Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
AY,DENİZ VE AŞK.... Her aşk hikâyesi gibi, her şey, mâşukun cemalinin âşığa görünmesiyle başladı. Ay hilâl oldu; peçesini aralayıp gül cemalinden kaş inceliğinde bir parçayı denize gösterdi. Deniz, bu hilâl kaşa vuruldu ve âşık oldu ay’a. Yer durdu, gök durdu, hayat durdu, yıldızlar durdu, evren durdu o ânda. Zaman dondu, ân sonsuzluğa açılan
Halkın desteğiyle iktidar olan kişinin yönetimine dışardan müdahale olmaz. Çevresinde onun buyruklarına aldırmayacak hemen hiç kimse yoktur. Ayrıca başkalarına zarar vermeden, dürüst davranarak seçkinleri mutlu etmek olanaklı değildir; oysa aynı şey halk için söz konusu olmaz; ne ki halkın baş koyduğu erek seçkinlere göre daha haklıdır, çünkü seçkinler ezmek, halk ezilmemek ister. Ayrıca halk kalabalık olduğu için yönetimi benimsemeyen bir kitle karşısında hükümdar kendisini güvencede duymaz, oysa seçkinler sayıca az oldukları için daha güvendedir. Hükümdarın başına düşman halktan gelebilecek en büyük bela terk edilecek olmasıdır, ama kendisine düşman seçkinler onu terk edebilecekleri gibi ona karşı harekete de geçerler. Seçkinler öngörülü ve uyanık kişiler oldukları için zaman yitirmezler ve kazanma olasılığı olan güçlüden yana tavır koyarak kişisel çıkar sağlamaya çalışırlar. Hükümdarın hep aynı halkla yaşamak zorunluluğu vardır, ama seçkinleri kendi keyfine göre saltanattan eder ya da saltanat verir, sanlarını bir gün alır, ertesi gün iade eder.
Reklam
40. Hali ve yaşayışı sana feyz ve hamle vermeyen, kâl ve sözü seni Allah'a götürmeyen kimse ile sohbet etme, arkadaşlık yapma. 41. Çoğu zaman kötü bir şey yaparsın. Fakat hâl ve gidiş yönünden senden daha düşük bir kişi ile arkadaşlık yapmış olman onu sana güzel gösterir. ... 44. Allah ile huzur haline ulaşamadın diye zikri terketme, zikrin peşini bırakma! Çünkü bizzat zikirden gafil olmak, zikir yaparken gafil ve dalgın olmaktan daha beterdir. Olabilir ki (Hak Taalâ) seni gafletle yapılan zikirden yakaza ve uyanık halindeki zikre, yakaza halindeki zikirden huzur halindeki zikre, huzur halindeki zikirden mezkûrun dışındaki her şeyden (uzak kalarak) gaybet halindeki zikre yükseltir. "Bu aziz olan Allah (c.c.) için zor değildir" (İbrahim, 14/20).
Sayfa 27 - Dergâh Yay, 7. Baskı
Anlamıyor muyum sanıyorsun? Sağlıklı rolü oynuyorsun. Herkes de sana inanıyor. Bir tek ben senin ne kadar çürümüş olduğunu biliyorum. Bu umutsuz varoluş rüyası. Görünüş değil, varoluş. Her an bilinçli. Uyanık. Aynı zamanda senin kendin için kim olduğunla başkaları için ne olduğun arasındaki uçurum. Baş dönmesi hissi ve en azından açık olmak için duyulan sürekli arzu. İçinin görülmesi için. Hatta parçalara ayrılmak ve belki de tümüyle yok edilmek için. Sesin her tonu bir yalan, her hareket yeni bir aldatmaca, her gülümseme aslında yüz ekşitme. İntihar etmek mi? Oh, hayır. Bu çok çirkin. Sen yapmazsın. Ama hareket etmeyi reddedebilirsin. Konuşmayı reddedebilirsin. O zaman en azından yalan söylemezsin. Böylece düşünceye dalıp, kendi içine kapanabilirsin. Artık rol yapmaz, herhangi bir maske takmaz ve yalancı davranışlarda bulunmamış olursun. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Hayat her şeyin içine sızar. Ve tepki vermek zorunda kalırsın. Hiç kimse de bunun gerçek olup olmadığını, sen içten misin yoksa yapmacık mısın diye sormaz. Bu soruların önemsendiği tek yer tiyatrodur. Hatta orada bile fark etmez. * Bergman - Persona
sen uyanıkken kimse uyanık olmuyor ya evde,sokakta,buralarda öyle yalnız ve sessiz bakınıp duruyorsun ya he işte öyle bir andan merhabalar
Canterbury Tales'ın [Canterbury Hikayeleri ] Giriş'indeki ilk dizelere kodladığı ironi gibi: Nisan tatlı yağmurlarıyla gelip Kınnca Mart'tan kalan kurağı ve delip Toprağı köklere işleyince, kudretiyle Çiçekleri açtıran bereketli şerbetiyle Yıkayınca en ince damarları, Zephirus da dolaşarak kırları, bayırları Soluyunca can katan ılık, Tatlı nefesini körpecik Filizlere, toy güneş yan edince Koç burcundaki devrini, bütün gece Uyumayıp börtü böcek Şarkılar söyleyince (tabiat dürtükleyerek Uyanık tutar anlan) işte o dem, Hacca gitmeye büyük bir özlem Duyar insanlar. . . * Bahar yeryüzünü yenilerken insanlar kendi kanlarının da aynı enerjiyle kaynadığını hisseder ve bu da içlerinde hac­ ca gitme isteği uyandırır. Yani Doğa'nın lütufkar döngüle­ riyle insan ruhu arasında gizli bir ilişki vardır. Ama insan­ ların hacca baharda gitmesinin bir sebebi de bu mevsimde havanın iyi olmasıdır; kimse kara kışın ortasında ta Canter­ bury'ye kadar yürümeye can atmaz sonuçta. Şu halde Cha­ ucer bu büyük şiirinin başında insanlığı baş tacı edip bü­ yüttüğü anda, hicivli bir şekilde küçültüp gerçek boyutları­ na döndürür. İnsanlar hacca ahlaken zayıf oldukları için gi­ derler ve bu zayıflığın bir işareti de, hacca gitmek için nazik kabaetlerinin donmayacağı bir mevsimi tercih etmeleridir.
Sayfa 33 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Deprem Bölgesi ve Sınır İllerimizde Demografik Yapının Değiştirilmesi Tehdidi Acımasız davranmakta insan kadar ustalaşmış bir başka canlı yoktur. Bu acımasızlığı anlatan bir kaç örnek verdikten sonra asıl konumuza geleceğim. Dünyanın her yerine bizim iznimiz olmadan bizim olanaklarımız ile cami yapanlar depremde göçük altından çıkartılan
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Buddha’yı Öldürmek: Zen’in Otoriteye Taarruzu
Bazı insanlar Zen uygulaması içerisinde öğretmen ya da ustaya hatırı sayılır bir yer verilmesinin Zen’in “otoriter” doğasını kanıtladığını düşünür. Zavallı öğrencilerin bazen sopa yediğiniyse söylemeye bile gerek yok. Sado-mazoşist bir otoriterlik, eksiği yok fazlası var! Hiç şüphesiz Zen bir kişi kültüne de dönüşebilir ancak uyanık bir zihni öngören kendi gerçek yolunu izlediği müddetçe radikal ve tavizsiz biçimde anti-otoriter ve anarşizan olduğu söylenebilir. Gerçekte ne Shakyamuni Buddha’nın, ne başka bir Buddha’nın, Boddhisattva’nın ya da arhat’ın, ne de herhangi bir ustanın, gurunun ya da öğretmenin kimse üzerinde bir otoritesi yoktur. Shakyamuni’nin bizzat söylediği gibi, ona ya da başka birine otorite olarak güvenmektense yapmamız gereken “sebatla kendi kurtuluşumuz için çabalamaktır.” Ne guru, ne kurtarıcı! Hui-neng “yazıtlarda kişinin kendi içindeki Buddha’ya sığınması ve başka bir Buddha’ya sığınmaması gerektiği açıkça belirtiliyor” diyor [SH 40] ve Hakuin de şunları yazarak buna arka çıkıyor: “Bizden gayrı, yok bir Buddha/ Ne kadar yakın Gerçek/ ne uzakta arıyoruz onu oysa / Suyun içine düşmüş de/ ‘Susadım,’ diye ağlayan biri gibi” [ZW]. Max Caffard - Zenarşi Nedircikler yayınları
320 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Hayal gücünün sınırları ulaşılmaz bir yazar olan Kafka, Bir Savaşın Tasviri kitabı ile hayal gücünde ürettiklerini yapıtlarına işlerken de oldukça sıradan, olağan şeylermiş havasında sunarak okuyucularını şaşkınlığa da uğratan bir eser kaleme almış. Kendisine özgü üslubuyla ele aldığı ilk hikayesi olan Bir Savaşın Tasviri adlı eserinde de
Bir Savaşın Tasviri
Bir Savaşın TasviriFranz Kafka · Erz Yayınları · 01,997 okunma
Sextus Empiricus
Adeleti geçerli kılmak için, insanlar hedeflerini ancak kısmen bulan kanunlar koydular: Bu kanunlar herkesin gözünün önünde sertlik yapılmasını pekala önleyebiliyor, ama bunun gizlice yapılmasına engel olamıyordu. İşte bunun üzerine, uyanık bir kimse, insanları her şeyden haberi olan tanrılardan korkuyu ilham etmeyi düşündü. Ve onları gizlice kurulan kötü tasarıların bile bu tanrıların gözünden kaçmayacağına inandırınca, kanunlara sürekli olarak karşı gelinmesi son buldu.
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
Bir hayvan hayatta kalma ya da üreme şansını arttırmaya çalıştığında, (yiyecek, eş, sosyal statü) uyanık ve heyecanlı olması için beyni onu cezbederek daha çok çaba göstermesini sağlayacak duygular yaratır. Ünlü bir deneyde, birkaç sıçanın beynine elektroktlar yerleştiren bilim insanları, hayvanların sadece bir pedala basarak heycanlanmasını sağlayan bir sistem kurarlar. Sıçanlara pedala basmak veya lezzetli bir yemek seçeneği sunulduğunda, pedala basmayı tercih ederler. İnsanlar da başarının, şanın peşinde koşmanın heyecanını tercih edebilirler. Yarışı bu kadar cazip yapansa beraberinde gelen canlandırıcı duygulardır.Eğer stres, sadece sıkıntı ve bıkkınlık gibi tatsız duygular doğursaydı, kimse dağlara tırmanmaz, bilgisayar oyunu oynamaz veya tanımadığı insanlarla buluşmazdı.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.