“Bir türü, diğer bir türden üstün kılacak hiçbir nesnel dayanak yoktur. Şempanze ve insan, kertenkele ve mantar, hepimiz, üç milyar sene kadar önce doğal seçilim olarak tanıdığımız bir süreç içerisinde evrimleştik. ”
Ahlak sizin için ne ifade ediyor? Buna herkesin farklı bir cevabı olacaktır ama herhalde hepiniz "Toplumun çoğunluğu tarafından kabul görmüş, davranışlarımızı seçerken uymamız beklenen kurallar topluluğu" dersem kabul edecektir. Daha da açarsak bazıları için "Toplumun mutluluğu ve düzeni için gerekli bir şey", bazıları için de
2006 yılında Etiyopya'da,
üç yaşında dik yürüyebilen bir çocuğun fosilleşmiş iskeletinin
keşfedilmesi, en az 3,3 milyon yıldır iki ayaklı olduğumuzu or-
taya koydu. İlginç bir şekilde, bulanlar tarafından Selam olarak
adlandırılan küçük kız, bir insanın alt yarısı ve bir maymunun
üst yarısı olarak tanımlanabilecek bir vücuda sahipti. Başka bir
deyişle, iki ayaklı ayakları olmasına rağmen şempanze benzeri
elleri vardı. Bu, zamanının bir kısmını bir insan gibi yerde dik
yürüyerek geçirdiğini, ancak sonra tehlike baş gösterdiğinde,
kollarını maymun gibi kullanarak ağaçlara tırmandığını göste-
riyor.
Bunun anlamı, üç milyon yıl önce atalarımızın ayaklarının
ellerinden daha gelişmiş olduğudur. Başka bir deyişle, ayakları-
mız tam insan olma durumuna yol açan evrimsel eğilimde geride
değil, ön plandaydı. İki ayaklı yürümeyi ellerimiz hassas tutu-
cular olarak uzmanlaştığı için geliştirmedik, tam tersi oldu. Ön
ayaklarımız sofistike ellere dönüşebildi, çünkü ayaklarımız zaten
yer seviyesindeki hareketin tüm yükünü üstlenmişti.
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz?
_Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
" İlkel primatların bazılarında göğüs hizasında üç ancak insan dahil diğer tüm primatlarda göğüs hizasında bir çift aktif meme bulunur. Bu durum, tekli doğumlar yanında ikiz doğumlarda bebeklerin şansını arttıran uyumsal bir süreçtir. Özellikle iri primatlarda (goril,orangutan,şempanze) rahatlıkla fark edilebilecek boyutlara ulaşırlar."
Kültürel beceri ve davranışlar sergileyen zeki ve sosyal yegane hayvan atalarımız değildi ama insan kültürü, çevremizi ve anatomimizi değiştirerek ve beynimizi daha da fazla büyümeye sevk ederek gelişirken, diğer hayvan kültürleri ilerlemedi. Onların beyin ve kültürleri milyonlarca yıl boyunca üç aşağı beş yukarı aynı kaldı. Diğer kuyruksuz
Din bilim'in kanayan yarasıdır. Yıllardır kurgusal bir fantaziyi bizlere dayatan.....?? Adem ile Havva hikâyeleri.....?? Aklıma şu soruyu getirdiği.....? Havva Adem'den var olduysa...? Bilimsel olarak Havva Adem'in genlerini taşımıyormu.....?Buda demek oluyorki...? Ben şöyle düşünüyorum insanlık enset bir ilişkiden 'mi türedi.....? Neyse ki tüm bu safsataların bilimsel bir açıklaması var. İşte İYİ OKUMALAR YAŞAM KALIM MAKİNELERİ.
Gen bencildir..
Richard Dawkins Şempanze ve insanın evrimsel geçmişlerinin yaklaşık yüzde 99,5'i ortaktır; yine
de birçok mantıklı insan şempanzeye eğri büğrü, insanla ilişkisiz, tuhaf bir yaratık
olarak bakar ve kendisini Mutlak Yaradan'a erişme yolunda bir basamak taşı olarak
görür. Evrimci için böyle bir şey olamaz. Bir türü, diğer bir türden üstün kılacak hiçbir
nesnel dayanak yoktur. Şempanze ve insan, kertenkele ve mantar, hepimiz, üç milyar
sene kadar önce doğal seçilim olarak tanıdığımız bir süreç içerisinde evrimleştik. Her
tür içerisinde, kimi bireyler diğerlerinden daha çok sayıda, yaşamını sürdürebilen döl
vermişlerdir. Buna bağlı olarak da, üreme bakımından başarılı olan bireyin kalıtsal
özellikleri (genler), bir sonraki nesilde sayıca artmıştır. İşte bu doğal seçilimdir
(Genlerin farklı, gelişigüzel olmayan üremesi). Bizi doğal seçilim inşa etmiştir ve eğer
kendi kimliklerimizi kavrayabilmek istiyorsak anlamamız gereken de bu doğal
seçilimdir.
Gen BencildirRichard Dawkins · Kuzey Yayınları · 20171,735 okunma
_Evrimsel Psikoloji_
_Beynimiz evrimleşiyor. Artık, mağara adamları gibi kadınların başına vurup saçlarından sürüklemek yerine kulaklarına güzel saçmalıklar, boş şeyler fısıldıyoruz. Çağ’a uyum sağlayamayan medeniyetsizler ise doğal seçilimle elenmeye başlıyor.
_Evrimsel psikoloji, insanın sinir sisteminin doğurduğu davranışların evrimsel
Bir başka deyişle şempanze ve bonobolar insanlara gorillere olduğundan daha yakındır. Yine de daha önce sözünü ettiğimiz morfolojik benzerlikler bu üç türün benzer özelliklere sahip bir atanın soyundan geldiğini gösteriyor
Maymunlar Gezegeni, Fransız yazar Pierre Boulle' ye ait bir eserdir.
Maymunlar Gezegeni, üç kısımdan ve 203 sayfadan oluşmaktadıır. Eser bilimkurgu bir romandır.
Maymunlar Gezegeni, Phyllis ve Jinn adlı iki uzay gezginin uzayın derin boşluğunda başıboş bir şekilde gezinen bir şişe ve içinde bir not bulmasıyla başlar. Not içerisinde Ulysse Merou, Arthur Levain ve Profesör Antelle'nin 2500 yılında, uzayda üstdev Betelgeuse'ye olan yolculuğu ve Soror gezegeninde başlarına gelen olaylar anlatılır.
Maymunların insan, insanların hayvan olduğu bir gezegende yaşanılabilir mi? Merak ediyorsanız okuyup görebilirsiniz?
Maymunlar Gezegeni, distopik bir eserdir. Darwin'in evrim teorisine atıfta bulunularak yazılan bu eserde evrimin tam tersi bir anlayışla evrimsellleşme ortaya atılır.İnsanlar hayvandır ve maymunlar üstün insandır.İnsanlar zamanla düşünme ve konuşma eylemlerini kaybetmiştir.
Maymunların ırkı yoktur ama tür olarak maymunlar vardır. Bunlar:Şempanze, Goril ve Orangutandır. Bu üç tür arasında katı bir kast sistemi bulunmaktadır
Eser, empati yeteneğinizi zorlayacak bir seviyede. Okurken bu durumu çok yaşadım. Kötücül bir distopya olan bu eserde başı ve sonuyla şaşırmadığınız hiçbir an yok. Hele sonu itibariyle beni çok şaşırtmıştı. Kitap hakkında çok şey söylerim ama bu özet yapmak ve ipucu vermekten başka bir şey olmaz. Kısa ve okuması zevkli bir eser. Ben severek okumuştum. Sizlere de bu güzel eseri öneririm. Okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar dilerim.
Şu an için, en güvenilir varsayım üç türün (insan, şempanze ve bonobo) son ortak atadan ayrıldıktan sonra hatırı sayılır derecede özelleşmiş olduğudur. Çözümlenemeyen konu ise ortak atanın toplumsal yaşamıdır; yaşayan hiçbir tür buna örnek olarak benimsenemez. Ancak bonobo bu gizemi çözmemizi sağlayacak fazladan bir ipucu veriyor: Bu tür, ortak atanın diğer iki türden farklı olan özelliklerini sürdürüyor olabilir. Bonobo, atamızın sahip olduğu özelliklerin evrenselliğini savunmaya kalkacak herkesin karşısına bambaşka bir toplumsal yapılanmayla çıkıyor. Bonobo ve şempanze gibi iki yakın akrabanın arasındaki bu büyük ayrım, soyumuzun esnek yapısını ima eder.
David Premack'ın dediği gibi: "İnsanlar bütün bilişsel aktivitelere hâkimdir ve bunların tümü genel bir etki alanına sahiptir; öte yandan hayvanlar çok az yeteneğe sahiptir ve bunların tümü tek bir amaç veya etkinlikle sınırlıdır." Bir diğer deyişle, insanlar doğanın geri kalanı denen bu karanlık düşünsel gökkubbedeki tek parlak ışıktır. Diğer türler sanki aralarında hiçbir fark yokmuş gibi münasip bir şekilde "hayvan" veya "hayvanlar" olarak kümelenir - "vahşi" ve "insan-olmayan" tabirlerini saymıyorum bile. Bu onlara-karşı-biz dünyasıdır. İnsaneşsizliği tabirinin mucidi Amerikalı primatolog bir zamanlar şöyle demişti: "Tahminimce eninde sonunda insan bilişiyle hayvan bilişi -hatta şempanze bilişi- arasındaki farkın bir şempanzeyle böcek arasındaki farktan daha bü- yük olduğunu anlayacağız."
Yanlış okumadınız: Gözle görülemeyecek kadar küçük bir beyne sahip bir böcek, merkezi sinir sistemi her ne kadar bizimkinden küçük olsa da her ayrıntısı bizimkiyle bire bir aynı olan bir primatla aynı kefeye konuyor. Beynimiz bir kuyruksuz maymununkiyle ne redeyse tamamen aynıdır; beyinlerimizdeki çeşitli bölgeler, sinirler, nörotransmitterler, damarlar ve kan tedariği birbirinin eşidir. Evrimsel bir bakış açısından, Hauser'in ifadesi akıl almazdır. Bu üç tür arasında yalnız biri dışarıda kalabilir, o da böcektir.
Kuyruksuz maymunlar gerekli durumlarda alet aramakla kalmayıp alet yapmayı da becerirler. İngiliz antropolog Kenneth Oakley 1957'de yalnızca insanların alet yaptıklarını savunan kitabı Man the Toolmaker'ı (Alet Yapan İnsan) yazdığında, Köhler'in sopaları uç uca ekleyen Sultan ile ilgili gözlemlerinin gayet farkındaydı. Ama Oakley