Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İnsan acı çeker, ısrar eder ve talep eder. Yüz binlerce dünyaya sahip olsa da huzur bulamaz. İnsan kılı kırk yarar, bir biçimde her türlü işle ve zanaatle uğraşır; çok çeşitli görevlerle kendisini meşgul eder. Arzu ettiği arzu nesnelerine ulaşamadığı için astronomi ve tıp alanlarını öğrenir. Normalde insan sevdiğine ‘kalbimin huzuru’ der. Hâl bu olunca insan, başka bir şeyde nasıl rahat ve huzur bulur. Bütün bu zevkler ve meşguliyetlerin hepsi merdiven gibidir. Çünkü insan merdivenin basamaklarına yerleşip yaşamaya kalkışmaz, geçicidir oraları; ne mutlu ona ki, bu gerçeğin farkına varmak için yeterince erken uyanır. Böyle biri için uzun yol kısalır ve hayatını merdiven basamaklarında boşuna harcamaz.”
Velçaninov bu çeşit kadınlar bulunduğuna inanıyor; böylece bu tip kadınlara karşılık olan ve bundan başka bir özelliği olmayan bir koca tipi bulunduğuna da inanıyordu. Ona göre, Tanrı bu tür adamları sadece "koca" olmak, bütün hayatları boyunca "koca" kalmak ve başka hiçbir şeye yaramamak üzere yaratır. Bu tür adam dünyaya sadece evlenmek için gelir, büyür ve evlenir evlenmez, kişilik sahibi ve sağlam bir insan da olsa, hemen karısının ayrıntısı gibi bir şey olur. Böyle bir kocanın doğruyu yanlıştan ayıran işareti, malum olan süstür. Güneşin parlamaması ne kadar olanaksızsa, onun o süsü takmaması da o derece olanak dışıdır. Ve kendisinin gerek bu konuda bir şey, gerek doğasına özgü yasaları bilmesi yasaktır. Velçaninov, bu iki tipin varlığına kesin olarak inanıyordu...
Reklam
Bir tıp laboratuvarının senin hakkında ne kadar çok bilgiye sahip olduğunu hiç düşündün mü? Kolunu açıp da, iğneyi damarına sokmalarına izin verdiğinde, kendinle ilgili ne kadar çok kişisel ayrıntı verdiğini hiç hesaplandın mı? Kanın senin en mahrem sırlarını içerir. Lösemiden mi, yoksa bir kadeh şarap mı? Kendini depresyonda hissettiğin için Prozac mı alıyorsun, yoksa aleti kaldıramadığın için Viagra mı? Bütün bu kadınların özünü elinde tutmuş. Kanlarını inceleyebiliyor, kokluyor, dokunuyordu. Üstelik, kadınların haberi bile olmadan. Vücutlarının bir bölümünün elinde mıncıklandığını ruhları bile duymadı.
Yıllar önce, bütün gece açık kalan bir benzin istasyonunda huzurlu bir savaşçıyla karşılaştım. İsmi Sokrates' ti ve bir keresinde bana şöyle demişti: "Bu dünyada üç tip insan olduğunu fark ettim: bir şeyleri yapanlar, bir şeylerin yapılmasına seyirci kalanlar ve neler olduğunu merak edenler."
Sayfa 11
"Aslında baktığı her yerde iki farklı tip insan görebiliyordu: Mutlu, gülen, bağıran üniformalı askerler ve çizgili pijamaları içinde mutsuz, ağlayan, bir çoğu sanki uyuyormuş gibi boşluğu bakan insanlar..."
"Bazı tip insanlar ancak başarılı ve mutlu oldukları sürece iyidirler,gerçek yüzlerini saklı tutarlar; istediklerini elde ettikleri sürece bu yönleri gizli kalır. Fakat içlerinde bir yerlerde kötü yönleri saklı durur."
Reklam
Beğensek de beğenmesek de içinde yaşadığımız dünya son yüzyılda büyük ölçüde değişmiştir. Bazı insanlar bu değişikliği durdurmak, daha saf ve daha basit bir çağ olarak gördükleri çağa geri gitmek isterler. Fakat tarihin gösterdiği gibi geçmiş o kadar güzel değildi. Modern tıp olmadan yaşamak zorunda olmaları ve kadınlar için doğum yapmanın son derece riskli olmasına karşın, ayrıcalıklı bir azınlık için yaşam yine de hoştu. Ama nüfusun büyük çoğunluğu için berbat, çirkin ve kısaydı.
Amerikan ve İngiliz Tıp birlikleri, yayınladıkları bir bildiriyle, hastalıkların yaklaşık %80 oranında ''zihinsel kökenli'' olduğunu açıkladılar. Beyin temelli sorunlar, beslenme bozukluğundan depresyona, uyuşturucu kullanımından hiperaktifliğe, suça eğimlilikten kronik strese kadar çeşitlilik gösteriyor. Obezliğe bir mide sorunu değil, beyin sorunu olarak bakılıyor. Sorunlar beyin uyumlu yaklaşımlarla çözülmeye çalışılıyor.
yonca zayıf bir karaktere sahipti.Bu tip insanlar yaptıkları veye yapmak istedikleri bir hata için kendi dişlarında bir suçlu ararlar.Bu bazen öyle boyutlara,öyle yükseklere uzanır ki,Allah'ı suçlamaya veya ondan kaynaklandığını kendilerine inandırmaya çalışırlar.
“İki tip insan bulunur yakınlarımızda. Hayatımıza anlam katanlar ve doğrudan kendisi anlam olanlar. ‘Anlam katanlar’ değişebilir; çoğalıp azalabilirler. Fakat ‘anlam’ olanlar daim kalıcıdırlar. Onları ölüm bile alamaz elimizden…
Reklam
Türk insanının bugün içinde bulunduğu zihniyet durumu " HAFIZLAYAN " olarak tek kelime ile açıklanabilir. Tıpkı eğitim sistemimiz gibi. Eğitim sistemimiz " DÜŞÜNEN " değil " HAFIZLAYAN " insanları 10 Kasım 1938' den beri yetiştirmiyor mu? * Kendimizi kandırmayalım. Dünyanın hiçbir yerinde " halk" düşünmez. Zaten halkların düşünmesi de istenmez. Neden mi? Eğitim sistemi " sirk aslanları " yetiştirir. * 2011 Türkiye'sinde " çok dindar " veya " laik " zenginler üniversitede okuyan bir kısım çocuklarımıza ayda 150 tl, 200 tl gibi ultra burslar (!) vermektedir. Buna en hafifi ile Allah'ı kandırmak (!) ve kendi vicdanlarına " teyemmüm " yaptırmak (!) denir. * Eğitim sistemimizdeki tek tip hafızlayan insanlar, " Nadas " a bırakılan beyinlerdir. * Oyun kuruculuk ekonomik zenginliğe bağlı değildir. Bilakis ekonomik zenginlik Akıllı Oyun Kurucuların sonucudur. * Eğer her şeye ekonomi gözüyle bakan bir " elit " kadrosuna sahipseniz, önce topyekün beyinlerin, sonra bacak aralarının, er sonunda da ruhlarının ırzına... Küresel güçler tarafından ihtiyaca binaen halledilirsiniz. * Velhasıl; " Ya devlet başa, ya kuzgun leşe ". MGK'yı AB istedi diye kuşa çevirenlerden bu beklenebilir mi?
Sayfa 452Kitabı okudu
On sekizinci yüzyılda, insan derisi tıp kitaplarının kaplanmasında kullanılırdı. Kimi doktorlar yazdıkları kitapların insan derisiyle kaplanması gerektiğini özellikle belirtirdi ve bu deriler çoğunlukla idam edilmiş katillerden alınırdı.
Sayfa 198Kitabı okudu
İç sıkıntısı delirtir. İç sıkıntısı intihar ettirir. İç sıkıntısı lanetler. İç sıkıntısını tıp bilmez. İç sıkıntısını doktorunuz duymamıştır. İç sıkıntısı yaşamı yaralar. İç sıkıntısı yaşamın göbek kordonunu düğümler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.