Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
Bir güvercin uçurup kıtalar arasından
Çağırdın beni
Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
Adını söylemek
Mutluluğun geniş kapılarında
Hayatın sürgüleri var.
(Daracık ömrümüzde geniş sıkıntılar)
Usul gülüşlerimizde hüzün lekeleri
Küçük ayrıntılara yöneldik nicedir,
(içedönük duygulu karamsar)
İki yüzümüz vardı iki güzelliğimiz
Umut ve Sevgi, kırmadan aynaları
(Alın kırışığımızda aynı suçun izi var)
Yalnızlık biricik benzerliğimiz oldu
Payımıza düşen o yanlış ilişkilerden.
(Herkese acısı kadar)
Ne konuşmalarımızda tat kaldı
Ne susmalarımızda bir hikmet
(Hep aynı boşluğa açıldı dar kapılar)
Olur olmaz şeylerden alınır kırar olduk
Zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
(Aynaların ardında aynı kirin pası var)
Gelirler ve giderler. Silahları ve bıçakları yoktur. Yalnızca cümleleri ve yaşattıklarıyla öldürürler. Asla düşman değildir ve hep en yakınındakidirler. İnandırırlar, umut ettirirler, gökyüzüne baktırıp göğü üstünüze dökerler. Gündüz ve güneşlik bir mevsimde gelip simsiyah geceyi örterler. Kirpikleri çok güzeldir lakin tuzlu sular sizin kirpiklerinizden gelir. Kalbiniz eviniz, eviniz yangın yeri olur. İçinizi doldururlar, sonra acıdan taşırırlar. Ellerinizi tutarlar, sonra tam cadde üstünde bırakırlar. Hayatınıza değerler, içine girerler. Hayatınızı devirirler.
Nefes aldığına bile hayret ederken onun, nefes alamayışınızda bulursunuz en son onu. Gözlerinize bakıp, gözlerinizi hep uzaklara baktırırlar. Onlar yürür, siz kalırsınız. Onlar doğru olur, siz yanlışsınızdır. Hep aynı ömür, hep aynı döngü. Kimlikleri ve isimleri hep ayrı, acıları ve bıraktıkları hep aynı.
Allah bize temiz yalnızlıklar versin.
Artık uyuyalım mı?
Gelirler ve giderler. Silahları ve bıçakları yoktur. Yalnızca cümleleri ve yaşattıklarıyla öldürürler. Asla düşman değildir ve hep en yakınındakidirler. İnandırırlar, umut ettirirler, gökyüzüne baktırıp göğü üstünüze dökerler. Gündüz ve güneşlik bir mevsimde gelip simsiyah geceyi örterler. Kirpikleri çok güzeldir lakin tuzlu sular sizin kirpiklerinizden gelir. Kalbiniz eviniz, eviniz yangın yeri olur. İçinizi doldururlar, sonra acıdan taşırırlar. Ellerinizi tutarlar, sonra tam cadde üstünde bırakırlar. Hayatınıza değerler, içine girerler. Hayatınızı devirirler.
Nefes aldığına bile hayret ederken onun, nefes alamayışınızda bulursunuz en son onu. Gözlerinize bakıp, gözlerinizi hep uzaklara baktırırlar. Onlar yürür, siz kalırsınız. Onlar doğru olur, siz yanlışsınızdır. Hep aynı ömür, hep aynı döngü. Kimlikleri ve isimleri hep ayrı, acıları ve bıraktıkları hep aynı.
Allah bize temiz yalnızlıklar versin.
Artık uyuyalım mı?