Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
11.Şua/3.Mesele
"Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlık'ına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz'î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar, at; hayvan ol, kurtul veya aklını imanla başına al, Kur'an'ı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!" diyerek onu ilzam ettim.
Bazen suçu başka şeylere veya kişiye yüklemek kolayımıza mı gelir?
Neden bulma mekanizması, gerçekleştirilememiş isteklerin getirdiği düş kırıklığını yumuşatmak amacıyla kullanılır. Hayal kırıklıkları ve endişeler, kişiyi hep bir neden bulmaya doğru götürür ama bazen nedenler sadece genetiktir ve "Neden bu genetik duruma maruz kaldım?" demek de kişiyi çok farklı noktalara taşıyabilir. "Neden doğdum, neden bu ailenin evladı oldum, neden başıma bunlar geldi..?" gibi bir düşünce silsilesi içine düşer kişi. Gerçekte yapmamız gereken, neden dünyaya geldiğimizi ve yaşama amacımızı bulmak ve hedefimize doğru gitmektir. Bu hedef her kişiye göre değişir.
Sayfa 47 - Timaş Yayınları
Reklam
"Hayvan gibi olamazsın.çünkü,hayvanın mâzi ve müstakbeli yok.Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir.Lezzetini tam alır.Rahatla yaşar,yatar,Halıkına şükreder.Hatta kesilmek için yatırılan bir hayvan,birşey hissetmez.. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister;fakat,o his dahi gider,o elemden de kurtulur..Demek en büyük rahmet,bir şefkat-i ilahiye,gaybı bildirmemektir..ve başa gelen şeyleri seyretmektedir.."
Sayfa 178 - Sözler yayınevi
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
"Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlık'ına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir.
Reklam
Sayın görünmeyen düşman: Biliyorum, senin durumun, Monika'nın kalbini kazanmak bakımından daha elverişli. Ben seni tanımıyorum; tuzaklarına karşı tedbirler alamam. Fakat sen benim bütün düzenlerimi boşa çıkarabilirsin. Istediğin anda Monika'ya yaklaşabilirsin. Belki de bu anda onun yanındasın. Belki savaşın, eziyetin, endişeler içinde çırpınmanın dışında olduğun halde, yani ona benden daha az ihtiyacın olduğu halde onun yanındasın. Belki de benim gibi buhranlı, çaresiz değilsin; görünmeyen düşmanla ümitsizce savaşan bir çılgın değilsin. . . Monika'nın benim için ne demek olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceksin. Bütün istikbalimin, eserlerimin Monika'ya bağlı olduğunu, nefes alıp vermenin bile onun melinde olduğunu görebilsen, bilemediğim gölgeni aramıza salmaktan hemen vazgeçerdin. Gülünç duruma düştüğümü biliyorum. Allah benim belâmı versin; Hayır, kendine lider de hakaret edemezsin. Sevgili karının kulakları incinir. Ah görünmeyen düşman! Sen karşımdaki orduda olacaktın da, yarın ben sana gösterecektim.
Sayfa 273
dün, ruhun görülebilir ve elle tutulabilir haldeydi. Ah! Seni orada yeniden yaşatmak için sana kalbimi açamamak bana acı verdi. Nihayet, dün bende uyandırdığın o saygı içeren korkudan kurtuldum, baygınlı ğın bizi yakınlaştırmadı mı? Geçirdiğin nöbet bizim havamı- zı solumana izin verdiğinde, seninle birlikte nefes almanın ne demek olduğunu öğrendim. O anda göğe ne dualar yükseldi! Tanrı'dan seni bir kez daha bana bırakmasını istemeye gittiğimde katettiğim mesafeleri aşarken son nefesimi vermediysem, beni ne sevinç ne de keder öldürebilir. O an, bende, ruhuma gömülen, gözlerim yaşlarla ıslandıkça bir daha asla yüzeyde belirmeyecek, her sevinçle izleri artacak, her kederle daha da derinleşecek anılar bıraktı. Evet, yaşamımın sonsuz düşüncesi, dün ruhumu sarsan endişeler gelecekteki tüm kederler için bir mihenk taşı olacak, aynı şekilde bana saçtığın sevinçler Tanrı'nın bana vermeye tenezzül edeceği tüm sevinçlerden üstün olacak. Benim ilahî aşkı, gücü ve sonsuzluğuyla ne kuşkulara ne de kıskançlıklara yer bırakan o güvenli aşkı anlamamı sağladın
Sayfa 124Kitabı okudu
"Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlık'ına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz'î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar, at; hayvan ol, kurtul veya aklını imanla başına al, Kur'an'ı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!"
Sayfa 198Kitabı okudu
İnsan, Hayvan Gibi Yaşayabilir Mi?
O muannid döndü dedi: "Hiç olmazsa hayvan gibi hayatımızı keyif ve lezzetle geçirmek için sefahet ve eğlencelerle bu ince şeyleri düşünmeyerek yaşayacağız." Cevaben dedim: "Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlık'ına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz'î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar, at; hayvan ol, kurtul veya aklını imanla başına al, Kur'an'ı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!" diyerek onu ilzam ettim. Asa-yı Musa[Y] - 17
Reklam
...Veya aklını imanla başına al Kur'anı dinle
O muannid döndü dedi: "Hiç olmazsa hayvan gibi hayatımızı keyif ve lezzetle geçirmek için sefahet ve eğlencelerle bu ince şeyleri düşünmeyerek yaşayacağız." Cevaben dedim: "Hayvan gibi olamazsın. Çünki hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlıkına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, birşey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister, fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla, setr-i gaybdan hayvana gelen istirahattan tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz'î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar at, hayvan ol kurtul veya aklını imanla başına al, Kur'anı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!.." diyerek onu ilzam ettim.
“Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlık’ına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz’î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar, at; hayvan ol, kurtul veya aklını imanla başına al, Kur’an’ı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!” diyerek onu ilzam ettim.
O muannid döndü dedi: "Hiç olmazsa hayvan gibi hayatımızı keyif ve lezzetle geçirmek için sefahet ve eğlencelerle bu ince şeyleri düşünmeyerek yaşayacağız." Cevaben dedim: "Hayvan gibi olamazsın. Çünkü hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Halık'ına şükreder. Hatta kesilmek için yatırılan bir hayvan, bir şey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek, en büyük bir rahmet, bir şefkat-i Ilahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir. Fakat ey insan, senin mazi ve müstakbelin akıl cihetiyle bir derece gaybîlikten çıkmasıyla setr-i gaybdan hayvana gelen istirahatten tamamen mahrumsun. Geçmişten çıkan teessüfler, elim firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz'i lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar, at; hayvan ol, kurtul veya aklını imanla başına al, Kur'an'ı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fani dünyada dahi safi lezzetleri kazan!" diyerek onu ilzam ettim.
"Hayvan gibi olamazsın. Çünki hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar. Hâlıkına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, birşey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister, fakat o his dahi gider. O elemden de kurtulur. Demek en büyük bir rahmet, bir şefkat-i İlahiye, gaybı bildirmemektedir ve başa gelen şeyleri setretmektedir. Hususan masum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir." Asa-yı Musa - 18
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.