Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Melikşah Sezen / Vuslat Dergisi Türkçülük İdeolojisi ve Mâturîdîlik: Bir İdeoloji İstikametinde Mâturîdîliğin Keşf ve İstismarı Ehl-i Sünnet dairesi içinde yer alan kelâm fırkalarının kurucu iki reisinden bir tanesi olan İmam Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâturîdî es-Semerkandî (ö. 333/944) ve ona nispetle anılagelen itikadî
Fakat yeni bir ülkü (mefkûre) savaşı, bu durgun suyu harekete getirdiği, ruhlara ve yığınlara yeni istikametler verdiği zaman, yüzyılların biriktirdiği çamurların temizlenip gideceğine inanıyordum. Cemaat; millet haline gelecek ve millet, özbenliğini bulacak, öz bir vatan anlamını benimseyecekti.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
‘’Ülkü/ Mefkûre/ İdealizm lazım’’ dedikten sonra , ‘’o da milliyetçiliktir.’’
Sayfa 39 - Pozitif
Atsız, her şeyden önce bir ülkü adamıdır. Bütün faaliyet sahaları; tarihçiliği, edebiyat araştırıcılığı, romancılığı gibi şairliği de, bağlı bulunduğu ülkü mihveri etrafında döner. Bundan dolayı onun şiirlerini, Türklük ve Türkçülük fikirlerinden ayırarak incelemek mümkün değildir. Türk milliyetçiliğinin hem fikir, hem mücadele tarihinde Atsız,
NİHAL ATSIZ'IN GÖK SULTAN'I
Tarihî şahsiyetler yalnız yaşadıkları zamanda değil, kendilerinden sonra da isimleri sıkça anılan ve tartışmalara konu olan kişilerdir. Bu anlamda yakın dönem Türk tarihinin kuşkusuz en tartışmalı isimlerinin başını çekenlerden birisi de II. Abdülhamid’dir. II. Abdülhamid’in kendi iktidarı döneminde başlayan ve günümüze dek süren bu tartışmalar
"Türkler, Allah'ın sözünün yüceliğini, Allah'ın mutlak güç ve tek hüküm sahibi olduğunu, zulüm ve baskı bitip din Allah'ın dini oluncaya, Allah'ın adını en yüce mertebeye çıkarıncaya kadar savaşmasını ayet ve hadislerden öğreniyorlardı. Bu ayet ve hadisler üzerine kendilerine bir mefkûre belirleyen Türklerin kızıl elması İlay-ı Kelimetullah için Nizam-Âlem olmuştur. İlay-ı Kelimetullah Allah'ın adı; Nizam-Âlem kainatın düzeniydi. Türk cihan hakimiyeti de Allah'ın adı ile bir düzen getirmeyi hedefleyen ülkü olmuştu. Türk cihan hakimiyeti mefkûresinin yeni adı Nizam-Âlem olmuştu."
Reklam
Mefkûre (Ülkü)
Bir millet yaratıcı mefkuresine sahip olduktan sonra artık karanlık bir geleceğe doğru gitmez. Va'ad olunmuş, müjdeleyici bir İrem her gün daha açık, daha canlı bir surette tecelli ederek onu kendisine çağırır. Mefkuresiz devler her an kopacak bir kıyameti beklerler. Mefkureli milletlerse, siyaseten ahrete intikal etmiş olsalar bile muhakkak bir öldükten sonra dirilme ile müjdelenmişlerdir.
Mefkûre (Ülkü)
Bir millet tehlikede kaldığı vakit, onu fertler kurtarmaz. Bizzat millet kendi kendinin kurtarıcısı olur. O dakikada fertlerin insanlık üstü bir ruha teslim olduğunu, ferdi iradeler susarak genel bir iradenin bütün vicdanlarda olgunluğa ulaşmış tek bir nefis kesildiğini görürüz. Millet, fertlerine semavi yahut sosyal bir ülkü suretinde ortaya çıkarak onları vaat edilmiş bir zafere, müjdeleyici bir cennete davet eder. Kendini beğenmişlerden canını feda eden mücahitler, korkaklardan tehlikeli kahramanlar yapar. Ahmaklara zeka, tembellere faaliyet, lakaytlara gayret verir. Felaket ve buhran devri geçtikten sonra ruhlarda doğmuş olan bu mefkure güneşi artık sönmez. O, milletin bütün faaliyetlerini iç bir zemberek suretinde sürekli hareket ettirmeye devam eder.
Mefkûre (Ülkü)
Cermenlik (Almanlık) mefkûresi, Prusya'nın Napolyon ordusu tarafından tezlîl edildiği (aşağılandığı) büyük felâket anında feveran etti (coşkunluk kazandı). O zamana kadar milletim nev-i beşerdir (insanlıktır), vatanım rû-yı zemin (yeryüzü) diyen filozof Fichte bile o anda iliklerine kadar Cermen olduğunu his ve ilân etti.
Sayfa 53 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Tahsil alelade bir iş değil, bir mefkûre -ülkü- olmalıdır. Genç ruhların derin ve sürekli bir sürur halinde doğuştan sahip oldukları bu mefkûreyi, seneler içinde bir yığın bilgi halinde verilen ve asıl ruhtaki olgunlaşmak ihtiyacını duyurmayan hatalı bir tahsil azar azar yok etmektedir.
Bir insanın nasıl ruhu, duyguları ve vicdanı varsa, milletlerin de toplumsal ruhları, duyguları ve vicdanları vardır. Ve ülküler milletlerin bu vicdanından doğar. Asla birkaç kişinin eseri değildir.Her milletin kendi varlığını kutsal bir parlaklık içinde duyması, ateşli bir anlayıştır ki buna mefkûre (ülkü) derler. Mefkûresi olmayan bir millet ölmüş demektir. Çünkü böylelikle kişiler, milletin varlığını duymuyor ve canını onun uğrunda fedaya hazır bulunmuyor demektir.
78 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.