"Pathfinder" ismini ilk kez Marslı kitabında görmüştüm. Pathfinder 1997 yılında Mars yüzeyine üzerinde bir ana istasyonu ve keşif robotunu başarıyla indirmiş bir Amerikan uzay aracıdır. Kitabı okuyanlar bu uzay aracının isminin ve varlığının kitapta ne kadar önemli olduğunu bilir. Marslı kitabının ilk baskısı 2011 yılında çıkmış. Yani bu uzay aracı yazar tarafından bilinçli olarak kullanılmış.
Garibime giden husus ise aynı uzay aracı ismine Ay Zalim Bir Sevgilidir kitabında da denk gelmiş olmam. Burada da yazar Amerikan uzay aracı olarak tanımlıyor. Ay Zalim Bir Sevgilidir kitabının ilk baskısı ise 1966 yılında çıkmış. Yani Pathfinder uzay aracı fırlatılmadan yaklaşık 30 yıl önce yazılmış bu kitap. Ayrıca kitap yazıldığı tarihten yaklaşık 1000 yıl sonrasını yani 2075-76 yıllarını anlatıyor. Buna öngörü mü denilir, tesadüf mü(ki tesadüf diye bir şeyin varlığına pek inanmam), bilinçli kullanım mı? Ne denir?
YUSEF MASADOW / İÇİMDEKİ KENAN ÜLKESİ
“Hayat aslında hepimizin bildiği bir çocuk oyunundan ibarettir... TAŞ-K/AĞIT-MAKAS. Yenilgi veyahut zafer, kendi avucumuzda değil; hayatınıza dâhil olan başka avuçların hamlelerinde gizlidir... En zayıf hâlimizde kazanır, en güçlü halimizde yeniliriz bazen. Akıl, tecrübe, temkin, cesaret, savunma, hücum; kifayetsizdir. Kaderimiz, o "bazen “de avucumuzdan kayıp gider... Tesadüf mü tevafuk mu diye bocalarken; ömrümüz, bu oyunun belirsiz eşleşmeleri ile son bulur, biter..."
Tasavvuf, felsefe, iç döküş, kişisel gelişim, deneme ve tüm bu türlerin şiirsel bir üslupla anlatımı, bana kitabı kısaca anlat deseler tam olarak bunları söylerdim.
Yazarın dili okuyucuyu derinden etkileyen bir üsluba sahip, o şiirsel kıvam alıp götürüyor resmen, felsefeye ilgi duyan yazar bunu tasavvuf ile harmanlamış, benlik arayışına ve hayat yolculuğuna biz okurlarını da dahil ediyor. Ben keyifle okudum ve sizlere naçizane tavsiyemdir. Kitapla kalın..
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyunu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir.
Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
Yılmaz Erdoğan'ın oynadığı "İnci taneleri" dizisini sosyal medyada görünce merak edip diziyi izleyeyim dedim. Birkaç bölüm geçmiş olacak ki ben de o anda yayınlanan bölümünü izlemeye başladım. Fakat sonra merakımdan 1. bölümünden itibaren izlemeye başladım. Fırsat buldukça kitap okurum. Çoğu zaman uğradığım yakınımızda olan sahaftan kitap bakıyordum. Kod adı feraye adlı kitabı gördüm. Kapağı falan da ilgimi çekti. Bir bakayım dedim. Kitabı aldım. Artık tesadüf mü dersiniz tevafuk mu dersiniz. Hem dizi aynı konuyu işliyor hem kitap aynı konu işliyor. Kitabın sonlarına geldim. Tabii ki sinemaya aktarılınca sahneler birçok farklılıklar, eklemeler yapılıyor bunu anlıyorum. Fakat dizinin senaristi bu kitabın içeriğine biraz baksaydı veya bu kitabı okusaydı eminim çok daha etkileyici bir dizi çıkarabilirdi.
Kod Adı FerayeAhmet Bilal Aydın · Ayyıldız Kitap · 20222 okunma
Bugün bir konuşmada "istatistik" diyeceğime "istiska" dedim. Durdum bir daha söyleyim derken yine "istiska" dedim.
" kıtlık ve kuraklık zamanında gelen su damlası" anlamına geliyor.
Bu tesadüf mü tevaffuk mu :)))
AŞK'LA BUL BENİ "BEN" HER YERDEYİM
Merhaba sevgili kitap dostlarım nasılsınız? Bugün sizlere sevgili yazarımız
Nur Seher Aslan kaleminden o kadar güzel bir kitapla geldim ki hem manevi açıdan, hem ruha dokunan ilaç gibi bir eser AŞKIN NURU bu kitap aşkla yazıldı aşk'la okundu sizinde seveceğinize canı gönülden eminim. Hocamın deyimiyle sizlere de bu kitap AŞK OLA.
Oku bu kitabı seslenişi vardır, Aşkla niyaz eder, duaları vardır. Kelâma gelmemiş, sevinçleri ve kederleri yüreğinde sakladığı sırları vardır. Oku bu kitabı, Hak'tan selâmı vardır. Yazarın dediği gibi Aşka gelinen bu satırlar sence bir tesadüf mü?
İçerisinde maneviyatınızı arttıracak şiirler, ilahi aşk için yazılmış eserler, dualar, ayetler, ve bir çok insanı derinden etkileyen istifade edilmesi gereken bir çok güzelliği içinde barındıran bu eseri ben çok sevdim seninde seveceğine eminim hatta bir tane çok sevdiğim benim için değerli olan bir dostuma da sipariş verdim.
Haydi kalk ayağa, uyanma zamanı, ölüm dediğin nedir. Allah'a varmaktan daha diri ne olabilir.
Hiçbir şey için "benim" deme. Hak'tan gayrı, hiçbir kimse için boyun eğme. Hayatında hiçbir kimse için, ömür boyu beraberiz deme.
Allah kimi kulunu sarayda, kimi kulunu da bir odada tutar. Bu Allah'ın adaletsizliği değil, kulunun imtihanıdır.
Aşkın NuruNur Seher Aslan · P Kitap Yayıncılık · 202412 okunma
Olur mu öyle şey canım?"Biz yola çıktıklarımızı yolda bırakmayız, başkasına da değişmeyiz." Bunu konuşmadık ama bu da bir yol kaidesidir. Yoldaşına sahip çıkacaksın...
kıyıya vurdu tutulmayan sözler
kimse üstüne alınmıyor mecalsiz bekleyişleri
Muharebeden evvel ve hatta çoğunlukla muharebeden sonra bile düşman kuvveti hakkında nadiren kesin bilgi elde edilir.
Arıburnu ve Anafartalar'da yapılan muharebelerin hiçbirinde aldığım raporlarda düşmanın kuvvetinin doğru olarak takdir edilebilmiş olduğuna tesadüf etmedim.
Bu sebeple;
Taarruz mu etmek lazımdır?
Müdafaaya mı karar vermek uygundur?
Muharebeden kaçınmak mı gerekmektedir?
Bu hususlara, düşmanın varsayılan kuvvetinden çok, vazife ve vaziyet karar verdirir. Düşmanın maksadını anlamaya, hiç olmazsa vazifemizin yerine getirilmesini zorlaştıran niyetlerini takdir etmeye çok büyük bir dikkatle çalışmak lazımdır.
Sayfa 27 - Taktik Meselesinin Çözümüne Dair Bazı NasihatlerKitabı okudu
Mesnevi’yi şerhedenlerin çoğu bu ölümsüz eserin “b” harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi “Bişnev” dir. Yani “Dinle!” Tesadüf mü dersin ismi “Suskun” olan bir şairin en kıymetli yapıtına “Dinle!” diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?
Evlilik eskiden mantık üzerine işlerdi, insanlar çocuklarını evlendirip topraklarını birleştirirlerdi, sonra bu durum çok çıkarcı gözükmeye başlayıp romantik bir ideolojiye evrildi, aşk evlilikleri yapıldı. Fakat sonuç ortada bu da başarısız oldu. Yazarımız ise artık psikolojik evliliklerin yapılması gerektiğini savunuyor. Hatta bundan 100-200 yıl
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa