Yeni muhafazakarlık, insan aklına ve bilimsel bilgiye karşı bir saldırıdır. Bir tür "ortaçağa dönüş" ideolojisidir. Türkiye'de saldırıdır AKP'nin ve bu partinin saçaklarında yeralan liberallerin temsil ettiği yeni muhafazakarlık ile ABD'de de Neo-Con akımın gerçekte burjuva demokrasisini bile reddeden seçkinci ve faşizan özünün saklanması, insan aklını yeniden teslim alma girişiminden başka bir şey değildir.
BOP ve ılımlı İslam stratejisi basit birer jeo-stratejik yönelim değil, arkasında büyük ideolojik yığınak bulunan küresel bir gerici saldırıdır.
Amerikancı 12 Eylül rejiminin görevi, toprak reformunu uyutmaktı, hatta bastırmaktı. 12 Eylül, toprak ağalığına hayat aşısı yaptı. 1960'lardan beri toprak ağalığı itibar kaybediyordu. Feodal ilişkiler, acılı da olsa özellikle Doğu ve Güneydoğu'da çözülüyor
du. Aşiretler ve derebeylik dağılıyordu. Köylünün toprak mücadelesi yükseliyordu.
Istanbul'da 15 ve 20 Kasım 2003 tarihlerinde patlayan bombalar , Türkiye'nin küresel düzen içindeki yerinin yeniden tanımlanması tartışmalarını da tetiklemiş görünüyordu.
Büyük Orta Doğu Projesi'nde (BOP) ABD'nin istekleri doğrultusunda uygulanan stratejik hatalarla dolu Ortadoğu ve Suriye politikası sonucunda, PKK hayal etmediği şekilde güç kazandı. Kuzey lrak'ta ise Barzani toprağını genişletti. PKK'nın Suriye kolu PYD (Demokratik Birlik Partisi), Suriye'nin kuzeyinde Akdeniz'e açılan bir PKK Koridoru oluşturmada, Fırat'ın doğusunda başarı sağladı. Fırat'ın batısında ise Afrin kantonunu ilan ederek, Ekim 201 6 itibariyle Suriye'nin yaklaşık yüzde 24'ünü ele geçirdi. PYD, Suriye'de ABD'nin ve İsrail'in en önemli müttefiki ve kara gücü oldu. Mezhebe dayalı Ortadoğu politikası, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde bir PKK devletçiğinin temellerinin atılmasına ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesine neden oldu. Özetle, Türk hükümetinin 2002-2015 yılları arasında uyguladığı iç ve dış politika, en fazla İsrail'e, PKK'ya, Barzani'ye ve ABD'ye yaramış; Suriye, Irak ve Türkiye ise en çok kaybeden ülkeler olmuştur.
-S. Huntington'un "Medeniyetler Çatışması" tezine göre; İslamla birlikte Konfüçyen uygarlık Batı uygarlığına tehdittir.
-ABD'nin yeni "Ulusal Güvenlik Stratejisi'ne göre, Rusya ile birlikte Çin, ABD'nin "küresel hâkimiyetine" tehdittir.
-Brezinski'nin "Büyük Satranç Tahtası"ndaki
ABD nin BOP ile Ortadoğuyu yeniden şekillendirirken Türkiye ye Ilımlı İslam modeli kostümü giydirmeye çalışması, Ecevit -Bahceli - Yılmaz hükümetinin 2001 de çıkarılan suni ekonomik kriz ile iyice hirpalandiktan sonra Bay Kemal Derviş ' in DSP yi karpuz gibi ikiye bölmesi , İsmail Cem e çalım attıktan sonra CHP ye girmesi derken Deniz Baykal a karşı Mustafa Sarıgül ün cikarilmasi ve sonra Deniz Baykal in malum gizli kayitlari tasfiye edilmesi dönemin iktidarinin " Ilımlı İslam" modelini giymesi tesadüf değildir .
"Büyük Ortadoğu Projesi taraftarıyım. Burada Amerika bir menfaat elde edecekmiş ... Etmeyecekse bana niye yardım etsin zaten? Babasının hayrına, amcanın oğlu değilse ...
Elbette onun da bir menfaati olacak. Aynen. Amerikanın ihtiyacı petroller. Benim de ihtiyacım tarihi müesseselerime dönmeye ... Bu menfaati mukabilinde bana yardımcı oluyorsa ... 'Allah razı olsun' derim ... Amerika'nın desteğiyle gelen ABD'nin kuklası bir halife gelse ... Gelsin de kim gelirse gelsin. Hilafeti geri getirelim. Bunun isbatı nedir? Bu iş için Clinton zamanında çalışan heyetten bana da teklif geldi. Bu iş nasıl gerçekleşir? Ve suphanallah ben durup dururken bu raporu yazmadım ya."
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA
Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir.
Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
ABD tarafından BOP eşbaşkanı ile görevlendirilen Türkiye; bir yandan bavullarla Libya’daki isyancılara para taşırken, diğer yandan Libya’dan sonra Suriye’de başlatılacak ayaklanmanın alt yapısını hazırladı.
Emperyalizmin yayılma politikalarında (Irak, Türkiye vb.) kendine dayanak yaptığı temel olgunun din (özellikle İslamiyet) olduğu, yadsınamaz bir gerçekliktir. Emperyalizm, kendi işgal ve talan politikalarını daha kolay yürütebilmek için, sürekli dinsel ve mezhepsel ayrılıkları olabildiğince körüklemektedir (Ortadoğu örneğinde olduğu gibi). 'Yeşil Kuşak' projesinin ardından BOP (Büyük Ortadoğu Projesi), emperyalizmin dünya enerji kaynakları
üzerindeki egemenlik stratejisinin en önemli adımıdır. Kimi silahlı İslami örgütlerin ABD'yi en büyük düşman ilan etmeleri ve bu hedefe yönelik bazı eylemler gerçekleştirmeleri, mevcut gerçekliği değiştirmiyor. Çünkü emperyalizm bu unsurları kullanıp, sonra rahatlıkla bir kenara atabiliyor, hatta düşman ilan edebiliyor (Taliban ve Usame bin Laden örneğinde olduğu gibi).
Uluslararası sermayenin güdümündeki din eksenli yönetimler de, toplumsal uyanışın önünü tıkamak, şükürcü, onuru çiğnenerek sadakayla yaşamaya mahkûm edilmiş toplumlar yaratmada, en etkin silah olarak dini kullanmaktadırlar.
Erdoğan ertesi gün, yine istihbaratçıların ağırlıkta olduğu düşünce kuruluşu Rand Corporation' a götürüldü. Erdoğan, Washington' da istihbarat kökenli Amerikalılardan büyük yakınlık gördü. Onlar Erdoğan'ı, Erdoğan da onları kendine yakın görüyordu. Erdoğan'ın yakınlık duyduğu başka bir grup da Musevilerdi. Museviler de Erdoğan'a yakın gibi görünüyordu ama çekinceleri vardı. Bu nedenle, her Musevi kuruluşun, Erdoğan' a mesafesi aynı değildi. Erdoğan, Amerikalılara kendini daha iyi anlatmak için, Washington' a bir ofis açmaya karar verdi. Bu konuyu Abdullah Gül ve öteki ekip arkadaşlarına da açh ve fikirlerini sordu. Yol arkadaşları, Erdoğan'a destek verdiler. Erdoğan, Amerikalı dostlarına, "sizlerle daha yakın olmak, kendimizi tanıtmak istiyoruz" dedi. AKP liderinin fikri, Amerikalılar tarafından da destek gördü ve kendisine yardımcı olunacağı sözü verildi. Fuller ve Abramowitz'le Washington' da yapılan konuşmalar etkisini gösteriyordu. Gerçi Fuller ve Abramowitz, demokrat geçiniyordu ama Cumhuriyetçi Pentagon' un iki numaralı şahini Paul Wolfowitz ve bir numaralı şahin Rumsfeld'la, Türkiye konusunda aynı düşünüyorlardı. Pentagon, Irak' a, Türkiye üzerinden ikinci cepheyi açmayı planlıyordu. Neo-Con'lar "Büyük Ortadoğu Projesi" ne seçilen eş başkanı bulmuştu.
Sayfa 107 - Telgrafhane Yayınları 3. Baskı 2108Kitabı okudu
Tarihin bir "silah" olduğunu bilmezdik eskiden! Birilerinin siyasi amaçları için tarihi kullanabileceğinin farkında değildik! Örneğin,
ABD'nin iki kutuplu dünyada Rusya'ya ve Avrupa'ya karşı ve tek kutuplu dünyada BOP için "Osmanlı'nın savaşçılığıyla motive olmuş, İslamcı Türk gençlerine ihtiyaç duyabileceğini" nereden bilebilirdik ki? Çünkü tarih derslerinde 1938'den sonrası anlatılmazdı. 1938'de Atatürk ölmüş zaman durmuş, tarih bitmiş gibiydi bizim için! Tarihimizin en yakın dönemleri adeta "karanlık çağ" gibiydi. 1071'de neler olduğunu bilirdik de 1950'de neler olduğunu bilmezdik. 500 yıl önce yaşamış Fatih'i az çok tanırdık da 60 yıl önce yaşamış Menderes'i tanımazdık. Sanki birileri 1938'den sonrasını öğrenmemizi istemiyor gibiydi. Tabii o günlerde bizlere öğretilmeyen bu "karanlık çağın", ABD-SSCB etkisindeki iki kutuplu dünya çağı olduğunu, bu çağda Türkiye'nin ABD'ye "göbekten bağımlı" hale gelerek ulusal onurunu kaybettiğini de bilmiyorduk! Sonradan koyduk taşları üst üste… ABD'nin bizi bir taraftan "Osmanlı ve İslam" gazıyla gazlarken, diğer taraftan süt tozuyla, çikolatayla, yumurtayla neden beslediğini sonradan anladık! ABD'nin, Atatürk'ün yüzyılın başında emperyalizmi dize getirerek kurduğu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti yerine "Anadolu Birleşik Devletleri" veya "Yakındoğu Federasyonu" adıyla bir "hilafet devleti" kurmayı planladığını anladığımızda, neden bizlere "fetihçi-İslamcı" bir Osmanlı tarihi öğretildiğini de anlamıştık.