Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Başkaldırı ve Devrim.
İnsanın yok edilmesi yine insanı kesinler. Yıldırı, toplama kampları, insanın yalnızlıktan sıyrılmak için başvurduğu en aşırı yollardır. Adsız kişilerin mezarlığında da olsa, birlik susuzluğu dindirilmelidir. İnsanları öldürüyorlarsa, ölümlü koşulu yadsıdıkları için, herkese ölümsüzlük istedikleri için öldürüyorlar. Bir bakıma kendi kendilerini öldürüyorlar o zaman. Ama insanın vazgeçemeyeceği şeyleri de kanıtlıyorlar aynı zamanda; korkunç bir kardeşlik susuzluğunu gideriyorlar. “Yaratığın bir sevinci olmalıdır, sevinci yoksa, ona bir yaratık gerekir.” O zaman, var olmak ve ölmek acısını yadsıyanlar egemenlik kurmak isterler. “Yalnızlık güçlülüktür,” der Sade.
Can YayınlarıKitabı okudu
4 yıldır bitmek bilmeyen zulüm #ŞakaDeğilSoykırım TOPLAMA KAMPLARI KAPATILSIN
Reklam
Totaliter devletlerin hayata geçirdiği örgütlü yalan söyleme durumu, kimi zaman iddia edildiği gibi askeri aldatmacalarla aynı nitelikte geçici bir önlem değil, toplama kampları ile gizli polis teşkilatları zaruri olmayı sürdürmediğinde dahi var olmayı sürdürecek.
Sayfa 32 - Sel Yayınları
Kendi adıma, Auschwitz Toplama Kampı'na alındığımda, yayına hazır olan kitabımın metnine el konmuştu. Kuşkusuz, bu metni tekrar yazmaya yönelik derin arzum, yaşadığım kampın ağır şartlarında hayatta kalmama yardım etti. Örneğin, Bavaria'daki bir kampta tifüs ateşiyle hasta düşünce, özgürlük gününe kadar yaşayabildiğim takdirde kitabı tekrar yazabilmek amacıyla, küçük kağıt parçalarına sürekli not alıyordum. Bavaria Toplama Kampları'nın karanlık barakalarının arkasında kaybettiğim kitabı yeniden yazma işinin, kardiyovasküler çöküş tehlikesinin üstesinden gelmeme yardım ettiğinden eminim.
Sayfa 118Kitabı okudu
Bir bireyin anlam arayışı başarılı olduktan sonra bu onu mut­lu kılmakla kalmaz, ona, acıyla başa çıkabilecek bir yeti de kazandınr. Peki kişinin umutsuz anlam arayışı boşa çıktığı zaman ne olur? Bu, öldürücü bir durumla sonuçlanabilir. Örneğin, esir kampları ya da toplama kampları gibi aşırı ortamlarda bazen meydana gelen olayları anımsayalım. Amerikalı askerler tarafın­dan anlatıldığı kadarıyla, ilk durumda “vazgeçmek” dedikleri bir davranış yapısı kristalleşmiştir. Toplama kamplarındaki davranış ise, sabahın saat beşinde kalkıp işe gitmeyi reddeden, bunun ye­rine barakada sidik ve dışkıyla ıslanmış samanların üzerinde yatan tutukluların davranışıdır. Hiçbir şey -ne uyarılar ne de teh­ditler- bu insanların fikrini değiştiremiyordu. Bunun yerine, ceplerinde sakladıkları bir sigarayı çıkarıp içmeye başlıyorlardı. Bu­nu gördüğümüz an, bu insanların kırk sekiz saat içinde öleceğini biliyorduk. Anlam yönelimi geri çekilmiş ve sonuç olarak an­lık haz arayışı duruma egemen olmuştur.
Sayfa 151 - Okuyan Us Yayınları, 3.Basım Aralık 2009, İstanbulKitabı okudu
"Gelişmekte olan kitle hareketlerinin aile kurumuna karşı tutumlar oldukça ilgi çekicidir. Çağımızın hemen hemen bütün kitle hareketleri, başlangıç aşamalarında aileye karşı düşmanca tavır takınmışlar ve aile birliğini gözden düşürmek ve zayıflatmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bunu yapmak için aile reislerinin otoritesini küçümsemişler; boşanmayı kolaylaştırmışlar; çocukların beslenme, eğitim ve eğlenme işlerinin sorumluluğunu üzerlerine almışlar ve gayri meşru ilişkileri teşvik etmişlerdir. Kalabalık konutlar, sürgün, toplama kampları ve yıldırma hareketleri de ailenin zayıflaması ve yıkılmasına yardım etmiştir."
Sayfa 42 - im Yayın TasarımKitabı okudu
Reklam
Yükselen kitle hareketlerinin aileye yönelik tutumları hayli ilgi çekicidir. Çağımızın hemen hemen bütün kitle hareketleri, başlangıç aşamalarında, aileye karşı düşmanca tavır takınmışlardır. Bunu yapmak için ellerinden geleni yapmışlardır, boşanmayı kolaylaştırmışlar, çocukların beslenme, eğitim ve eğlenme işlerinin sorumluluğunu üzerlerine almışlar ve gayrimeşru ilişkileri teşvik etmişlerdir. Kalabalık konutlar, sürgün, toplama kampları ve terör de ailenin zayıflamasına, yıkılmasına yardım etmiştir.
Sayfa 54 - Olvido Kitap
Gelişmekte olan kitle hareketlerinin aile kurumuna karşı tutumları oldukça ilgi çekicidir. Çağımızın hemen hemen bütün kitle hareketleri, başlangıç aşamalarında, aileye karşı düşmanca tavır takınmışlar ve aile birliğini gözden düşürmek ve zayıflatmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bunu yapmak için, aile reislerinin otoritesini küçümsemişler; boşanmayı kolaylaştırmışlar; çocukların beslenme, eğitim ve eğlenme işlerinin sorumluluğunu üzerlerine almışlar ve gayri meşru ilişkileri teşvik etmişlerdir. Kalabalık konutlar, sürgün, toplama kampları ve yıldırma hareketleri de ailenin zayıflaması ve yıkılmasına yardım etmiştir. Diğer yandan, başlangıç devresindeki Hıristiyanlığın aileye karşı takındığı düşmanca tavır, bugüne kadar hiçbir kitle hareketi tarafından bu kadar açıkça ortaya konulmamıştır. İsa peygamber demiştir ki: “Çünkü ben oğul ile babasının ve kız ile anasının ve gelin ile kaynanasının arasına ayrılık koymaya geldim ve bir erkeğin düşmanları kendi ev halkı olacaktır. Babayı ve anayı benden çok seven bana layık değildir; oğlunu veya kızını benden çok seven bana layık değildir.”
Geri148
728 öğeden 721 ile 728 arasındakiler gösteriliyor.