Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugünden Düne
Rasim Özdenören
Rasim Özdenören
söyleşisine katıldım bugün. İstanbul'a gelmeyi pek sevmezmiş, ayda yılda bir. Ben ona gittim. Kısmet oldu da ufak da olsa dünya gözüyle gördüm kendisini. Aslında daha önce de gördüm kendisini ve fakat gördüğümün kim olduğunu bilmiyordum. Sizinle bu anımı paylaşayım. Yıl 2012 olsa gerek. Üniversitedeyim. Film tutkum yavaş yavaş yerini
73 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Kitap şu tanımla başlar: “ Ah... ünl. 1- Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme gibi duygular anlatır.” TDK Türkçe Sözlük Sadece iki harfe ne çok duygu sığarmış meğer. Şu ikicik harf aslında kitapta yer alan şiirlerin bir özeti. Şairin pişmanlıkları var, bu besbelli. Ama ne tür pişmanlıklar olduğu pek belli değil. Tek belli olan
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 202120,9bin okunma
Reklam
Bütün ilimler "Ona sorulsaydı ne cevap verirdi?" ve "Böyle bir durumda o ne yapardı?" sorularına isabet etme gayretinden doğmuştur. Misal vermek gerekirse, tefsir ilmi "Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme sorulsaydı bu âyeti nasıl açıklardı?", kelâm ilmi "Ona sorulsaydı bu itikadi konuyu nasıl izah ederdi?", fıkıh ilmi "O bu ameli nasıl yapardı?" sorularına isabet etme gayretinden ortaya çıkmıştır. Hadis ilmi zaten baştan sona onun sözlerini, fiilerini ve takrirlerini aktarmaktan ibarettir. Nitekim Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hayattayken bu ilimlerin hiçbirinin isim ve tedvin olarak bulunmayışının nedeni de budur. Gerek yoktu, zira o vardı. O, tüm bu ilimlerin kaynağı ve hatta kendisiydi. O âyetti, tefsirdi, hadisti, fıkıhtı, kelamdı, tasavvuftu. şeriattı. İşte sünnet derken kastedilen aslında bunların hepsidir. Adeta dinin tamamıdır. Ne Kur'an sünnetten ne de sünnet Kur'an'dan ayrı düşünülebilir. Ne şeriat, ne de diğer ilimler sünnetten ayrı düşünülebilir. Hepsi iç içedir.
Eskiden tasavvuf mu vardı?¿
"Peygamber zamanında tasavvuf mu vardı?" dedi bir cahil! Resûlullah aleyhisselam'ın hayatı tasavvuftu, adı konmamış… Bir şeyin isminin konulmamış olması, o şeyin olmadığı anlamına gelmez ki. Bebeğin doğduğunda, hemşireler hemen ismini koymadı, hatırla. O yavrunun birkaç gün isimsiz durması, hiç doğmadığı anlamına gelir mi ki? "Efendimiz zamanında Mushaf var mıydı?" desem ne diyecen peki? Sahifeler vardı, ama Kur'an-ı Kerîm denilen kitap yoktu. Şu halde, Kurân'ı inkar mı edecen? N'etçen?
Tanpınar'ın ifadesiyle Türkçe'nin güzellik sınırlarını tespit eden Dîvan Edebiyatımız neden horlandı? Neden unutturulmak istendi? Çünkü Dîvan Edebiyatımızın birinci kaynağı Kur'an'ı Kerim'di, ikinci kaynağı Hadîs-i Nebevî idi.Yani peygamber sözleriydi.Üçüncü kaynağı Kısâs-ı Enbiyâ idi.Yani peygamberler tarihiydi.Sonra Şemâil-i Şerif idi.Mirâciye, Hâriciye, Mûcizât-ı Nebî idi.Dördüncü kaynağı evliyâ menkıbeleriydi.Beşinci kaynağı tasavvuftu.
336 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Tasavvufa Giriş - Mahmut Erol Kılıç
"Tasavvuftan Çıkış" diye bir eser basılır mı Türkiye için? Basılmalıdır. Peki, niçin? Ferdi, eşref-i mahlukat olarak gören kalmadığından olabilir mi acaba? Tasavvuftan çıkalı çok oldu kıymetli dostlarım. Yunus'un, Mevlana'nın ve daha nice mana ehlinin elini bıraktık. Çıldırmamak elde mi? 1940'lardan bu yana irfan pınarlarımızın çoğu yok oldu, neydi o irfan pınarları? Türk'ü Türk yapan o irfan pınarları neydi? Selçuklu ve de Osmanlı mirasından kalan entelektüel birikim.. Bu birikimin içindekilerden biri de Tasavvuftu. Bazı akl-ı evvellere sorarsanız, ilerlemeye mani olan dini yapılar olarak tarif edecekler. Bunlara sadece gülmek gerekir. O koca mirası ne uğruna çöpe attık: akılcılık uğruna.. Frenklerin rasyonalite dedikleri şey. Sonra onu, modernite denilen bir ekosistemin içine attık; ürettiğince tüketen, Tanrı ile irtibatı kesmiş, ilah yerine putlar edinmiş insan çıktı meydana: para, başarı, savaş... obje olmak! Kısaca nesneleşmiş insan çıktı ortaya! İşte tasavvuf, bu insan tipine harp ilan eden din felsefesinin adıdır. Mahmud Erol Kılıç, Tasavvufa Giriş adlı eseri ile neyi kaybettiğimizi gözler önüne seriyor. Okurken bunu fark ediyorsunuz. Bu kitaptan öğrendiğim şeyler şunlar oldu: Tasavvuf'un bir dünya görüşü olabilecek çapta olduğunu gösterdi bana, çünkü varlığın mahiyeti, bilginin mahiyeti ve evrenin mahiyeti hakkında tutarlı bir düşünce sistemi olduğunu gösterdi bana. Tasavvuf hakkında okuduğum ilk eser olmasına rağmen, hayran olmama yetti. 9/10 veriyorum. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Vesselam.
Tasavvufa Giriş
Tasavvufa GirişMahmud Erol Kılıç · Sufi Kitap Yayınları · 2012231 okunma
Reklam
11. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar tasavvuf çoğu Müslüman’ın ruhani yaşamına egemen olmuştur. Tasavvuf tekkeleri denen örgütler ümmet içinde yayılmış, toplumsal kaynaşma için yeni bir zemin oluşturmuştur 1501-1736 yıllarında İran'da hüküm süren Safevi Hanedanı başlangıçta böyle bir tekkeydi. Safevilerin ünlü rakibi olan Osmanlı Imparatorluğunu kuran savaşçı gazileri bir arada tutan da yine tasavvuftu. Safeviler Şii, Osmanlılar Sünni'ydi; ama Islam'ın bu ana kollarının her ikisi de tasavvufu benimseyebiliyordu.
Sayfa 169 - 170 Doruk yayıncılıkKitabı okudu
Sünni İslam’ın dört meshebinden birisi burada kurulmuş, bir diğeri de en çok bu bölgede yaygınlık kazanmıştır Sünni Ortodoksinin en kuvvetli destekçisi ve medreseye de bu gayeyi ve bugünkü yapısını kazandıran Nizamülmülk’tü. Hem akılcılara hem de gelenekçilere şiddetle karşı çıkan akım ise tasavvuftu.
Ama ona sahip olmak, bildiği bütün zilyetliklerden tamamen farklıydı, şüpheli ve belirsiz bir tasavvuftu.
Eskiden Tasavvuf mu Vardı? 'Peygamber zamanında tasavvuf mu vardı?' dedi bir cahil! Resûlullah aleyhisselam’ın hayatı tasavvuftu, adı konmamış… Bir şeyin isminin konulmamış olması, o şeyin olmadığı anlamına gelmez ki. Bebeğin doğduğunda, hemşireler hemen ismini koymadı, hatırla. O yavrunun birkaç gün isimsiz durması, hiç doğmadığı anlamına gelirmi ki? “Efendimiz zamanında Mushaf var mıydı?” desem ne diyecen peki? Sahifeler vardı, ama Kur'an-ı Kerîm denilen kitap yoktu. Şu halde, Kurân'ı inkar mı edecen? N’etçen? Peki “Efendimiz zamanında tesbih var mıydı?” akıl tutulması! Hurma taşlarıyla saymak vardı, ama tesbih yoktu. Bak! Olayın kendisi var, ama adı yok, gördün mü? “Peygamberimiz zamanında minare var mıydı?” desem nereye kaçacan? Yoksa sen de minarelerin battığı İsviçre’lilerden misin? Koş, koş, referanduma yetiş, aman! “Efendimiz aleyhisselam zamanında Siyer denilen ilim dalı var mıydı?” Sakın o dönemden bir şeyi nakletme inkarcı! Peygamberimiz ve kıymetli Sahabesinin hayatlarını anlatan bu bilgiler, onların vefatından sonra kayıt altına alınmaya başlandı ve Siyer ilmi ortaya çıktı... (Allah’ın selamı öncülerin üzerine olsun) "Allah'a götüren yollar, mahlûkâtın nefesleri adedincedir." derdi İmam-ı Rabbâni. Ey bid'at ehli! Her biri, 'Allah'a götüren bir yol' demek olan tarikâta olan düşmanlığınız, akıl erozyonu geçirmenize sebep oluyor bilesiniz!.. "...Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun!.." (Mâide 8)