Tanrı kendisine sahip herkese merhametli davranır ve bu kişiler mutludur. Bununla birlikte Tanrı'yı arayan herkes Tanrı'nın merhametine sahip olsa da henüz mutlu değildir. Öte yandan kötülükler ve günahlar vasıtasıyla kendisini Tanrı'dan uzaklaştıran kişi yalnızca mutsuz olmakla kalmaz, Tanrı'nın merhametinden de uzak kalır.
F..... ye
Tenha bir gülün bile bitmediği
Şu yolumun çevresine yığılan
Kötülükler arasında sevgili
Bir şey var hiç değil, beni avutan
Seninle ilgili rüyalarımda.
Yumuşak bir erincin Cennetini
Yaşar ruhum o düşlerde, orada.
Senle olan anılar benim için
Büyülü, uzak bir ada gibidir
Kuşattığı uğuldayan denizin –
Özgür, uzak, ürperen okyanusun.
Ama orda, hiç değil, duru gökler
O ışıklı adanın tam üstünden
İnsanlara sürekli gülümserler
— İsteyerek yapıyorsun tabii.
— Neler diyorsun sen Meletos? Bu genç yaşında bilgelik alanında benim yaşımdaki birinden öyle üstünsün ki, kötülerin çevrelerine her zaman kötülükler, iyilerin de [her zaman] iyilikler yaptığını öğrenebilmişsin! Oysa ben öyle cahilim ki, çevremdekilerden birini kötü bir insan hâline getirirsem ondan zarar göreceğimi göremiyorum! Üstelik bu çok büyük kötülüğü bilerek ve isteyerek yapıyorum, öyle mi? Beni ikna edemiyorsun Meletos, başka kimseyi de ikna edebileceğini sanmıyorum. Ben ya kimseyi yoldan çıkarmıyorum ya da yoldan çıkarıyorsam bunu bilerek ve isteyerek yapmıyorum. Öyleyse sen her iki durumda da yalan söylüyorsun. Eğer gençleri istemeden yoldan çıkarıyorsam, bu türden kasıtsız suçlar için mahkeme önüne çıkmamı emreden yasa yok. Beni bir kenara çekerek doğruyu göstermen, nasihatlerde bulunman gerekirdi. Bana öğretilseydi istemeden yaptığım hatalardan vazgeçerdim. Ama sen bana uzak durdun ve yanıma gelerek nasihat etmeye yanaşmadın. Tam aksine, yasaya göre eğitilmeye değil, cezalandırılmaya ihtiyaç duyanların çıkarıldığı mahkemenin önüne çıkardın.
“İnsanın sadece bilincinin kendisi hakkında bildikleri kadar olduğuna evrensel çapta inanıldığı için, kişi kendini zararsız zanneder ve kötülüğüne bir de aptallığı ekler. Korkunç şeylerin olduğunu ve olmaya devam ettiğini inkar etmez, ama bunları her zaman “ötekiler” yapar. Ve bu tür kötülükler yakın veya uzak geçmişte kaldıkları zaman, çabucak ve rahatça unutkanlık denizine gömülürler, arkasından “normallik” dediğimiz o kronik bulanık kafalılık geri gelir.”
“İnsanı kötüler ve iyiler diye ikiye bölmek, yaşadıklarımızı iyilikler ve kötülükler diye ikiye bölmek, hayatımızı bilimkurgu filmine dönüştürür; gerçekten uzak ve basitleştirilmiş bir hale getirir.”
“Kendi yolunda ilerlemek demek kendini daha yakından tanımak demektir. Kendini daha yakından tanıdıkça kendi “kötü olma” potansiyelimle karşılaşırım. Kendi kötü olma potansiyelimi gördükçe, dışarıdaki kötüler karikatürize birer düşmandan gerçek insanlara dönüşüler; tıpkı benim, sizin gibi bu dünyada kendilerine bir yer açmaya çalışan sıradan insanlara.”
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın
tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın