Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Farabi'ye göre vahiy
Muhayyile kuvvetinin kendileriyle bu şeyleri taklit ettiği duyusallar, güzellik ve mükemmelliğin en son noktasında bulunan şeyler olduklarında, bu güzellik ve mükemmelliği gören kimse bunun ne kadar büyük ve olağanüstü olduğunu düşünür ve diğer var olan şeyler arasında rastlanılması imkansız olan olağanüstü şeyler görür. O halde muhayyile kuvveti mükemmelliğin son haddinde olan, bir insanın uyanık halde iken Faal Akıl'dan şimdiki ve gelecekteki tikelleri veya onların duyusal temsillerini, aşkın akılsalların ve diğer şerefli varlıkların temsillerini alması ve onları görmesi imkansız değildir. Bu adam aldığı bu akılsallarla da ilahi şeylerden haber (nubuvva) verebilir. Bu, tahayyül kuvvetinin ulaşabileceği en yüksek derece ve insanın tahayyül kuvveti aracılığıyla ulaşabileceği en yüksek makamdır.
Gafil kimse-Arif kimse
Gafil kimsenin kalbine ilk gelen şey, genellikle yapıp edeceği şeyleri kendi nefsine nispet ederek: "Bugün neler yapmalıyım?" duygusudur. O kendi nefsinin yönetimini kendi nefsine nispet eder ve Mevlâsını unutur. Bu hål, onun Allah'tan gaflet üzere oluşunun bir işaretidir. Bu düşüncede olan birisini Allah kendi nefsiyle baş başa bırakır. Hakk'ı tanıyan ârif bir kimsenin ilk hatırına gelen ise, bütün tasarrufları Allah'a nispet ederek: "Acaba Rabbim bugün bana nasıl muamelede bulunacak ve ne tür tecellilere mazhar olacağım?" duygusudur. O bu haliyle, nefsine değil Mevlâsına ve O'ndan gelene nazar etmiş olmaktadır. Bu durum onun akıllı ve uyanık olduğunun güzel bir işaretidir. Böyle bir kula Cenâb-ı Hakk kâfidir. Hedeflerini gerçekleştirmede de O'na en güzel yardımcıdır. Diğer bütün faydasız ve boş meşgûliyetleri Yüce Allah ondan uzaklaştırır. Onu hoşnut edecek ve kendisine göz aydınlığı olacak amellere onu muvaffak kılar. Ona râzı olduğu mânevî håller lutfeder,
Sayfa 44
Reklam
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Müzmin yalnızlığın sosyal açıdan kepenkleri indirmenize, her sosyal temasa daha şüpheci bakmanıza yol açtığını bulmuştu John. Aşırı tetikte oluyordunuz. Yok yere alınma, yabancılardan korkma ihtimaliniz daha fazla oluyordu. En çok ihtiyaç duyduğunuz şeyden korkmaya başlıyordunuz. John buna "kartopu" etkisi diyor: Kopukluk daha fazla kopukluk doğuruyor. Yalnız insanlar kendilerini kollayan kimse olmadığını, canları yandığında kendilerine yardım edecek kimse olmadığını bilinçdışı düzeyde bildikleri için tehlikelere karşı daha uyanık oluyorlar.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Çok düş kurdum ben. Bunca düş kurmuş olmaktan yorgunum, ama düş kurmanın kendisinden yorulmuş değilim kesinlikle. Kimse yorulmaz düşten, çünkü düş unutmaktır ve unutmak üstümüzde ağırlık yapmaz; uyanık uyuduğumuz, rüyasız bir uykudur unutmak."
Bir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan kişi değersizdir. Oysa anlayan hem sefer, hem her şeye karşı uyanık olur, hem de görür… bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır… bütün meyvelerin böğürtlenlerle aynı anda olgunlaştığını sanan kimse, üzümleri hiç tanımıyor demektir.
Reklam
Herşeyden, her mahlûkdan Allahü teâlâya giden bir yol vardır. Çünki, her mahlûkun kendisi ve sıfatları Onun kudretinin eseridir. Bu eserlerin sâhibini bulan uyanık bir kimse, o gizli yolu ve o ma’nevî bağı görür, anlar. Eşyânın Allahü teâlâya delâlet etmesi, Onu göstermesi için, Onunla ittihâd etmesi, birleşmesi niçin lâzım olsun? Duman ateşi haber verir ise de, ateşle ne münâsebeti, ne ittihâdı var?
' Vakit bir kılıç gibidir , sen onu kesmezsen o seni keser . ' ( İbn Cemra Behcetu'n-Nufas adlı eserinde, Ill, 96'da şöyle der: "Sonra yaparım demen suretiyle o seni keseceğine vakti amelle sen kes , demektir " Bunun manasının şöyle olduğunu söylemek de mümkündür: Sen vakitten istifade etmek, faydalanmak hususunda uyanık olmazsan, kılıçla vurulup öldürülen kimse gibi helak olursun. Kişi vaktı kazanmak ve ondan uygun şekilde istifade etmek için dikkatli olmazsa, zaman onu keser ve helak eder. Çünkü vakit keskin bir kılıç, yakan bir şimşek gibidir. İşte bu sebeple şair şu şiiri söylemiştir: Vakit gibi keskin bir kılıç ol Buğz sonra yaparım diyenedir . Sakın böyle yapma, sen sen ol , Çünkü çok büyük bir illettir . Zaten eskiler, kişinin buğzedilmeyi hak ettiği hususlardan birisinin vakti zayi etmesi olduğunu söylemişlerdir.)
Sayfa 24 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Sen vakitten istifade etmek, faydalanmak hususunda uyanık olmazsan, kılıçla vurulup öldürülen kimse gibi helak olursun. Kişi vakti kazanmak ve ondan uygun şekilde istifade etmek için dikkatli olmazsa, zaman onu keser ve helak eder.
3.cilt
411. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Korkan kimse, geceleyin yol alır. Gece yol alan kimse de varacağı yere ulaşır. İyi biliniz ki, Allah’ın metâı çok pahalıdır. İyi biliniz ki, Allah’ın metâı cennettir.”  Tirmizî, Kıyâmet
Reklam
Kendi nefsine dön ve iyice düşün! Herhangi bir şeyi iyice kavrayabilecek kadar sağlıklı iken, hatta sağlıklı olmadığın bazı hallerde bile, acaba kendi varlığından habersiz olup nefsini ispat edemiyor musun? Bence bu, (sadece) uyanık kimse için böyle değildir, dahası her ne kadar kendilerinin temsili hafızalarında sabit olmasa da uyuyan kişi bile uykusunda, sarhoş da sarhoşluğunda kendi kendisinin varlığından tamamen habersiz değildir. Şayet sen zatını ilk yaratılışında sağlıklı bir akıl ve yapıda yaratılmış olarak vehmedersen ve onun bütünüyle parçalan birbirine bitişik olmayan bir konum ve yapı bütününde olduğunu ve organlarının birbirine değmeyip aksine ayrı ayrı durduğunu ve de yalıtılmış havada bir an asılı durduğunu varsayarak vehmedersen, kendini her şeyden habersiz ancak varlığının sübütundan haberdar olarak bulursun.
Bak herkes derin uy­kuda, uyanık kimse kalmadı.
Hayattan zarafet kaybolunca, bir şarkı ile gel. .. Arzu, aklı gaflet ve tozla körleştirdiği zaman, ey mukad­des kimse, ey uyanık Sen, ışığınla gel, gürlemenle gel... .
Sayfa 16 - Türkiye iş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
955 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.