbirine benzemesi yetmez. Yemeleri, içmeleri, gündelik hayatlarının benzemesi yeterli değil. Eğer bunlar tarihi birlikte yaşasalardı, yani bir ara müttefik olsalardı, müşterek bir tehlikeye karşı birleşebilselerdi farklı olurdu. Millet de böyledir. Eğer millet bazı şeyleri yaşamamışsa, yani harp, darp, fütûhat, savunma vs. millet olamaz. Bugün bütün İslâm dünyasında, bütün Ortadoğu’da millet şuuru Türklerde var. Çünkü bu şuur savaşlarda, muharebelerde kazanıldı. Arkasında fütûhata dayanan uzun bir tarih var. Bunlar çok önemli olmuştur. Şimdi tabii bunu kasaba edebiyatıyla yaparsan gülünç olabilir. Ama büyük edebiyat bunu belirler. Balkan Savaşı’ndan sonra, “Ne olur bu Türkler bu faciadan sonra?” demişler —ki hakikaten faciadır -Ernest Renan mesela, “Türkler bunu unutturmayacak bir edebî güce sahip değil. Hakikaten bunlar bunu aşabilecek, bunu bir kine çevirebilecek, bir hafızaya döndürebilecek millî bir edebiyata sahip değiller” demiş. Çok ilginç bir söz bu, çok önemli. Bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Gerçekten de edebiyatımız çok zayıf. Balkan halkları kinini kasaba edebiyatıyla yaşatmaya çalıştı, tabii muvaffak olamadı. Bizim ise tarihçiliğimiz çok zayıf çıktı. “Yaşamaya bak, unut, maziyi unut, öne yürü.” Oysa hiçbir yere yürüyemezsin arkayı bilmeden. Kin tutmak için değil. Bilmen lazım.
Sayfa 124Kitabı okudu
Hicret, Allah’ın istemediği hayatı terk; istediği hayatı yaşama arayışıdır.
İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. İdeolojilerin peşine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi ya kayalara çarptı, ya batağa saplandı. İdeolojilerin ışığına göz yumanları sloganlar yönetir. Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlığıdır slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. Düşünce ile çığlık bağdaşmaz. Şuurun sesi çığlık değildir. Yabani bağırır, medeni insan konuşur.
Sayfa 95
" Türk kimliği ve şuuru; tarih kitabı okutarak, tarihî piyes seyrederek, tarihî film çekerek veya şiirle, müzikle oluşmuş değildir. Doğrudan doğruya kan, ateş ve kavga ile oluşmuş."
Milli Şuur
Mutlaka içimizde bir şafak doğuyor.Bu şafak, milli şuurumuzdur.Filvaki, biz bu şuuru birçok gözyaşı, birçok acı ve sancılarla kıvrana kıvrana bulduk.
İletişim Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.