Titizlikle dokunulmuş parlak bir kum, Aren.
Bizler evrenin gizemli dokusu üzerinde dans ederken, Dune serisi benzersiz bir hazine sunuyor. Frank Herbert'ın kelimelerin sihrini kullanışı, düşünce okyanusunda seyahat ederken yüreğimizin ritmini yakalıyor. İnsanın zaaflarını, doğanın derinliklerindeki hikayelerle örülmüş bir anlatıyla
“Kerim Usta’nın Oğlu” Halide Edib’in bir günde okuyup bitirdiğim akıcı bir eseridir. Elimde yeni başlamakta olduğum başka bir kitap varken -biraz uzun olması nedeniyle- daha çabuk okumak üzere farklı bir kitap arandım, kitaplığımdan. O gün Babalar Günüydü. Halide Edib’in başka bir kitabını -Çaresaz (çünkü daha ince)- okuyacakken bilinçsiz bir
"Size ders vermek gibi olmasın, ama şöyle bir öğütte bulunmak istiyorum: Şayet başkaları sevdiğiniz bir kitabı veya bir sanat eserini beğenmiyorlarsa, onlara karşı kendinizi ve kitabınızı savunmanız yarar getirmez. Böyle durumlarda insan sevgisini kaybetmemeli ve onu dile getirmelidir, ama bu sevginin konusu nesne üzerinde tartışılmamalıdır. Sonuç itibarıyla hiçbir şey ortaya çıkmaz. Şairlerin eserleri açıklanmaya ve savunulmaya muhtaç değil, onlar yeterince sabırlıdır ve bekleyebilirler. Biraz değerli oldukları takdirde, kendileri üzerinde tartışanlardan çok defa daha uzun ömürlü olurlar...
Herkese selaaam. Kısacık bir aradan sonra yine buralardayım. Nasılsınız ? Uzun zamandır ilgimi çeken Doğmamış Çocuğa Mektup kitabının yorumunu paylaşıcam bugün sizlerle. İsterseniz hemen yoruma geçelim.
.
.
.
#kitapyorumu İtalyan edebiyatına ait olan bu kitapta evli olmayan kadının istenmeyen bir hamilelik sonrasında anne adayının iç sorgulamalarını görüyoruz. Malesef günümüzde de hâlâ tartışması sürmekte olan kürtaj konusundan bahsediliyor. Bu kitapta kürtaj haktır ya da insanlık suçudur yerine "çocuğu doğurmak istemeyen anneye yapılan 'çocuğu doğur' baskısı ile "çocuğu doğurmak isteyen anneye yapılan 'çocuğu doğurma' baskısı arasındaki zıtlık karşımıza çıkıyor. Bu zıtlıkta yapılan baskıyı ise kitabın en başında anne adayının çocuğu aldırmakla aldırmamak arasında bocalamada kalırken annenin çocuğu doğuracağı kararı almasından sonra babanın, iş yerindeki patronun, dokturun, hemşirenin kadına bakışında görüyoruz. (spoiler değil). Kitabın sonunda bulunan mahkeme sahnesini çok iyi yazılmış olarak buldum.
.
.
.
#kitapalıntıları Yaşam öylesine güç bir çaba ki, çocuk. Her gün yeni baştan başlayan bir savaş; mutluluk anları ise kısacık ayraçlar, sonradan bedelleri acıyla, fazlasıyla ödenen... (syf:7)
.
#kitappuanı 10/10
.
.
#book #bookstagram #bookstagramturkey #booklover #bookphotography #kitapsözleri #okudumbitti #canyayınları #doğmamışçocuğamektup #bookstagramfeature #kesfet #kesfetteyiz #fyp #keşfet #keşfetgörbeni #kitap.treni
(Keşfetten gelenler takip edip beğenirseniz çok sevinirim.)
Altıncı Koğuş taşrada bir akıl hastanesinde geçiyor. Hikaye iki kahraman ekseninde oluşturulmuş: İvan Dimitriç ve Andrey Yefımiç. İvan Dimitriç; epey bakımsız, neredeyse çürümeye terk edilmiş bir hastanenin akıl hastalarının kaldığı altıncı koğuştaki beş hastadan biri. Andrey Yefımiç ise hastanenin doktoru.
Ivan
Anlatım dili ve olaylara bakış açısıyla insanı uzun süre etkisi altında bırakan bir kitaptı doğrusu. Derbeder Werther aşka, insan ilişkilerine, sosyal sınıf ayrımlarına, doğaya, sanata dair duygularından oldukça yalın ve etkileyici bir dille hayali mektup arkadaşı Wilhelm'e bahseder. İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş örneğini burda da görerek,Werther'in sakın aşık olma diye uyarılan nişanlı Lotte'ye olup olabileceği en derin şekilde aşık olmasını ve bu noktadan itibaren hızla düşüşünü satır satır okuyoruz. Bu düşüşte tabii ki aşık olunan karakterimiz Lotte'nin de payı büyük. Ezgi Mola'nin da dediği gibi "Sevmiyorsan oyalama kardeşim!" Ahlaki açıdan, duygusal açıdan, dönemin şartlarıyla bağlantılı olarak sosyal açıdan çeşit çeşit yorumlamalar yapılabilir bu kara sevda mi desem yasak aşk mı desem her neyse onla ilgili. İnsanın yazının bir anda nasıl kışa dönebileceğini sevgili Werther göstermiş oluyor okuyucuya. Sonunu asla yakıştıramamakla birlikte okuma zevki yuksek bir eserdi. E tabii yazarı Goethe olunca başka türlüsü düşünülemez. Oldukça kısa bir kitaptır kendisi. Okuyun, okutturun.
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,5bin okunma
"İnsan her şeyi açık seçik anımsayabilse ne iyi olur; ama işte uzun bir yolun görünümü gibi, uzaklaştıkça her şey küçülüyor, bir çeşit sise bürünüyor."
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları / 22. BaskıKitabı okudu
bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
uzun bir hastalık gibi
aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
bitti.
Ya arkadaşlar lütfen bir kendinize gelin ya. Sizi takip etmiş olmak ya geri takip yapmış olmak ya da gönderilerinizi beğendiğimiz anlamına gelir, SİZİ BEĞENDİĞİMİZ ANLAMINA GELMEZ!
Bunu idrak edin. Ayıptır ya Hû.
Bir de inatla konuşmak için debelenenler var. Mesaja görüldü atmışım. Yani GÖRMÜŞÜM ve geri dönüş yapmamışım. Bunun anlamı seninle