Ölümle birlikte kaosun türküsünü söylüyorum, ölüm ve kaos evliliklerini kutlayacaklar, ökümenin kor gibi yanışı onların düğünlerini aydınlatacak, şehirlerimiz yok olacak ve evler oralarda oturan ve pisleten böceklerin mezarı olacak. Çünkü sorunlarımızın çözümü ateştedir, yalnızca ateş bizi çözümsüz binlerce paradokstan kurtaracak ve
Yalnızlığa sandığımdan daha çabuk alıştım. Aslında sensizliğe demek daha doğru, çünkü ne de olsa yalnızlığa baştan beri alışkınım...
Reklam
Sende sorma! Oradayım...
Hayatın bir döneminde farkına varmadan kendi ayaklarımızla düştüğümüz ecel gibi bir yer var. Ne ileri gidebildiğimiz ne geri dönebildiğimiz bir yer orası; kocaman bir boşluktan ibaret. Yaşamak için de, ölmek için de geç kaldığımız yer. Zamanın hükmünü yitirdiği bir durağanlık. Birbirine çok benzeyen sokaklarda yön duygusunu yitirince yaşadığımız kaybolma hissi. Bomboş, sessiz, her yere uzak. Her yere, insanın kendi varlığına bile uzak. Bir rüyada konuşmak, bağırmak için ağzını açtığında sesinin çıkmaması hali. Adımların gitgide ağırlaştığı yer. Oraya gelince -savrulunca mı demeliyim- neden sorusunun bir hükmü kalmıyor. Sen de sorma! Oradayım.
Virata kendini savunmaya, soru sormaya davrandığında kadın sözünü kesti: “Bak şuraya, şu bomboş dokuma tezgahına. Kocam Paratika otururdu burada her gün ve beyaz keten dokurdu, tüm ülkede ondan daha iyi bir dokumacı yoktu. Uzaklardan insanlar gelir, iş getirirlerdi ona ve o iş sayesinde yaşamımızı sürdürürdük biz. Aydınlık geçerdi günlerimiz,
ASIL YALNIZLIK, SANA HİÇ KİMSENİN DUA ETMEMESİDİR. SEN, SANA DUA EDEN İNSANLARI KAYBETME, GERİSİ HAYATINDA OLMASA DA OLUR. Yaşanılanlardan ötürü kendini suçlayıp kendi kendinden uzaklaşma! Eğer yaşadıklarının acısını kendinden çıkarmaya çalışırsan zamanla kendi kendinden uzaklaşmaya başlarsın. Unutma ki var olan problemlerin ya da dertlerin hiçbirisinin kaynağı sen değilsin. Kendine en çok ihtiyacın olduğu anda, kendine sırtını dönme. Başkalarının yaptıkları yüzünden kendine ceza verme. Herkes gider yine kendinle baş başa kalırsın. Bu yüzden kendini kendinle üzme. Asla kendini yalnız hissetme. İnsanın hata yapmaya en çok meyilli olduğu zaman kendini yalnız hissettiği zamandır. Paniğe kapılıp hiç kimsem yok psikolojisiyle hareket edersen, yanlış insanlara sarılabilir ve geri dönülmesi çok zor hatalar yapabilirsin. Eğer böyle bir durumla baş başa kalırsan aileni, arkadaşlarını, sevdiklerini düşün. Eğer hiçbiri yanında yoksa seni hiçbir zaman terk etmeyecek olan Rabb'in olduğunu hatırla. Ve ne olursa olsun seni hiçbir zaman bırakmayacağını ve seni her şeyden koruyacağını aklından çıkarma. "Yalnızım." deme, o ki sana şah damarından daha yakında. Sağım solum bomboş deme, doğduğun günden beri iki melek sürekli senin hayatında. Herkes gitti deme, bak yaptığın iyilikler hemen yanı başında. Kimsem yok deme, o temiz yüreğin kim bilir kaç kişinin dualarında... Boş ver, kim senden giderse gitsin üzülme. Seni hiç bırakmayacak bir Rabb'in var, hiç endişe etme.
O an çok yorgun olduğumu hissettim. Kurduğu cümleler beni eskilere götürmüş ve verdiğim mücadeleleri aklıma getirmişti. Sadece bunları yeniden düşünmek bile kendimi ölüm döşeğinde yatan bir yaşlı gibi hissetmeme yetmişti. Ben yazmak istemiyordum. Hiçbir şey istemiyordum. Dünya üzerinde yapılacak işlerim bitmişti. Düşündüğüm her şeyi denemiştim. Şimdiyse sakin bir şekilde ölümü beklemek istiyordum. Zihin yolculuğumun son aşamasındaydım. Dünyanın en güzel sanat eserini yaratıp on dakika seyrettikten sonra yakan bir ressam gibi ben de keşfettiğim düşünce cennetimi tasfiye ediyordum. İki aydır bunu yapmaya çalışıyordum ve bitmesine çok az kalmıştı. En azından ben öyle düşünüyordum. Sona erdiğinde ise beş yaşındaki bir çocuğa dönüşecektim. Ve bu zaten çok büyük bir çaba gerektiriyordu. Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım... Hatta belki yaratacağım yeni ve bomboş aklım sayesinde mutlu bile olabilirdim...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.